|

Hesabı sorulacak

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir’de bir Alevi vatandaşın evine işaret konmasına sert tepki gösterdi. Erdoğan, “Açık ve net söylüyorum Türkiye’de bizim devlet ve yönetim olarak böyle bir sorunumuz yoktur. Bunlar yakalandıklarında hesabı sorulacaktır. İnsanlarımız arasında nifak tohumu serpilmesine izin vermeyiz. Bu tarz girişimlere karşı hepimiz uyanık olmalıyız” diye konuştu.

Fazlı Şahan
04:00 - 29/11/2019 Cuma
Güncelleme: 01:01 - 29/11/2019 Cuma
Yeni Şafak
Recep Tayyip Erdoğan
Recep Tayyip Erdoğan

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığınca düzenlenen 6. Din Şurası'nın kapanış programında İzmir'de bir Alevi vatandaşın evine işaret konmasına tepki gösterdi. Erdoğan konuşmasında özetle şunları söyledi: “Mezhep, meşrep ve çıkar eksenli yaklaşımlar, İslam ümmetini ortak bir paydada buluşmaktan alıkoyuyor. Kişisel kavgalarını, ümmetin maslahatının üstünde gören bir anlayışın, Müslümanlara verebileceği hiçbir şey yoktur. Müslümanların kutsallarına yönelik saldırılar karşısında harekete geçerek İslam dünyasının ortak tavır almasını sağladık. Kurumlarımızın, inananlar arasında bir vahdet ve meşveret mekanizmasına dönüşmesi için çaba harcadık.”


HEP İLERİYE GİDECEĞİZ

Erdoğan, dinin özüne sıkı sıkıya sahip çıkarak yüzlerini daima geleceğe döneceklerini ve hep ileri gideceklerini vurguladı. Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu: "Modern insan, sahip olduğu onca teknolojiye, iletişim aracına, imkana, güce rağmen hiç olmadığı kadar yalnızdır. Aşkın ve mukaddes olan sosyal hayattan çekilirken insanı insan yapan kadim değerlerden itibarsız hale geliyor. İnsan, sadece kendi fıtratına değil, ailesinden çevresine, içinde yaşadığı toplumdan, dünyadaki diğer varlıklara kadar pekçok şeye yabancılaşıyor. Bencillik, modern bireyin hem kabusu hem de belirleyici karakteri haline dönüşüyor."

FIRSAT VERMEYECEĞİZ

Erdoğan, bugün sosyal hayatta yüzleşilen pek çok problemin arkasında İslam'ın doğru bilinmemesi ve doğru anlaşılmamasının bulunduğuna işaret ederek görevi bilim ve irşat olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın zamanın ruhunu doğru okumak, anlamak ve doğru yönetmekle mükellef olduğunun altını çizdi. Erdoğan, şöyle devam etti: "Feto ve DEAŞ tecrübesi, her türlü din istismarına karşı samimi bir mücadele içinde olmamızı gerekli kılıyor. 15 Temmuz ihaneti sonrasında insanlarımız arasında oluşan teyakkuz halini iyi yönetmemiz gerekiyor. İçinde bulunduğumuz vasatı yeniden bir silkinme, toparlanma, sahih İslam anlayışıyla bağlarımızı güçlendirme vesilesine dönüştürmeliyiz. Dinini sağlam kaynaklardan öğrenen bir mümin, aklını ve idrakini bir başkasına kiralamayacak, din istismarcısına fırsat vermeyecektir. "

BİZDE AYRIM YOK

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kayınbiraderlerinin adının Hüseyin, Hasan ve Ali olduğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bunu şimdi acaba bu Şiilere sorsak kaç tanesi kayınbiraderlerinin adını böyle koymuş. Böyle bir ayrım bizde yok. Çünkü biz Hazreti Hüseyin'i de Hazreti Hasan'ı da Hazreti Ali Radıyallahu Anh Efendimizi de niye severiz? Çünkü bunlar sevgili Peygamberimiz’in en yakınlarıydı ve bundan dolayı da İslam için verdikleri mücadeleyi iyi biliriz. Bunun için de onları severiz. Bu millet Hazreti Ebubekir'i, Hazreti Ömer'i, Hazreti Osman'ı ne kadar seversek Aliyyül Mürteza Efendimiz’i de aynı şekilde sever, hürmet eder. Hazreti Ali Efendimiz’i başka şekilde göstermek ancak onun kutlu hayatından ve imanından nasibini almamış mahfillerin işidir.”

UYANIK OLMALIYIZ

“İşte son günlerde bazı evlerin kapılarına bazı işaretler konuluyor. Niye? Ülkemizi bölmek, parçalamak için. Açık ve net söylüyorum, Türkiye'de bizim devlet olarak, yönetim olarak böyle bir problemimiz, böyle bir sorunumuz yoktur. Bu kapılara bu işaretleri koyanların üzerinde tüm güvenlik teşkilatlarımız özellikle çalışmaktadır ve bunlar yakalandığı zaman da hesabı sorulacaktır. Milli bünyemize mugayir bu tarz projelerle insanlarımızın arasına nifak tohumları ekilmesine rıza gösteremeyiz. İşte bunları geçmişte Çorum'da yaşadık, Maraş'ta yaşadık. Onlarca evladımızı bu provokasyonlara kurban vermiş bir millet olarak bu tarz girişimlere karşı hepimiz uyanık olmalıyız. Diyanet İşleri Başkanlığımızın son dönemde alevi vatandaşlarımızla ilgili attığı kucaklayıcı atılımları yakından takip ediyorum."

Biz İslam’a göre hareket edeceğiz


İslam dininin ve Kur’an-ı Kerim’in bu dini müjdesi gereğince kıyamete kadar, cari, baki ve mahfuz olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları söyledi: “Hangi sebeple olursa olsun Kur’an’ın emirlerini yok saymak, hafife almak veya hükümsüz kılmak bir Müslüman’a yakışmaz. Bir Müslüman dinini hayatın şartlarına göre değil, hayatını inancının esaslarına göre uyarlamakla mükelleftir. Şayet insan inandığı gibi yaşamazsa bir süre sonra yaşadığı gibi inanmaya başlar. Din kişinin hayatına nüfuz etmezse, kişi zamanla yapıp ettiklerini dinleştirme yanlışına düşer. Bunun için İslam bize göre değil, biz İslam’a göre hareket edeceğiz. Nefsimize ağır gelse de hayatımızın merkezine dönemin koşullarını değil, dinimizin hükümlerini yerleştireceğiz. Elbette bu süreçte aşırılığa, ifrata ve tefrite de kaçmayacağız. Özellikle dini, hayattan tecrit eden, belli kalıplara, şekillere, davranışlara hapseden dogmatik bir anlayışa itibar etmeyeceğiz.”

Her kapıyı çalacağız

Erdoğan, 82 milyonun Cumhurbaşkanı olarak birlik, beraberlik ve kardeşliği perçinleyecek çalışmaları gönülden desteklediğini belirtti. “Artık, ‘kapımıza gelene dini anlatalım’ anlayışı yerine, ‘yüce dinimizi anlatmak için her kapıyı çalalım’ dönemi başlıyor” ifadesini kullanan Erdoğan, bu süreçte herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini vurguladı. Erdoğan, “Siz yaralı gönüllere dokunmaz, onları tamir etmezseniz başkaları zehirli oklarıyla o kalpleri parçalayacaktır. Görevini samimiyetle yapan hocaların dolduramadığı boşluğu muhakkak Pensilvanya’daki şarlatan gibi din tüccarları kapatacaktır. İnsanlar, bilhassa gençler dini alandaki susuzluklarını sahih kaynaklardan gideremezse FETÖ ve DEAŞ gibi sapkınların pençesine düşecektir” dedi.


#Alevilik
#Recep Tayyip Erdoğan
#Tepki
#Ev
#İşaret
5 yıl önce