İnsan Hakları Örgütü’ne ‘dipnot’ çıkışı

Fazlı Şahan
14:0419/01/2020, Pazar
G: 19/01/2020, Pazar
Yeni Şafak
İnsan Hakları İzleme Örgütü
İnsan Hakları İzleme Örgütü

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün Türkiye’ye yönelik ihlal iddialarına AK Parti’den çok sert cevap geldi. Raporun FETÖ ve PYD’nin yayın organlarına bakılarak yazıldığına vurgu yapıldı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta, “Bizi taraflı onları tarafsız görüyorlar” dedi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 2019 yılına ait raporunda Türkiye’ye yönelik asılsız iddialara AK Parti’den tepki geldi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta, Türkiye hakkında haksız ve çifte standart gözeten rapordaki yalanlara tek tek cevap verdi. Raporun hiçbir hakkı temsil etmediğini dile getiren Usta, “Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü adı altında çıkan rapor Birleşmiş Milletlerde, Avrupa Konseyinde, Avrupa Birliğinde, Avrupa Parlamentosunda dayanak teşkil ediyor. Yapmaya çalıştıkları durum da bu. Asılsız iddialara bir dayanak zemini oluşturmak” diye konuştu.


Usta rapordaki yalanlaraı bir grup gazeteciye şöyle cevap verdi:

FRANSA’DAKİ OHAL RAPORDA YOK

Raporda, Türkiye’de OHAL’in fiili olarak halen yerel idare ve makamlarca devam ettirildiği, OHAL kapsamında yeterli delil olmadan çok sayıda tutuklu olduğu, OHAL Komisyonuna erişen başvuruların çok düşük bir oranının çözüme kavuştuğu ve uygulamaların günlük yaşamı etkilediği iddia edilmiş. OHAL, 19 Temmuz 2018 tarihinde sona erdi. OHAL Komisyonun karar vermeye başladığı tarihten itibaren 2 yıllık süre içerisinde toplam başvuruların yaklaşık yüzde 78’i hakkında karar verilmiş. Öte yandan özellikle OHAL süreci Fransa ve farklı ülkelerde de ilan edildi. Ancak, bunlar insan hakları izleme örgütüne girmiyor, Türkiye’ninki giriyor. Bunun üzerinden Türkiye’ye bir algı oluşturma çabası var.

TERÖR ÖRGÜTÜNÜ TERÖRDEN ÇIKARMAYA ÇALIŞIYORLAR

Raporda, Türkiye’nin Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yaşanan sorunları insan haklarına aykırı bir şekilde çözmeye çalıştığı, belediye başkanlarının görevden alınarak kayyum atandığı bu nedenle insanların yeterince temsil edilemediği iddia edilmiş. Türkiye’nin özellikle bu bölgelerde yapılanmaya giden PKK/PYD terör örgütü; çocuk, kadın demeden yüzlerce insanımızı şehit etmiş, kanlı eylemlere sebebiyet vermiştir. Güvenlik güçlerimiz bölgede yürütülen silahlı operasyonlarda sadece teröristleri hedef alıyor. Operasyonlar kapsamında PKK/PYD terör örgütlerine destek veren şahıs ve kurumlar hakkında yapılan işlemler yasalara uygun şekilde gerçekleştirilirken, hiç kimseye işkence yapılmıyor. Bölgedeki birçok belediye başkanı, demokratik yollarla seçilmiş olmasını gerekçe göstererek, belediyelerin olanaklarını ve milli kaynaklarımızı terör örgütlerinin çıkarları için kullandı. Raporda yer verilen asılsız yalanların aksine devlet tarafından bölgeye yapılan yatırımlar terör örgütlerinin baskısını azaltmış, vatandaşlarımızın huzura kavuşmasını sağladı. PKK ve PYD ile ilgili, yapılmaya çalışılmak istenen şu, bir terör örgütünü terör örgütü olmaktan çıkarıyorlar tamamen hak mücadelesi veriyormuş gibi gösterilmeye çalışılıyor.

FETÖ’YÜ BİLE TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK NİTELENDİREMEMİŞLER

FETÖ’nün terör örgütü olarak nitelendirilmediği metinde, FETÖ için ‘Gülen hareketi’ ifadesi kullanılmış. Hazırladıkları sözde raporda dahi FETÖ’yü terör örgütü olarak nitelendirmeyen Avrupa, FETÖ ve destekçilerini aklama çabası içinde. FETÖ başta olmak üzere PKK, DAEŞ ve güvenliğimizi tehdit eden bütün terör örgütleriyle mücadelemizi art niyetli bu tarz sözde raporlar engelleyemez.

TERÖR ÖRGÜTÜNE DESTEK OLMA FAALİYETLERİ

Raporda, Türkiye’nin ve Özgür Suriye Ordusunun Afrin’de Kürt sivillerin mülklerini ele geçirdikleri, yağmaladıkları, Suriye’deki Arap, Sünni mültecilerin Türkiye’den Kürt nüfuslu bölgeye yerleştirilerek Afrin bölgesindeki demografik dengeyi değiştirdiği iddia edilmiş. Afrin’in PKK/PYD-YPG ve DAEŞ’den temizlenmesi hedeflendi. TSK’nın üstün başarısıyla terör örgütlerinin Afrin’den Türkiye’ye dönük tehditleri sona erdi. Türkiye desteğiyle bölgede su, elektrik, okul ve hastane ihtiyaçları giderildi. Güvenliği sağlanan bölgede insanlar evlerine dönmeye başladı. Terör örgütleri PKK/PYD-YPG ve DAEŞ’ın Arap, Türkmen ve Kürtleri göçe zorlaması ve katletmesinin önüne geçildi. Kürtlere zulüm eden asıl PKK. Bunu görmezden geliyorlar. PKK ve PYD’nin aslında çalışmalarına destek olacak açıklamalarda bulunuyorlar. Bu raporu esefle kınıyorum. Bu ancak terör örgütünü izleme ve onların faaliyetlerine destek olmaktır.

GÖREVİNİ YAPTIĞI İÇİN TUTUKLANAN TEK BİR GAZETECİ YOK

Raporda, Türkiye’nin ifade özgürlüğü, medya özgürlüğü ve bilgiye erişimi kısıtlayan orantısız ve keyfi önlemler aldığı ve çok sayıda gazetecinin tutuklu olduğu iddia edildi. Bu ifadeler asılsızdır. Ülkemizde gazetecilerin haksız yere tutuklanması asla söz konusu değildir, görevini yaptığı için tutuklanan tek bir gazeteci bile yok. Habercilik mesleğiyle uğraştığını iddia eden kişiler, gazeteci oldukları için değil farklı terör örgütlerine mensup oldukları ya da hizmet ettikleri için tutuklu. Bu gerçeği görmezden gelenler, Türkiye’de basın özgürlüğünün hükümet eliyle kısıtlandığını varsayarak bu yönde bir algı oluşturma gayreti içerisindedir. Batı ve Avrupa’ya baktığımız zaman, aynı şekilde gazeteci kimliğiyle terör örgütlerine destek vermiş kişilerin yargılandığını görüyoruz.

RAPORU ONLARIN YAYIN ORGANLARINA BAKARAK YAZIYORLAR

Raporda, gözaltında ve hapishanelerde işkence, kötü ve onur kırıcı muamele yapıldığı iddia edilmiş. Bu iddialar kesinlikle gerçeği yansıtmıyor. OHAL koşullarında dahi yakalama ve gözaltı işlemleri öncelikle insan haklarına ilişkin ulusal ve uluslararası hukuka uygun bir şekilde yerine getirildi. Cumhuriyet savcıları tarafından gözaltı merkezleri sürekli denetleniyor. Gözaltı merkezleri dâhil bireylerin özgürlükten mahrum bırakıldıkları tüm mekânlar her zaman gerek ulusal kurum ve kuruluşlar, gerekse başta Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi olmak üzere bağımsız gözlemcilerin ziyaretlerine açıktır. Bu raporları FETÖ ve PYD’nin yayın organlarına bakarak yazıyorlar.

Rapora dipnot olarak şuradan aldıklarını düşüyorlar. Gazete dışında kaynakları yok. Resmi makamlardan bilgi isteseler açıklamaları görecekler. Böyle bir rapor yazmalarına gerek kalmayacak.

YUNANİSTAN’DAKİ KAMPLAR BERBAT

Çocuk işçiliği oranlarının ve okula devam etmeyen mülteci ve sığınmacı çocukların sayısının hâlâ çok yüksek olduğu iddia edilmiş. Bütün dünyanın yapmadığı işleri yapan Türkiye. Türkiye’nin mülteciler konusunda nasıl rol oynadığını hepsi çok iyi biliyor. Yunanistan’daki kamplar berbat durumda. Onlarla ilgili hiçbir şey yok. Avrupa’daki kayıp çocuklarla ilgili hiçbir veri yok. Bunları soran yok. Biz ilkokulda eğitim düzeyini yüzde 93’lere çıkardık. Bunların çoğu dil öğrendi, artık normal okullara devam ediyorlar. Kendilerine dönüp bakmıyorlar, Türkiye’nin onca güzel işini de görmezden geliyorlar. Bu raporu hazırlayanlar aslında Türkiye’yi takdir etmeleri gerekirken bu tip noktaları bulup çıkartmaları da hiç kabul edilebilecek bir durum değil.

#Türkiye
#AK Parti
#İnsan Hakları İzleme Örgütü