ABD’nin“Hint-Pasifikler”deki ittifak hamlelerinin yeni bir silahlanma yarışını tetikleyeceği aşikar. Bu hamleler ABD ve Çin arasında jeopolitik koordinatlarda sürdürülen küresel jeo-ekonomik savaşın araçları. Biri yükselen(Çin), diğeriyse yerleşik(Amerika) iki hegemonik güç arasındaki cepheleşme karşılıklı bağımlılık yaratan mevcut küresel ekonomik sistemin bağlantılarını sıfırlamayı gerektiriyor.Çin’in ABD başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesiyle ticari ortaklıkları var. ABD’nin Çin’e karşı
ABD’nin
deki ittifak hamlelerinin yeni bir silahlanma yarışını tetikleyeceği aşikar. Bu hamleler ABD ve Çin arasında jeopolitik koordinatlarda sürdürülen küresel jeo-ekonomik savaşın araçları. Biri yükselen(Çin), diğeriyse yerleşik(Amerika) iki hegemonik güç arasındaki cepheleşme karşılıklı bağımlılık yaratan mevcut küresel ekonomik sistemin bağlantılarını sıfırlamayı gerektiriyor.
Çin’in ABD başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesiyle ticari ortaklıkları var. ABD’nin Çin’e karşı cephe oluşturması için önce bu bağlantıların kopartılması gerekiyor. ABD, müttefiklerinin Çin’den uzaklaşmalarını istiyor. Avustralya
ile en büyük ticari ortağı Çin’i değil, ABD’yi seçti. Çin ise Pekin’den Avrupa’ya uzanan
projesiyle ABD’nin stratejik hamlesini boşa çıkarmayı amaçlıyor. Özetle söylemek gerekirse “Kuşak-Yol Projesi” Çin’in sunduğu bir havuçtur.
”, savaşın başka yollarla sürdürülmesidir. ABD Başkanı
Afganistan’dan çekilme kararıysa
a son verildiği anlamına gelmiyor. Biden’ın
“Stratejik rakiplerimiz Rusya ve Çin. Orada sonsuza kadar kalmamız onların da işine gelir”
demesi, Afganistan işgalinin artık çok riskli görüldüğüne işaret ediyor.
döneminde Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgali Sovyet ekonomisini felç etmişti. İşgalin, Sovyetler Birliği’nin çökmesinde önemli rol oynadığı söylenir.
ABD’nin sözde
“teröre karşı küresel savaş”
söyleminden
söylemine geçmesi yeni “düşman”ın(Çin) olağanüstü biçimde abartılmasını gerektiriyor. ABD’nin sonsuz savaşlarından beslenen
“Askeri-Endüstriyel Kompleksi”
nin daha büyük bir düşmana ihtiyacı var. Amerikan halkının da, ABD’’yle müttefik ülkelerin halklarının da ‘yeni düşman’ konusunda ikna edilmeleri gerekiyor.
1963’te ABD destekli bir askeri darbeyle devrilen Dominik Cumhurbaşkanı
başlıklı bir kitap yazmıştı. Klâsik emperyalizmin yerini, ondan daha vahşi olan Pentagonism’in aldığını savunan Bosh’a göre sömürgeleştirilen ilk yurt ve halk, Kuzey Amerika ve Amerikan halkıydı. Çünkü
“Askeri Endüstriyel Kompleksi”
Amerikan vergi mükellefleri tarafından finanse ediliyordu. ABD’nin dışardaki Sonsuz Savaşlarıysa Amerikan halkının sömürülmesinin gözlerden kaçırılmasını amaçlıyordu.
ABD yönetimleri ve generaller 20 yıl boyunca Amerikan halkını Afganistan’da her şeyin yolunda gittiği yalanıyla kandırdılar. Afganistan’da görev yapan birçok general ise emekli olduktan sonra büyük silah şirketlerinin yönetim kurullarında istihdam edildiler. Bunların bir kısmı Savunma ve Ulusal Güvenlik’le ilgili federal makamlarda görevlendirilerek savaş çarklarının dönmesi sağlandı. ABD’de yapılan araştırmalara göre Amerikan Kongresi’nde lobi faaliyeti gösteren ilk 20 büyük şirketin beşte biri silah şirketlerini temsil ediyor. Keza 2001’den bu yana Pentagon harcamalarının yarısından fazlası bu şirketlere gitti. Son 20 yılda Pentagon’un harcadığı paranınsa 14 trilyon doları bulduğu belirtiliyor.
2016’da ABD savunma bütçesi 580 milyar dolar idi. 2022 yılı Savunma Bütçesi’yse 778 milyar dolar. Bu rakam Biden’ın yılın ortalarında öngördüğü rakamdan daha fazlasına tekabül ediyor. Demokratlar’ın çoğunlukta olduğu ABD Meclisi’nde sade 37 Demokrat ile 76 Cumhuriyetçi vekil bütçeye hayır oyu verdi. “Hayır” diyen Demokratlar bütçeyi fazla, “Hayır” diyen Cumhuriyetçilerse az buluyorlar. Çin şahinleriyse Çin ve Rusya’nın resmi savunma bütçelerinin kandırmaca olduğunu ileri sürüyorlar. Buna göre bu iki ülkenin in gerçek savunma bütçeleri toplamda ABD’nin savunma bütçesinden fazla.
ABD Savunma Bütçesi’ndeki devasa artış Biden Yönetimi’nin ‘Sonsuz Savaşlar’a son verme söylemiyle çelişiyor. Bir diğer çelişkiyse Biden’ın,
“tekno-otoriterlere karşı tekno-demokrasiler”
söylemiyle ilgili. Biden Yönetimi ABD’yi, ‘Çin
nden bu şekilde ayrıştırıyor. Siyaset bilimciler ve ekonomistler Çin modelini
olarak niteliyorlar.
“Terör Saltanatı: 11 Eylül Dönemi Amerika’yı Nasıl istikrarsızlaştırdı ve Trump’ı Üretti”
kitabının yazarı
ise Afganistan savaşının ve daha geniş kapsamdaki ‘teröre karşı savaş’ın sadece silah şirketlerini zenginleştirdiğine dikkat çekiyor. Yine Ackerman’a göre
Kompleks” devlet kapitalizminin Amerikan versiyonudur.
#ABD
#Çin
#Spencer Ackerman
#Trump
#Afganistan