Amerikan Süveyş’i..

04:0030/03/2021, Salı
G: 30/03/2021, Salı
Abdullah Muradoğlu

24 Mart günü olumsuz hava koşulları sebebiyle“Ever Given”adlı yük gemisi“Süveyş Kanalı”ndakaraya oturdu. Tam 5 gün enlemesine kanalı kapatan” Ever Given” diğer yük gemilerinin geçişini imkânsız hale getirdi. Dünyanın e n önemli tedarik kanallarından “Süveyş Kanalı” uluslararası ticaretin önemli bir yüzdesinin akışını sağlıyor. Ortadoğu petrollerinin Batı’ya aktarılmasında en kestirme su yolu olan Süveyş Kanalı, Akdeniz’i Hint ve Pasifik okyanuslarına bağlıyor. Bütün bu özellikleriyle birlikte

24 Mart günü olumsuz hava koşulları sebebiyle
“Ever Given”
adlı yük gemisi
karaya oturdu. Tam 5 gün enlemesine kanalı kapatan” Ever Given” diğer yük gemilerinin geçişini imkânsız hale getirdi. Dünyanın e n önemli tedarik kanallarından “Süveyş Kanalı” uluslararası ticaretin önemli bir yüzdesinin akışını sağlıyor. Ortadoğu petrollerinin Batı’ya aktarılmasında en kestirme su yolu olan Süveyş Kanalı, Akdeniz’i Hint ve Pasifik okyanuslarına bağlıyor. Bütün bu özellikleriyle birlikte düşünüldüğünde Süveyş Kanalı ekonomik, ticarî ve askerî bakımlardan son derece stratejik bir mevkiyi işgal ediyor.
Mısır tarihinde benzer bir vaka 1956’da yaşandı. 1952’de darbeyle iş başına gelen
Cemal Abdünnasır
İngilizlerin kontrol ettiği “Süveyş Kanalı”nı millileştirdi. Ortadoğu petrolleri üzerindeki kontrol gücü zayıflayan İngiltere, yanına Fransa ve İsrail’i alarak Mısır’a savaş açtı. Bu birleşik güç karşısında dayanamayacağını anlayan Nasır işe yaramaz haldeki birkaç yük gemisini taşlarla doldurduktan sonra Kanalın girişinde batırdı. Kanalın kapanması suretiyle Basra Körfezi’ne ve Hint-Pasifikler bölgesine erişimi sekteye uğrayan İngiltere geri adım attı. Dönemin ABD yönetiminin Nasır’ı arkalaması da İngiltere’nin çekilmesinde önemli rol oynadı. Stratejistlere göre İngiltere’nin bu son macerası,
“İngiliz İmparatorluğu”
nun defin töreniydi.
“İkinci Dünya Savaşı”
ndan sonra
"İngiliz İmparatorluğu”
nun yerini alan ABD, Ortadoğu ve Hint-Pasifikler başta olmak üzere dünya deniz ticaret yollarını kontrol etmeye başladı. Geçen hafta, Çin hava kuvvetlerine ait bir filo,
“Bashi Kanalı”
üzerinden Tayvan hava sahasına girdi. Ada’nın güneyindeki “Bashi Kanalı”nda Çin’in yaptığı bu tatbikat Amerikan medyasının yeni gündemi. Zira Tayvan, ABD ve Çin arasındaki
“jeopolitik güç rekabeti”
nin en hassas noktası.
Pekin rejimi Tayvan’ı Çin’in parçası olarak görüyor. Pekin’e göre dünyada tek bir Çin var. Çin iç savaşı sırasında
Mao Zedung
tarafından yenilgiye uğratılan anti-komünist Çin kuvvetleri Tayvan adasına geçtiler. 1970’lerin başlarına kadar Tayvan, Birleşmiş Milletler’de Çin’i temsil ediyordu.
“Soğuk Savaş”
döneminde
“Milliyetçi Çin”
olarak da etiketlenen Tayvan, 1971’de ABD’nin Pekin Rejimi ile anlaşması sonucunda BM’den çıkarıldı. Böylece Çin Halk Cumhuriyeti, BM Güvenlik Konseyi’ndeki 5 Daimi Üye’den biri oldu. Halihazırda Tayvan sadece ticari temsilcilikler kanalıyla dünyanın diğer ülkeleriyle temas kurabiliyor. Ancak ABD’nin, Tayvan’ın barışçı olmayan yollarla ele geçirilmemesi konusunda taahhüdü var.
Çin artık dünyanın ikinci ekonomisini temsil ediyor. Askerî gücünü de giderek artırıyor. Amerika’nın şahin dış politika elitlerine göre
“Yükselen Çin”
Tayvan’ı yakın bir gelecekte işgal edecek. Pekin Rejimiyse Tayvan’ı Çin-ABD ilişkilerinde temel bir mesele olarak masaya koyuyor. ABD’nin 36 ülkeyi kapsamına alan
“Hint-Pasifikler Komutanlığı”
yaklaşık 380 bin askeri personele ev sahipliği yapıyor. Pentagon, “Hint-Pasifikler Komutanlığı”nı Çin’e karşı daha caydırıcı hale getirecek bir plânın bütçesini ABD Kongresi’nden geçirmek için lobi yapıyor. Diğer bir yandan ABD,
“QUAD”
olarak da bilinen, Avustralya, Japonya ve Hindistan ile yürüttüğü
“Dörtlü Güvenlik Diyaloğu”
nu bir güvenlik ittifakına dönüştürmeye çalışıyor.
“Tayvan meselesi”
ni, 1960’ların başlarında ABD ile Sovyetler Birliği’ni nükleer bir savaşın eşiğine getiren
“Küba Krizi”
ne benzetenler de var. Washington Sovyetler Birliği’ni ABD’nin burnunun ucundaki
Fidel Castro
yönetimindeki Küba Adası’nı nükleer bir cephaneliğe çevirmekle suçlamış idi. Çin ana karası ile Tayvan arasındaki boğazın genişliği en dar yerinde 130 kilometre. Pekin rejimi de ABD’nin Tayvan’ı savunma taahhüdünü geçersiz kılmak istiyor.
“Tayvan” bazı analizcilere göre
“Amerikan Süveyşi”
niteliği taşıyor. İngiliz-Amerikan tarihçi
Niall Ferguson’
a göreyse Tayvan’ı kaybetmek tüm Asya’da ve Hint-Pasifikler bölgesindeki Amerikan hakimiyetinin sonu olarak görülecek. 22 Mart’ta
“Bloomberg.com”
da yayınlanan makalesinde Ferguson, 1956’da Süveyş
“İngiliz İmparatorluğu”
için hangi önemdeyse, Tayvan’ın da
“Amerikan İmparatorluğu”
için aynı önemde olduğunu savunuyordu. Birçok analist de “Tayvan’ı Çin ve ABD arasındaki
“vekalet savaşları”
için namzet olarak görüyor.
#Ever Given
#Süveyş Kanalı
#Ortadoğu
#Petrol
#Akdeniz
#Hint
#Pasifik
#Mısır