Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının 2020 yılı bütçesinin sunumunda, tüm dünyada güvenlik ve istikrarın birtakım risklere, tehdit ve tehlikelere maruz kaldığını belirtti.
Başta siyasi, sosyal, ekonomik, askeri, teknolojik ve çevre faktörleri olmak üzere yaşanan gelişmelerin istikrar ve güven ortamını ciddi şekilde tehdit ettiğini ifade eden Akar, şunları kaydetti:
Akar, terör örgütlerine yönelik artan bir tempoda devam eden operasyonlarda barınma alanları ile lojistik üs ve depolarının imha edildiğini belirterek, "Sözde lider kadroları etkisiz hale getirilerek, hudut hattında ve ötesinde alınan tedbirler ile oluşturulan baskı neticesinde terör örgütlerinin hareket serbestisi ve eylem kabiliyetleri önemli ölçüde engellenmiştir" dedi.
24 Ağustos 2016'da başlayan Fırat Kalkanı Harekatı'nın 29 Mart 2017'de tamamlandığını hatırlatan Akar, "Önceliğimiz, bu harekatı DEAŞ'la Mücadele Küresel Koalisyonu ile birlikte gerçekleştirmekti. Çok arzu etmemize rağmen bu durum maalesef gerçekleşmemiş ve TSK, harekatı tek başına yapmak zorunda kalmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri, DEAŞ'a karşı göğüs göğüse savaşan tek ordu olup, Fırat Kalkanı Harekatı ile 3 binden fazla en radikal DEAŞ'lıyı Suriye'nin kuzeyinde etkisiz hale getirmiştir" diye konuştu.
Akar, sınırlarda bir terör koridoru oluşturulma girişimlerinin bertaraf edilmesi, hudutlarda güvenlik ve istikrarın sağlanması, sınırda konuşlanan PKK/PYD-YPG ve DEAŞ'lı teröristlerin etkisiz hale getirilmesi için 20 Ocak 2018'de Zeytin Dalı Harekatı'nın başlatıldığını hatırlattı.
İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesinde, Astana Mutabakatı gereği ateşkes ihlallerinin gözlenebilmesi için Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarınca 12 gözlem noktası oluşturulduğunu dile getiren Akar, şunları ifade etti:
Münbiç'deki gelişmelere de değinen Bakar Akar, ABD güçlerinin 14 Ekim 2019'da bölgeden çekildiğini, müteakiben rejim unsurları tarafından güneyden kuzeye intikal faaliyetinin gerçekleştirildiğini söyledi.
Rejimin, Suriye krizine, askeri yollarla çözüm üretme arayışından vazgeçmediğini, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi kışkırtmalarını sürdürdüğünü, bu tutumunu sürdüreceğine yönelik değerlendirmesini dile getiren Akar, "Bu kapsamda özellikle Tel Rıfat'ta aktif bir tutum izlenmekte ve bölgedeki devriyelerin yoğunlaştırılması için Rusya Federasyonu unsurları ile mutabakat görüşmeleri devam etmektedir" dedi.
Fırat'ın doğusundaki ciddi terör tehdidine dikkati çeken Akar, şunları kaydetti:
Barış Pınarı Harekatı ile Fırat'ın doğusunda DEAŞ ve PKK/KCK/PYD/YPG varlığını sonlandırmayı, hudutların ve halkın güvenliğinin sağlaması, bir barış koridoru tesis ederek, Suriyelilerin evlerine, topraklarına güvenli, gönüllü ve saygın bir şekilde dönüşlerini gerçekleştirmeyi amaçladıklarını vurgulayan Akar, şöyle devam etti:
Terör örgütü PKK/KCK/PYD/YPG Kürtlerin, DEAŞ'ın da Müslümanların temsilcisi olamayacağının altını çizen Akar, "Bunun en açık göstergesi sahada Mehmetçiğin karşısında duramayan alçak, aşağılık teröristlerin Şanlıurfa, Mardin, Şırnak ve Gaziantep illerimizde sivil halkımızı hedef almasıdır" diye konuştu.
Bu canilerin, masumların kanı ve canı üzerinden propaganda üretmek için saldırılarını sivil halkın bulunduğu park, hastane, ibadethane gibi yerlerden yaptığını dile getiren Akar, şunları kaydetti:
Yedi iklim üç kıtaya barışı, huzuru, istikrarı ve adaleti götüren atalardan ilham alan Mehmetçiğin, Barış Pınarı Harekatını da aynı hassasiyetle icra ettiğinin altını çizen Akar, "Binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen milli, manevi ve mesleki değerlerimiz, yani kültürümüz ve inancımız gereği sivil ve masum insanlar, tarihi eserler, kültürel ve dini yapılar ile çevre bizim için dokunulmazdır, bizim namusumuzdur. Bunları korumak, kollamak bizim için önemli görevdir" diye konuştu.
Akar, terör örgütleri PKK/YPG ve DEAŞ'tan temizlenen Suriye'nin kuzeyindeki bölgelerde herkesin dinini, kültürünü özgürce yaşaması için teröristlerin işgal ettiği cami ve kiliselerin onarıldığını, kimsenin dinini gizlemeden ve değiştirmeden yaşayabilmesi için güvenli ortamın sağlandığını belirterek, şunları kaydetti:
Harekat sırasında şehit olanlara Allah'tan rahmet, yaralılara şifa dileyen Akar, "Bölge halkının temel ihtiyaçlarının karşılanması ve yaşamsal destek sağlanması faaliyetleri TSK'nın ve ilgili kurum kuruluşlarımızın da katkıları ile devam etmektedir" ifadelerini kullandı.
Yapılan mutabakatla, ABD'nin, Barış Pınarı Harekatının hedef ve meşruiyetini kabul ettiğini belirten Akar, "Türkiye, Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı Kararı kapsamında, siyasi sürece bağlılığını ortaya koymuş ve Türkiye ile ABD'nin eşgüdüm ve iş birliği içerisinde DEAŞ'ın etkisiz hale getirilmesinde fikir birliği bir kez daha teyit edilmiştir. Biz, her zaman her ortamda söylüyoruz biz DEAŞ ile YPG ile hiçbir ayrım gözetmeksizin mücadeleye hazırız." dedi.
Suriye krizinin siyasi çözümünün hayata geçirilmesini sağlayacak en önemli etkenin Anayasa Komitesi'nin teşkili olduğuna işret eden Akar, bunun gerçekleştiğini söyledi.
Akar, bu kapsamda Anayasa Komitesi'nin çalışmalarının olumlu ilerlemesini ve Suriyelilerin kendi kaderini belirleyecek demokratik seçimlerin en kısa zamanda yapılmasını temenni etiklerini belirterek, "Bu konuda Türkiye olarak bize düşen neyse bugüne kadar yaptık, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz" dedi.
Akar, terör örgütüne karşı mücadelenin Irak'ın kuzeyinde de azim ve kararlılıkla sürdürüldüğünü belirtti.
Suriye sınırında yürütülen Acil Sınır Fiziki Güvenlik Sistemi kapsamında, sınır hattı boyunca modüler beton duvar, devriye yolu, yüksek güvenlikli tel çit ve gözetleme kulelerinin tesis edildiğini belirten Akar, bunlar sayesinde hudut ihlallerinin önüne önemli ölçüde geçildiğini vurguladı.
İran hudut güvenliğinin artırılmasına yönelik hazırlanan İran Hududu Sınır Fiziki Güvenlik Sistemi Projesi kapsamında Ağrı, Iğdır ve Hakkari olmak üzere 3 aşamalı olarak planlandığına işaret ederek, projenin 137 kilometrelik bölümünün gerçekleştirildiğini söyledi.
Yurt içi ve sınır ötesinde yürütülen terörle mücadelenin yanı sıra Kıbrıs ve çevresi dahil, mavi vatandaki hak, alaka ve menfaatlerin korunmasına da azim ve kararlılıkla devam ettiklerini dikkati çeken Akar, iyi komşuluk ilişkilerini geliştirmek, karşılıklı anlayışı artırmak amacıyla, Türkiye ve Yunanistan Savunma Bakanlıkları arasında başlatılan Güven Artırıcı Önlemler kapsamında, 22-24 Mayıs 2019'da Atina'da ve 17-20 Haziran 2019'da Ankara'da olmak üzere 2 toplantının icra edildiğini, üçüncü toplantının ise hazırlıklarının sürdürüldüğünü bildirdi.
Akar, bu toplantılarda, 20 başlıkta Güven Artırıcı Önlemin icra edilmesi üzerinde anlayış birliğine varıldığını aktararak, konuşmasına şöyle devam etti:
Barbaros Hayrettin Paşa ve Oruç Reis araştırma gemileri ile Yavuz ve Fatih sondaj gemilerinin Deniz Kuvvetleri Komutanlığına ait fırkateyn ve korvetlerin korumasında araştırma ve sondaj faaliyetlerine devam ettiğini belirten Akar, şunları söyledi:
"Diğer özel, tekil bir olayda bildiğiniz üzere KKTC bayrağının yakılması olayı oldu. Bunu en sert şekilde kınıyoruz. Bu ırkçı saldırılar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bayrağının adada ebediyen dalgalanmasına asla engel olamayacak. Bizim kimsenin hakkında, hukukunda, hele hele toprağında gözümüz yoktur. Bu konuda 'iyi komşuluk ilişkilerini arzu etmemiz' taviz ve zafiyet, 'Hiçbir oldubittiye izin vermeyeceğiz' dememiz de tehdit olarak algılanmamalıdır. Kıbrıs bizim milli meselemizdir. Kimse bu konuda bizden taviz beklemesin. Bu konudaki fikirlerimiz ve yaklaşımımız zaten ortadır.
Türk Silahlı Kuvvetleri, Ege ve Doğu Akdeniz'de ülkemizin ve KKTC'nin hak, alaka ve menfaatlerini korumaya, Kıbrıs Ada'sında uluslararası garanti ve ittifak anlaşmaları doğrultusunda barış ve güvenliğin teminatı olmaya devam edecektir."
NATO ile ilişkilere de değinen Akar, "Son dönemde NATO üyesi bazı ülkeler Türkiye'nin güvenliği başta olmak üzere pek çok konuda müttefiklik ruhuna uygun bir tutum sergilememiş olsa da NATO bizim için hala önemli bir savunma ve iş birliği zemini olmayı sürdürmektedir" dedi.
Akar, geçmişte olduğu gibi şimdi de müttefiklerle dayanışmayı değerli gördüklerini ifade ederek, NATO üyeliğinden veya müttefiklikten vazgeçmek gibi bir niyetlerinin olmadığını, bu konudaki bütün sorumlulukları yerine getirdiklerini ve getirmeye devam edileceğini söyledi.
NATO'nun ruhuna ve misyonuna uygun hareket eden Türkiye'nin, müttefiklerinden de benzer bir yaklaşım beklemesinin en doğal hakkı olduğunu vurgulayan Akar, "Türkiye sadece kendi sınırlarını değil, NATO sınırlarını da korumaktadır. Türkiye'nin güvenliği, NATO dahil tüm Avrupa'nın güvenliğidir. Bilinmelidir ki Avrupa ile terörizm arasındaki son engel olan Türkiye, terörizmle savaşın cephe ülkesidir." değerlendirmesinde bulundu.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin NATO, BM ve AB bünyesinde Afganistan'dan Kosova'ya ve Bosna Hersek'e, Lübnan'dan Somali'ye kadar dünyadaki barışı destekleme misyonlarına katkı sağladığını belirten Akar, Türkiye'nin Afganistan'da halen NATO tarafından yürütülen Kararlı Destek Misyonu'na en büyük katkıyı yapan ikinci NATO ülkesi olduğunu dile getirdi.
Suriye'deki gelişmelere bağlı olarak hava ve füze tehdidine karşı hava ve füze savunmasına takviye etmek için müttefik ülkelerce Türkiye'ye Patriot ve SAMP-T sistemlerinin konuşlandırıldığını anımsatan Akar, şöyle konuştu:
Akar, mayın temizleme çalışmalarına ilişkin ise "Büyük bölümü ülkemizin doğu ile güney sınır bölgesinde yer alan mayınlı bölgeler olmak üzere, toplam 15 milyon metrekarelik mayınlı bölgenin temizliği tamamlanarak, 21 bin 800 civarında mayının imha edilmesi sağlanmıştır" dedi.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin personel mevcuduna da değinen Akar, "TSK'nin halihazırdaki mevcudu 367 bin 777'si asker, 41 bin 405'i sivil olmak üzere toplam 409 bin 182 personelimiz bulunmaktadır" bilgisini verdi.
FETÖ'nün 15 Temmuz'daki hain darbe girişimi ardından yaşanan ihraç sürecine ilişkin de bilgi veren Hulusi Akar, şöyle devam etti:
Silahlı Kuvvetlerin, içindeki FETÖ'cülerin temizlendikçe güçlendiğini ve milletiyle daha sıkı bütünleşerek her zamankinden daha etkin, caydırıcı ve saygın şekilde faaliyetlerine devam ettiğini bildiren Akar, "FETÖ ile mücadele kapsamında, Cumhuriyet Başsavcılıkları, MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü ile koordinasyon faaliyetlerimiz aksatılmadan sürdürülmektedir. Yeni bilgi ve belge elde edildikçe, gerekli adli/ idari işlemler derhal başlatılmaktadır. FETÖ bağlantılı son personel de Bakanlığımız bünyesinden temizleninceye kadar mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir. Amacımız, bu şanlı üniformayı tek bir hainin bile taşımasına engel olmaktır" ifadelerini kullandı.
Personel teminine yönelik çalışmalar kapsamında Milli Savunma Üniversitesine bağlı olan Harp Okulları ve Sağlık Bilimleri Üniversitesinde 7 bin 215, Astsubay Meslek Yüksek Okullarında 4 bin 413, dost ve müttefik ülkelerden 971 misafir askeri öğrenci olmak üzere toplam 12 bin 599 askeri öğrenci öğrenim gördüğünü ifade eden Akar, modern, öngörülebilir, eşit hizmet sürelerine sahip, eğitimli insan gücü kaynağının etkin ve verimli kullanılmasına yönelik yeniden düzenlenen Askeralma Kanunu'nun 26 Haziran 2019 yürürlüğe girdiğini anımsattı.
Kanun kapsamında askerlik hizmetinin erbaş ve erler için ilk 6 ay zorunlu, ikinci 6 ay gönüllülük esaslı olmak üzere yeniden düzenlendiğini, yedek astsubaylık statüsünün ilk kez ihdas edildiğini anlatan Akar, dövizle askerlik hizmetinde yaş sınırı kaldırıldığını ve bedelli askerlik hizmeti uygulamasının sürekli hale getirildiğini dile getirdi.
Özellikle yedek astsubaylık statüsünün halk tarafından büyük teveccüh ile karşılandığını aktaran Akar, Bakanlığın vatandaş ve kurumlara yönelik hizmetlerinin e-Devlet ağına entegrasyonunun önemli ölçüde tamamlandığını söyledi.
Şehit ve gazilerin fedakarlıklarının karşılığının olmadığını bunun da bilincinde olduklarını vurgulayan Akar, devletin ve milletin, bütün imkanlarıyla bugüne kadar şehit ve gazilerin yanlarında olduğunu ve bundan sonra da olmaya devam edeceğini vurguladı.
Milli ve manevi değerleri canı pahasına koruyan şehitlerin yakınlarına ve gazilere yönelik ilgili bakanlıkların sorumluğunda sağlanan birçok hak bulunduğunu ifade eden Milli Savunma Bakanı Akar, bu hakların geliştirilmesine yönelik çalışmaların da başta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olmak üzere, tüm ilgili bakanlıklarla koordineli olarak yürütüldüğünün altını çizdi.
Akar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin görev yapacağı harekat bölgelerinde konuşlanma ihtiyaçlarına yönelik yurt içi ve sınır ötesinde üs bölgesi kurulması çalışmalarının devam ettiğini kaydetti.
Akar, askeri yardım ve güvenlik iş birliği faaliyetleri kapsamında Milli Savunma Bakanlığınca bu sene dost ve müttefik ülkelere 126 milyon lira tutarında hibe ve tahsis işlemi gerçekleştirildiğini belirtti.
Yurt içinde ve sınır ötesindeki harekatların sağlık hizmet desteğinin, sınır ötesi ve muharebe hattında askeri sağlık personeli, geri bölgede ise Sağlık Bakanlığı personeli ile başarılı şekilde icra edildiğini ifade eden Akar, "Pençe Harekatı için Hakkari/Derecik'te, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi Harekatı için Hatay/Cilvegözü'nde, Zeytin Dalı Harekatı için Afrin/Cinderes'te Bakanlığımıza ait 3 seyyar asker hastanesi aynı anda açılmış ve faaliyetlerine Sağlık Bakanlığının personel desteği ile devam etmektedir" diye konuştu.
Akar, Askeri fabrika ve tersanelerin sanayicilerle daha yakından çalışması, fabrika, tersane imkanlarının ekonomiye kazandırılması için Bakanlık mevzuatında bazı düzenlemeler yapıldığını anımsatarak, gerek yurt dışı gerekse yurt içi pazara yönelik ürün ve hizmet arzında, özel sektör ile askeri fabrika ve tersaneler arasında muhtelif iş modellerinin geliştirildiğini ifade etti.
Söz konusu düzenlemelerin arasında "onaylı tedarikçi havuzu" ve "stratejik iş birliği anlaşmaları" da yer aldığını ifade eden Akar, onaylı tedarikçi havuzu ile kaliteli malzemenin zamanında ve en doğru şekilde teslimi konusunda standartlık sağlamak, mal ve hizmet tedariğinde esneklik ve güvenirliği artırmak ve tedarikçiler arasında rekabet artırılarak en düşük maliyetle mal ve hizmet temin etmek amaçlandığını söyledi. Akar, stratejik iş birliği anlaşmalarıyla da üretim, bakım, onarım, modernizasyon faaliyetlerinde kritik önem arz eden ve yurt dışından temin edilen ham madde, malzeme, yedek parça ve sistemlerin, bunlarla ilgili hizmetlerin yurtiçi tedarik kaynaklarının oluşturulması maksadıyla kamu veya özel sektör kurum ve kuruluşlarıyla uzun vadeli iş birliği yapılması yoluna gidildiğini belirtti. Askeri tersanelerce yürütülen projelere de değinen Akar, şöyle devam etti:
Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun faaliyetlerine de değinen Akar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, yerli ve milli silah sistemleri ile donatılmış, eğitimi, disiplini, moral ve motivasyonu yüksek, modüler, esnek ve uluslararası harekatlar dahil her türlü ortamda gece-gündüz kesintisiz görev yapma kabiliyetine sahip etkin, caydırıcı ve saygın bir ordu niteliğinde olmasının hayati öneme haiz olduğunu vurguladı.
Sayıştay denetçileri tarafından Bakanlıkta yapılan denetimler neticesinde düzenlenen Milli Savunma Bakanlığı 2018 yılı Sayıştay Denetim Raporu'nda herhangi bir kamu zararının tespit edilmediği, denetim sürecinde sorgu gönderilen personel bulunmadığı, yersiz ödeme, ihale iptali veya yargılamayı gerektirecek herhangi bir hususa rastlanmadığı ifadelerinin belirtildiğini aktaran Akar, tasarruf tedbirleriyle ilgili gerekli hassasiyetin de gösterildiğini dile getirdi.
Asil milletin tarih boyunca karşılaştığı tüm zorlukları kederde ve kıvançta bir ve beraber olarak aştığını belirten Akar, "Bugün de milletçe birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde karşılaştığımız zorlukları birer birer aşıyoruz." diye konuştu.
Gücünü milletinin sevgisi, güveni ve duasından alan Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman ve fedakar evlatlarının hem bölge hem de dünya barışına katkı sağlamaya devam edeceğini vurgulayan Akar, "Bu asil milletin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri başta FETÖ, DEAŞ, PKK/KCK/PYD-YPG gibi terör örgütleri olmak üzere vatanımızın, mavi vatanımızın, semalarımızın güvenliğine ve 82 milyon vatandaşımızın huzur ve refahına yönelecek her türlü tehdit ve tehlikeye karşı 'Ölürsem şehit, kalırsam gazi' anlayışı içerisinde azim ve kararlılıkla mücadelesini sürdürmektedir. Mücadelemiz, en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar gece-gündüz, yaz-kış, dağ-bayır demeden yurt içinde ve sınır ötesinde devam edecektir." dedi.
Hulusi Akar, savunma ve güvenlik konularını ülke, millet ve devlet meselesi olarak gördüklerini, çalışmalarını da bu anlayışla sürdürdüklerini ifade ederek, "Türk Silahlı Kuvvetleri, binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen milli, manevi ve mesleki değerleriyle akıl ve bilim ışığında, Anayasa çerçevesinde ve yasalar doğrultusunda, milletinin emrinde ve görevinin başındadır. Bizler savunma ve güvenlik konularını ülke, millet ve devlet meselesi olarak görüyoruz ve çalışmalarımızı bu anlayışla sürdürüyoruz." diye konuştu.
Terörle mücadele ve sınır ötesindeki operasyonlarda ülkesinin birliği ve beraberliği için şehit olan TSK mensuplarına Allah'tan rahmet gazilere şifa dileyen Akar, sözlerini, "Şu anda karada, denizde, havada yurt içi ve sınır ötesinde zorlu arazi ve hava şartlarında görevlerini büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla yürüten kahraman mensuplarımıza sağlık ve esenlik içinde kazasız, belasız hayırlı görevler diliyorum." diyerek tamamladı.