Hedefleri hep Erdoğan’dı

FETÖ’nün daha önce devlete sızdırdığı elemanları vasıtasıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı devre dışı bırakma girişimleri AK Parti Genel Başkanı’nın başbakanlığı döneminde başladı.

BÖCEKLE DİNLEME

Aralık 2011’de dönemin Başbakan Erdoğan’ın Subayevleri’ndeki konutu ile Başbakanlık Resmi Konutunda yapılan incelemelerde kamuoyunda “böcek” tabir edilen dinleme cihazları bulundu. Mahkemeye intikal eden yargılama sonucunda 10 sanığa 54 yıl 6 ay ile 7 ay 15 gün arasında değişen miktarlarda hapis cezası verildi.

TAPELER YAYILDI

FETÖ, Emniyet ve yargıya sızdırdığı örgüt elemanlarıyla 17-25 Aralık’ta ekonomik kumpas ve montaj tapeler üzerinden hükümeti,dolayısıyla Erdoğan’ı yeniden devirmeye yeniden kalkıştı. Yasa dışı dinlemeler yoluyla elde edilen ses kayıtları montajlanarak sosyal medya üzerinden servis edildi. Bu şekilde Erdoğan’ın kamuoyu nezdinde yıpratılması hedeflendi.

SON UMUTLARI DARBEYDİ

Fetullahçı Terör Örgütü, MİT krizi, 17-25 Aralık kumpas girişiminde başarısız olunca çareyi dış güçlerde bulmaya başladı. Türkiye’ye dış güçlerin müdahale etmesi için çağrıda bulunan FETÖ, devleti ele geçirebilmek için Türkiye’de hükümete ve millete karşı 15 Temmuz darbe girişiminde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bulunduğu Marmaris’e suikast timi gönderdiler. Halkın karşı koyması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlılığı ile darbe bertaraf edilirken, suikast timinden hainler menfezde enselendi.

Fidan üzerinden Erdoğan’a

Kamuoyunun “demokratik açılım” olarak bildiği Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi sürecinde FETÖ yine sabotajlarla sahne aldı. 7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı, basına sızdırılan Oslo görüşmeleri nedeniyle ‘şüpheli’ sıfatıyla ifadeye çağırıldı. FETÖ paralel yapı adı altında yargı üzerinden devlete karşı ilk ciddi operasyonu gerçekleştirmeyi amaçlıyordu. Paralel savcılar özellikle Hakan Fidan üzerinden Erdoğan’a ulaşarak devlete ve iktidara en büyük darbeyi indirmeyi planlıyorlardı. Ancak Erdoğan’ın Fidan’a “İfade vermeye gitme” talimatı tezgahı bozdu. Fidan savcılığın yetkisiz olduğu gerekçesiyle ifade vermeye gitmedi. Hükümet operasyonun hedefini artık daha net anlamaya başladı. Paralel devletin yargı yoluyla gerçekleştirmeye çalıştığı darbeye karşı harekete geçen hükümet, MİT Kanunu’nda önemli bir değişikliğe giderek, MİT Müsteşarı’nın ve Başbakan’ın “özel görevler” verdiği kişilerin ifadeye çağrılmasını Başbakan’ın iznine bağladı. Böylece paralel yapının MİT üzerinden gerçekleştirmek istediği darbe girişimi bertaraf edildi.