FETÖ ile mücadeleyi sınır dışına taşıyan Türkiye, örgüte finans ve insan kaynağı sağlayan okullarına karşı kıyasıya bir mücadele başlattı. Bu mücadelede Türkiye Maarif Vakfı, aktif bir rol alıyor. Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün FETÖ’nün eğitim ayağındaki son durumu değerlendirdi.
TÜRKİYE’NİN EĞİTİMDEKİ BAYRAK TAŞIYICISI
Türkiye Maarif Vakfının 17 Haziran 2016’da yasayla kurulan bir kamu vakfı olduğunu hatırlatan Akgün, “Maarif Vakfının kuruluşu, Türkiye’de yaşanan bazı hadiselerin sonucu olarak şekillendi. Dolayısıyla Maarif Vakfının doğuş sürecini, FETÖ sorunundan bağımsız olarak düşünmemek gerekiyor. Maarif’in ana misyonu; tüm dünyada insanlığın evrensel değerleri temelinde örgün ve yaygın eğitim hizmetleri vermektir. Türkiye’nin eğitim alanındaki bayrak taşıyıcısı, küresel markası olarak konumlandırıyoruz. FETÖ ve benzeri yapılar esasen toplum ve devlet hayatında zamanında atılamayan adımlar ve oluşan boşlukların doldurulması ile ortaya çıkan yapılardır” dedi.
43 ÜLKEDE 333 OKUL, 40 BİN ÖĞRENCİ
Son dört yılda Türkiye Maarif Vakfının kendisine yüklenen misyonu ciddiye alıp, kararlı bir şekilde dünyanın farklı bölgelerinde kaliteli ve nitelikli eğitim vermeye başladığını söyleyen Akgün, “Bugün itibariyle 43 ülkede 333 okulumuzda, 40 bin öğrencimize hizmet verebilen küresel eğitim markası haline geldik. Dünyadaki diğer yabancı ülkelerde okul açıp işleten benzer ülkelere baktığımız zaman Türkiye Maarif Vakfı ilk 5’te yer alıyor. Eğitimin kalitesi ile birlikte dünyada tanınan, bilinen, güvenilen bir eğitim markası olmuştur. Üstelik bunu yaparken de karşımızda 15 Temmuz’da Türkiye’yi ele geçirmeye çalışan bir yapının kurumlarını Türkiye’ye yeniden kazandırmak gibi ağır bir sorumluluğu üzerine alarak maarif sahada iş yapmaya başladı” diye konuştu.
DÜNYADA, MİLLETİMİZ İÇİN YÜZ AKI
Akgün şöyle devam etti: “Gerek FETÖ okullarının devri, gerekse de kendi açtığımız okulların inşası, programların yapılması, binaların düzenlenmesi ve eğitim müfredatlarının geliştirilmesi konusunda göstermiş olduğumuz kararlılık ülkemiz, milletimiz adına yüz akı bir iştir. Kuruluşumuz tamamlandığında Cumhurbaşkanımız bizi ilk kabul ettiğinde nihai hedef olarak BM’ye üye olan 193 ülkenin tamamının bizim için hedef olduğunu, oralarda eğitim kurumları açmamızı ve Türkiye adına işletmemizi söylemişti. Bu da bizim için stratejik hedeftir.”
214 FETÖ OKULUNU DEVRALDIK
- FETÖ okullarının bulunduğu yaklaşık 100 ülke ile süreçleri takip ettiklerini söyleyen Akgün, “Bu dört yılda 214 FETÖ okulu devraldık ve işletiyoruz. FETÖ okulları konusunda Batı dışındaki dünyada ülkelerin tavırları farklı oluyor. Bazıları doğrudan Maarif Vakfına devrediyor, bazıları farklı yöntemler geliştiriyor. Bazı ülkeler devretmek yerine tamamen kapattılar. Bazı ülkeler bu okulları 15 Temmuz’dan sonra kendi eğitim bakanlıkları bünyesine katarak millileştirdi. Bazıları üçüncü ülke vatandaşlarına devretti. Mesela Bosna- Hersek’teki okullar İngiliz şirketine devredildi. Şu an İngiltere bayrağı altında. Bunlar elbette kamuflaj. Bütün bunlar Türkiye’nin çalışmasının bir sonucu” diye konuştu.
Dünya itibar etmiyor
Gittikleri ülkelerde FETÖ engellemelerine maruz kaldıklarının altını çizen Akgün, “Türkiye aleyhine çalışan belli başlı lobi grupları vardı. FETÖ’nün bulunduğu her yerde sadece Maarif Vakfına değil Türkiye’yi temsil eden kim varsa aleyhine çalışıyorlar. Maarif Vakfına yönelik çok ciddi karalama kampanyalarını sosyal medya ya da yerel medya unsurlarını kullanarak yapıyorlar. Ama bir şeyi unutuyorlar. Türkiye, çok büyük bir ülke. En son olarak pandemi sürecinde gördük. Uluslararası alanda oynamış olduğu rol o kadar büyük ki bütün karalamalara rağmen ‘Türkiye, Anadolu’ deyince insanlar gerçekten saygı duyuyorlar. Bir ümit olarak görüyorlar. Cumhurbaşkanımız aleyhine ya da Türkiye aleyhine konuşana şüphe ile bakıyorlar. Bu nedenle son dönemlerde FETÖ açıktan oynamak yerine dolaylı şekilde eleştiriyor veya karalama kampanyaları düzenliyor” dedi.
Öğrencisizlikten kapanıyor
- Bazı ülkelerdeki kapatılmayan FETÖ okullarına, Türkiye’nin yaptığı bilgilendirmeler sonucu insanların çocuklarını artık göndermediğini, finans sorunu yaşayan okulların da kapanmaya başladığını belirten Birol Akgün, dünyada Türkiye imajı ve Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü bir marka olduğuna dikkat çekti. Akgün, “Batılı ülkelerdeki aileler bile çocuklarını göndermiyor ve bu okullara şüphe ile bakıyor. Bunu gördükleri için artık Türk markası ile faaliyet göstermiyorlar. İsimleri değiştirerek, başka ülkelerin bayrağını çekerek Türk okulu olmaktan çıkıyorlar. FETÖ, insan sermayesi bakımından Türkiye ile ilişkilendirildiği için yeryüzünde kabul görüyordu. Türkiye ile yani neşet ettiği kendi ülkesi ve halkıyla kavgalı olan ve demokratik yolla seçilmiş bir iktidarı silah kullanarak devirmeye çalışan bir grubun artık desteklenmesi, ayakta kalması mümkün değil” ifadesini kullandı.
Türkler ve Müslüman azınlıklar çocuklarını göndermiyor
- Batılı ülkelerinin FETÖ okullarının devrine yanaşmadığını dile getiren Akgün, “Fakat Batı dışındaki ülkelere baktığımız zaman FETÖ’nün okullarının yaklaşık 4/3’ü devir, kapatılma, millileştirme veya üçüncü ülkelere satış yolu ile kontrolden çıkmış durumda. Şu an en güçlü olduğu yer Amerika. Oradaki okullar ise yarı kamusal statüye sahip sözleşmeli (Charter) okullardır. Bu okullar da Amerikan devletinin gözetimi altındadır. Avrupa’da çok azaldı. Türkler veya Müslüman azınlık gruplar, Türkiye ile kavgalı olan bir grubun okullarına çocuğunu vermek istemiyor. Mevcut haliyle FETÖ, Batı dahil yurt dışındaki okullarını üçüncü taraflara satarak veya isim değiştirerek bir süre daha devam edebilir belki, ancak bu durum sürdürebilir değil” dedi.
