Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan’daki resmi ziyaretinin ardından uçakta beraberindeki gazetecilere gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, yeni darbe söylentilerine ilişkin bir soruya, “İnanıyorum ki darbe heveslilerine milletimiz gereken cevabı da meydanlarda farklı bir şekilde verebilecek bir güce, bir potansiyele, bir imana sahiptir” karşılığı verdi. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Pakistan dönüşü verdiği mesajlar:
Bölgemizde ve dünyada kritik gelişmelerin yaşandığı bu günlerde, Pakistan ziyaretimizde 2009’da tesis ettiğimiz Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyinin altıncı toplantısını gerçekleştirdik. Savunma sanayii, ticaret, ulaştırma, turizm, basın yayın, diaspora ve helal akreditasyon alanlarında toplam 13 anlaşma imzaladık. Hedefimiz ticaret hacmimizi 2023’te 5 milyar dolara çıkarmak.
(Suriye’deki gelişmeler) Elimizde kapı gibi bir Adana Mutabakatı var. Biz oraya Adana Mutabakatı çerçevesinde gittik. Hani “Siz oraya nasıl gidiyorsunuz, burası Suriye’nin topraklarıdır” gibi yaklaşım gösterenlere bu bir cevaptır. Bu işin birinci boyutu. Burada Soçi mutabakatının teminatı var. Biz bu adımları 2. ve 3. maddelere dayalı olarak attık. Rejim güçlerinin bizim bu gözlem noktalarını kuşatması karşısında sessiz kalmamız mümkün değil. Onlara karşı da biz gereğini yapıyoruz.
Asıl önemli olan şey, sürekli “oradaki teröristler” diye dile getiriliyor. Tamam da bu teröristler kim? Bunlar bir PYD, bir YPG değil. Bunlar tam aksine Suriye’nin kendi insanları ve Suriye’nin yerleşik halkı. Bu insanlar kendi topraklarını kendi evlerini korumanın mücadelesini veriyor. Bunların içerisinde teröristler varsa, nasıl PYD/YPG’ye karşı bu mücadeleyi veriyorsak, o teröristlere karşı da bu mücadeleyi verelim. Ama orada sivil halk uçaklarla, helikopterlerle bombalanıyor. Bunlara karşı en ufak bir ses yok. Tutturdukları bir şey var “Hmeymim, Hmeymim…”
(Darbe iddiaları) Bunlar özellikle 15 Temmuz’da zaten gerekli cevabı aldılar. Ve milletimiz de bu konularda artık çok ciddi bir deneyimi şu anda kazanmış durumda. Yani böyle bir şey olduğu anda artık bizim milletimiz “kapıdan dışarı çıkalım mı çıkmayalım mı” demez. Elinde neyi var neyi yok herkes meydanlara dökülür. Bunun en güzel cevabını 15 Temmuz’da verdik. Bundan sonra da ben milletimin aynı şekilde karşılık vereceğine olan imanım kesinlikle tamdır. Bana göre bu millet artık bu darbelere ve bu tür gelişmelere karşı çok daha kararlıdır. İnanıyorum ki darbe heveslilerine milletimiz gereken cevabı da meydanlarda farklı bir şekilde verebilecek bir güce, bir potansiyele, bir imana sahiptir.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile telefonda görüştü. İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde, ikili meselelerin yanı sıra bölgesel gelişmeler ele alındı. Erdoğan ile Trump, görüşmede, rejimin saldırılarının kabul edilemez olduğunu ifade ederek, İdlib’de yaşanan krizin bir an önce sona erdirilmesi konusunda görüş alışverişinde bulundu.
Libya’daki gelişmelere değinen Cumhurbaşkanı, Libya’daki Rus paralı asker grubu Wagner’i Rusya’nın en düzeyde yönettiğini söyledi. Erdoğan şunları söyledi: “Biz Sayın Serrac ile bir askeri eğitim güvenlik anlaşması yaptık. Bu anlaşmamızın gereği olarak da biz oradaki meşru hükümetin yanında olacağımızı yazılı kayda girmiş durumdayız. Şu anda burada bizim eğitici, öğretici ve yönetici bir kadromuz var. Hafter’in tarafında 2 bin 500 civarında Rusya’nın Wagner’i var. Wagner’in Rusya Savunma Bakanı Şoygu, Genelkurmay Başkanı Gerasimov ve diğerleriyle toplantı halinde fotoğrafı var. Bunlar şu anda Rusya’nın en üst düzey askeri noktadaki güvenlik kadrosudur. Şu anda Wagner’i de orada bunlar yönetiyor. Hala kalkıp diyorlar ki bizim orayla bu noktada ilişkimiz yok. Şu anda bizzat Rusya en üst düzeyde oradaki bu savaşı yönetiyor. Sudan’dan, Çad’dan gelenler derken nereden bakarsanız bakın 10 bini aşkın şu anda dışarıdan gelmiş asker var.....Batıdan silah mühimmat desteği var... Biz barışın tesisinden yana olduğumuzu zaten ortaya koyduk. Ama şunun bilinmesini istiyoruz; Akdeniz’deki hak ve menfaatler konusunda, gerek Türkiye’nin gerek Libya’nın hakkını hukukunu koruma noktasında mücadelemizi sonuna kadar inşallah sürdüreceğiz.”
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a yönelik eleştirilerini sürdüren Erdoğan, “Genelkurmay Başkanlığın döneminde acaba kaç FETÖ’cüyü ihraç ettiniz?” sorusunu yöneltti. Başbuğ’un dürüst davranmadığını belirten Erdoğan, “Biz yaptığımız bazı değişikliklerle Yüksek Askeri Şura’da sivillerin ağırlığını öne çıkardık. Şimdi Sayın Başbuğ soruyor. Ben de Sayın Başbuğ’a soruyorum. Muhatap almak istemem ama sormak zorundayım. Çünkü halkımın bilmesi lazım. Dürüst davranmıyor. İnandıklarını sonuna kadar savunacakmış. Ya sen inandıklarını savun da ama dürüst savun. Genelkurmay Başkanlığın döneminde acaba kaç FETÖ’cüyü ihraç ettiniz? Önce bunu anlatması lazım. Askeri Mahkeme olayı çok önemli. Buradan eleştiri yapıyor. Askeri mahkemelerin hayatta olması halinde bu askeri mahkeme kalkıp da İlker Başbuğ’u yargılayabilir miydi veya Yaşar Paşa’yı yargılayabilir miydi? Birisi albay, birisi general, orgeneral, korgeneral. Şu anda FETÖ’den dolayı mahkum olanlara aldıkları cezaları askeri mahkeme verebilir miydi? Ama tek soru; bir mahkeme başkanı albay acaba kalkıp da Sayın Başbuğ’u yargılayabilir mi? Veya ona ceza verebilir mi? Şimdi biri de diyor ki “ben şu anda onun adına konuşuyorum.” Diyen kim? Bakıyorsunuz CHP’nin grup başkanvekili. Sen ne zamandan beri Başbuğ’un avukatı oldun?”