MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Meyra Otel'de yapılan "Merkez Yönetim Kurulu, Merkez Disiplin Kurulu, Milletvekilleri ve İl Başkanları Ortak Toplantısı"nın kapanışında partililere seslendi.
Türkiye'nin bölgesinde ağır şartların hakim olduğunu, komşu ülkelerdeki kaos ve kargaşanın "artarak, azarak ve yayılarak" devam ettiğini belirten Bahçeli, emperyalizmin bulduğu her zaaf ve açıktan istifade ederek mevzi üstüne mevzi kazandığını söyledi.
Dünyada adı konulmamış, ilanı yapılmamış, itiraf edilmemiş bir savaş ikliminin varlığının hissedildiğini ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:
Bahçeli, Türkiye'nin öncelikle ele alması gerekenin, etrafındaki vahim olayların ülkeye yansıyıp yansımayacağı, yansıyacaksa bunun derece ve ölçüsünün ne olacağı, nasıl mukavemet gösterileceği olması gerektiğini dile getirerek, Türkiye'nin Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarıyla biçilen kefeni yırttığını, bölgede "ben de varım" dediğini vurguladı.
Bugün harap olan, hüsrana uğrayan coğrafyaların Türkiye'nin eski hakimiyet havzaları olduğuna dikkati çeken Bahçeli, şöyle konuştu:
Emperyalist ülkelerin bir asırdan fazla Orta Doğu havzasını karıştırmak, çatıştırmak, birbirine düşürmek, bundan da azami düzeyde nemalanmak istediğinin açık ve aleni bir gerçek olduğunu belirten Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:
Beka söylemine dudak bükenlerden kendilerini anlamalarını beklemediklerini vurgulayan Bahçeli, "(Ne işimiz var Suriye'de, ne arıyoruz Libya'da) diyenler görevli ve taşeron değillerse kesinlikle tarih ve coğrafya cahilleridir. Bunlar değil devlet yönetmeyi kendilerini bile yönetecek iradeden mahrum düşmüş densizlerdir. Muhalefet yapmayı Türkiye'ye muhaliflikle, yabancılarla muhbirlikle karıştıran ve kaynaştıran siyasi maskaraların metruk tekne gibi rotalarını kaybettiği, fazilet ve fikir dağılması yaşadıkları ortadadır." dedi.
Türkiye'nin olmadığı veya tecrit edildiği bir Orta Doğu ya da Akdeniz tablosunda kuşun, kurdun ve karıncanın bile hayat hakkının olmayacağını dile getiren Bahçeli, şunları söyledi.
"Aynı şey Balkanlar ve Kafkaslar için de geçerlidir. Çünkü zalimlerin pusulası kandır, onlar için her yol mubahtır, amaçları yer altı kaynaklarıyla birlikte jeopolitik ve jeostratejik çıkarlarını en üst ve azami düzeye çıkarmaktır. Türkiye ön almalıdır, öncü olmalıdır, çok değişkenli dış politika enstrümanlarıyla, çağın akışına milli perspektiften ve başkent Ankara vizyonuyla bakarak gelişmelere müdahil vasfını gösterebilmelidir."
Bahçeli, Türkiye'nin, Irak'ın siyasi istikrar ve iç barış ortamına ulaşması konusunda alması gereken sorumluluklarının olduğunu ifade ederek, "Türkmenlerin yok sayılması, Türkmen kentlerine saldırılar, terör örgütlerine yardımlar Irak toplumunu bunaltmakla kalmamış siyasi bölünme ve birliğinin hasar almasına kapı aralamıştır." değerlendirmesinde bulundu.
ABD ile İran arasındaki gerilime de değinen Bahçeli, Türkiye'nin Kasım Süleymani'ye düzenlenen suikast karşısında aldığı pozisyonun çok dengeli olduğunu dile getirdi.
Türk askerinin bir davet üzerine Trablus yoluna düştüğü süreçte İdlib'deki sancının şiddetlendiğini belirten Bahçeli, terör örgütü PKK/PYD/YPG'nin Rakka-Erbil bağlantısını kurmak için ABD desteğiyle silahlanmasını sürdürüp mesafe aldığı bir dönemde Süleymani saldırısının son derece manidar ve kuşkulu olduğunu ifade etti.
Bahçeli, şöyle konuştu:
ABD Başkanı Trump'ın, İranlı bir generali suçlu görüp "öldürdük" demesinin ilkesel ve insan hakları merceğinden bakıldığında tam bir kırılma olduğunu belirten Bahçeli, "Resmi bir devlet görevlisi olan Süleymani madem suçluydu, o zaman bir suçlunun nasıl yargılanacağı, nasıl cezalandırılacağı, nasıl bir muameleye ve hangi hukuki işlemlere muhatap kalacağı temel hukuk bilgisine sahip herkesin bildiği bir husustur. Üst rütbeli bir askeri direkt hedef alarak (Bana göre suçludur, o halde ölmesi gerekir) demek kanun tanımazlıktır, vahşi batı yönetimidir, eşkıyalıktır, barbarlığın ta kendisidir." dedi.
Bahçeli, suçu belirleyip, ardından suçluyu cezalandırmak, buna da kılıf dikmenin hiçbir ülkenin hakkı ve haddi olamayacağına dikkati çekerek, şunları şöyledi:
"Nitekim her ülke bu tip bir saldırıya yeri ve zamanı geldiğinde maruz kalabilecektir. ABD Başkanı'nın, Kasım Süleymani'yi (Savaşları önlemek için öldürdük) itiraf ve ifadesi uluslararası hukuka ve yerleşik insani değerlere meydan okumaktır. Böylesi bir üslubun genelleşmesi küresel adaleti karartacak, ülkeler arası irtibatları kesecek, dünyayı da Orta Çağ şartlarına taşıyacaktır. ABD'nin Orta Doğu'daki korsan ve kanunsuz varlığı, Irak ve Suriye'deki gayri hukuki faaliyetleri evvel emirde Müslüman kanının dökülmesine neden olmaktadır."
İran'ın özeleştiri yapması, nüfuz alanları oluşturmak, ülkelerin iç işlerine müdahil olmak maksadıyla siyasi, silahlı, ideolojik ve mezhep temelli operasyonları durdurması mecburiyetinde olduğunu vurgulayan Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
"251 vatan evladının şehadetinden, 2 bin 194 vatan evladının yaralanmasından doğrudan doğruya sorumlu olan bir caninin korunup kollanması hangi insani değere sığacaktır? FETÖ'cülük suç, örgüt elebaşı Gülen de suçlu değilse, bu durumda suç ve suçlu tanımı nasıl yapılacaktır?" diyen Bahçeli, "Suç nedir, suçlu kimdir?" diye sordu.
Devlet Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:
İran'da Kasım Süleymani'nin cenazesinde yaşanan olaylar ve sonuçta çok sayıda insanın ölümü, bunun yanında Ukrayna Hava Yolları'na ait yolcu uçağının yanlışlıkla vurulduğunun itiraf edilip 176 masumun öldürülmesini "tek kelimeyle felaket" olarak nitelendiren Bahçeli, bir uçağı düşürüp "pardon" demenin vicdan ve akıl tutulması olduğunu dile getirdi.
Sorumlularının bunun hesabını vermesi ve hak ettikleri cezayı alması gerektiğini vurgulayan Bahçeli, ABD Başkanı Trump'ın azil süreciyle ilgili tartışmaların birden bire sönerken, İran'daki protesto gösterilerinin de bıçak gibi kesildiğine dikkati çekti.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Kasım Süleymani'nin ölümünün iki ülkeyi bir yönüyle konsolide ettiği, siyasi ve stratejik kazançlara yol açtığı yönünde ifadelere yer vererek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
ABD ile İran arasındaki tehlikeli kutuplaşmanın bölgesel istikrar ve güvenliği temelinden dinamitleme, barış ve huzur çabalarını hepten köreltme riskler taşıdığına işaret eden Bahçeli, büyük sorunlarla boğuşan Orta Doğu'nun kaygı verici yeni bir krizin içine sürüklenmesinin çok ciddi badirelere yol açabileceğini uyarısında bulundu.
Devlet Bahçeli, ABD'nin Bağdat'ta düzenlediği hava saldırısının bölgeyi her türlü risk ve tehdide açık hale getirdiğini, adeta pimi çekilmiş bombaya dönüştürdüğünü vurguladı.
Bununla Irak'ın egemenlik haklarının da yok sayıldığına işaret eden MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Görünen odur ki ABD, Irak'ta seri cinayetlerine alenen ve pervasızca devam edecektir. Türk milleti emperyalizme direnecek, bekasını tehdit eden hiçbir eylem ve teşebbüse göz yummayacaktır. Bunları yapıyorken bölge ülkeleriyle sabırlı ve sağlıklı, barış ve istikrar temelli, karşılıklı hak ve çıkarlara hürmet eden ilişkilerini de güçlendirecektir." şeklinde konuştu.
Bahçeli, Irak, Suriye ve Libya'nın toplumsal huzura, sürdürülebilir bir istikrar ve siyasi düzene kavuşmasının temel tercih ve beklentileri olduğunun altını çizdi.
"Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge planlamasıyla, terör örgütlerine yönelik haklı ve meşru harekâtları en başta barış ve güvenliğin teminine yöneliktir." diyen Bahçeli, Türkiye-Rusya-İran arasında 23 Ocak 2017'den beri süren ve 14 defa gerçekleşen Astana zirveleri, Soçi görüşmeleri, Cenevre süreçlerinin, Suriye'de siyasi çözüm arayışlarına ve çatışmasızlık ikliminin tesisine hizmet ettiğini aktardı.
Bu konuda daha yapılacak çok iş olduğuna işaret eden Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:
Türkiye, Irak, Suriye ve Libya'da siyasi gerginliklerin azaltılmasıyla birlikte iç çatışma ortamının zayıflaması konusunda aktif ve katılımcı olmalıdır. Irak ve Suriye'de demokratik süreçler çalıştırılarak yönetimde denge ve istikrarın kurumsallaşması süratle hayata geçirilmelidir. Suriye ve Irak'ın geleceğine bu ülkelerin halkları karar vermelidir. Özellikle bir cinayet makinesi olan Esad'ın varlığı Suriye'deki çözümsüzlüğün de ana sebepleri arasındadır."
" 'Suriye'ye gidip Esadla görüşüp problemi çözerim' diyenler hezeyan çukuruna düşen zavallılardır." nitelendirmesinde bulunan Devlet Bahçeli, problemin faillerinden çözüm beklemenin boşuna gayret olduğunu, "Esad'la görüşmeye hazır olduğunu söyleyen acul ve atıl zihniyetin, masum ve sivil halka varil bombalarının nasıl fırlatıldığını, milyonlarca Suriyelinin vatanlarından koparılıp sağa sola nasıl savrulduklarını da sorup öğrenecek midir?" diye sordu.
Bahçeli, "2011'den beri çözülemeyen kanlı bulmacanın çözümü bir ziyaretle mümkünse teklif sahibi aklı evvel acaba bugüne kadar neredeydi, ne yapıyordu, niye Esad'a gitmeyi denemedi?" diye konuştu.
Suriye'de çözümün adresinin herkesi, her kesimi içine alacak siyasi uzlaşma olduğuna dikkati çeken MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Kısaca bütün Suriyelilerin müşterek iradesiyle hazırlanacak bir anayasada mahfuzdur. Eğer sandık ve demokrasi sonuç vermezse Esad'ın tasfiyesi mutlak anlamda zarurettir. Türkiye'deki Esad lobisinin görüş ve düşünceleri defoludur, temelsizdir. CHP-İP ve bazı sözde aydınların başını çektiği Esadçıların Baas zihniyetine muhabbet duymaları, görüşülmesini, muhatap alınmasını seslendirmeleri acıklı bir kokuşma halidir. Katile katil diyemeyenlerin mazlumlara söyleyecek tek bir sözü olamayacaktır. Türkiye'nin sağlam duruşunu tartışmaya açanlar ahlaki ve milli hedefleri anlamayacak kadar zekaları kıt, idrakleri kapalıdır. Bunlara ne söylesek boştur." şeklinde konuştu.
Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:
CHP İl Başkanlarının katılımıyla 16-17-18 Ağustos 2019 tarihinde Nevşehir'de yapılan toplantıda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir konuşma yaptığını anlattı.
Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Ana muhalefete yönelik, "Kulakları vardır duymaz. Kalpleri vardır kavramaz. Bu CHP'nin sicili kabarık, seciyesi karanlıktır. Kılıçdaroğlu'nun sözleri yavan, yalan, yeğni ve yozdur." diyen Bahçeli, Türkiye'nin Libya'da huzurun, tarihin yanında, birlik ve kardeşliğin tarafında olduğuna değindi.
Devlet Bahçeli, "Libya'da ne aradığımızı söyleyenler Akdeniz'de boğulmamızı, Anadolu'da teslim olmamızı dileyen ve gözleyen iş birlikçilerdir. Hafter'i makul bulan CHP'nin Türk askerini mahsurlu görmesi utanmazlıktır" dedi.
Türkiye'nin bölgesinde bir istikrar adası olarak sivrildiğine dikkati çeken ve tarihin çağrısının hatıralarında 109 yıl önce Libya'da yaşananların akıllarında olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Türkiye'nin Libya'da bulunması milli şuurun harfiyen gereğidir. Dün Mustafa Kemal Paşa yapmıştı, Enver Paşa gerçekleştirmişti, şimdi de onların ahfadı müstesna beka nöbeti için Akdeniz'in karşı kıyısındadır. Kılıçdaroğlu çok dertleniyorsa, çok içerleniyorsa Hafter'e haber yollayıp uygun görülürse bir gemiye binip yanında soluğu alması kendisine samimi tavsiyemizdir" dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, MYK-MDK-Milletvekilleri ve İl Başkanları Ortak Toplantılarının başarıyla sonuçlandığını ve verimli geçtiğini anlattı.
2020 yılının bu ilk buluşmasının gayet anlamlı ve faydalı olduğuna vurgu yapan Bahçeli, alanlarında uzmanlaşmış, saygın akademisyenler ile Başkanlık Divanı üyelerinin çalışmalarını paylaşma fırsatı bulduğunu dile getirdi.
Bahçeli, partisinin gücüne güç katacağını ve Türk milletine tercüman olmaya, Türkiye'nin beka ve milli çıkarlarını savunmaya devam edeceğinin altını çizerek, şu değerlendirmeyi yaptı:
"2023 lider ülke Türkiye amacına ulaşmak Cumhur İttifakı olarak temel gündemimizdir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin geleceğin büyük Türkiye'sinin yönetimsel mimarı olacağı inancımızı her zaman koruyacağız. Zillet millete boyun eğdiremeyecektir. Milliyetçi Hareket Partisi, fitneye, dedikoduya, kötü niyet sahiplerine şans tanımayacak, fırsat vermeyecektir. Şahsını davasının önüne çıkaranlarla değil, davasını öne çıkaranlarla sonuna kadar yürüyeceğiz. Dava arkadaşının kuyusunu kazanlarla değil, dava arkadaşına omuz verenlerle, el ele onurla mücadele edenlerle geleceği kucaklayacağız. 'Ben' değil 'biz' diyen, önce 'ülkem ve milletim', sonra 'partim ve ben' diyebilen kutlu yüreklerle aşılmaz engelleri aşacağız, bozulmaz tuzakları bozacağız.
'Ne yapıyorlar?' değil, 'Ben ne yaptım?' sorusunu sorabilen, başkasının çetelesini tutmak yerine kendi vicdanını sorguya çeken ve bugün ülkem için, davam için, milletim için ne ürettim sorusuna gururla cevap verebilen ahlaklı dava insanlarıyla Türkiye'ye umut olacağız. Oturmayacağız, yorulmayacağız, vazgeçmeyeceğiz. Yerimizde saymayacağız, yükselmekten taviz vermeyeceğiz. Onu bunu çekiştirenlere imkan vermeyeceğiz. Ona buna kulp takanları aramızdan çekip atacağız.
Davamız Türk milletinin ezeli davasıdır. Davamız Türkiye'nin istiklal ve istikbal mücadelesinin ebedi doğruluşu ve dik duruşudur. Davamız Kızılelmadır, davamız Turandır, davamız Türk-İslam ülküsünün muzaffer şafağına ulaşmaktır."
Azı çok yapıp durmadan ilerleyeceklerini bildiren Bahçeli, "Bir olacağız, beraber olacağız, çelik gibi irademizle müfsitlere ve münafıklara kapalı duracağız. Benimle ilkeli, seviyeli, inançlı ve adam gibi yürüyecek her arkadaşıma gönlüm de, kapım da ardına kadar açıktır. Allah eksikliğinizi göstermesin." ifadelerine yer verdi.
Katılımcılardan, hayat mücadelesi veren vatandaşlara selam ve hürmetlerini götürmelerini isteyen Bahçeli, "Kılıcınız keskin, kararınız emin, bahtınız açık olsun. Ay gökte kaldıkça, güneş üstünüze doğdukça ulu kocaların, aksakallıların duası milletimizin ve dava arkadaşlarımın üzerine olsun." temennisinde bulundu.
Geçtiğimiz günlerde Barış Pınarı Harekat Bölgesi'nde şehit düşen dört kahramanın da arasında olduğu tüm şehitlere Allah'tan rahmet niyaz eden Bahçeli, "Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin diyorum. Ve de partimizi muzaffer kılsın diliyorum." diyerek sözlerini tamamladı