CHP içinden zor sorular

Fazlı Şahan
04:0015/07/2020, Çarşamba
G: 17/07/2020, Cuma
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

CHP eski Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, FETÖ’nün Deniz Baykal’a 2010’da kurduğu kumpasın onuncu yılında “Darbe ve İşgal” başlıklı kaleme aldığı yazıda CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklenmişti.

Yazısında, ABD büyükelçisinin 2008’de Washington’a gönderdiği bir raporda “Çıkarlarımız için Deniz Baykal CHP’nin başından gitmelidir” dediğini, aynı yıl WikiLeaks belgelerinde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un Ankara Büyükelçisine gönderdiği mesajda “Baykal’ın yerine Kemal Kılıçdaroğlu getirilebilir mi? Arkadaşları ve çevresini araştırıp bildiriniz” dediğinin ortaya çıktığını, 2009’da yayınlanan Silkort Enstitüsü Raporu’nda ise “CHP’nin batılı anlamda sosyal demokrat parti olması için Baykal istifaya zorlanmalı Kılıçdaroğlu genel başkan olmalıdır. Kılıçdaroğlu gelirse parti politikaları değişir” denildiğini hatırlattı.

Ateş, 22 Mart 2010 tarihli bir gazetede ise “Kurultaya yakın CHP’de bir deprem olacak, Baykal istifa edecek Kılıçdaroğlu genel başkan olacak” haberleri çıktığını hatırlattığı yazısında Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olmasının üzerinden tam 10 yıl geçtiğine dikkat çekti.

Bu süre içerisinde Kılıçdaroğlu’nun parti içi demokrasiye ilişkin vaatlerinin gerçekleşmediğini belirten Ateş’in yazısında şu satırlar dikkat çekti: “Kılıçdaroğlu’nun verdiği sözlerin ve taahhütlerin hiç biri bu 10 yılda yerine getirilmedi veya getirilemedi ama uluslararası güçleri rahatsız eden politikalar tek tek değiştiriliyor. Politikalardan önce, bu güçleri rahatsız eden kadrolar önce etkisiz hale getirildi, sessizliği bozanlar partiden atıldı.

....

Kasım 2013’te üst düzey yöneticileri ile görüşmek için ABD’ye giden genel başkan ancak bir senatörle görüşebildi. Ama bu gezide FETÖ’nün ABD’deki üst düzey yöneticileriyle bir araya gelindi. Toplantıdan sonraki ortak açıklamayla iki eş değer kurum görüntüsü verdirildi. Dönüşte, “Başbakan yurt dışına kaçacak, getirip yargılayacağız” dedi.

Parlamentoyu bombalayan, 2500 gazi, 251 vatandaşımızı şehit eden FETÖ Terör Örgütüne üyelik veya yardım-yataklık yapmaktan hüküm giyen 5 kişinin genel başkan danışmanı olarak yer alması,aynı şekilde bu darbe girişimine destek verdikleri gerekçesiyle tutuklanan gazeteciler için mitingdüzenlenip alkışlattırılması halen izah edilemedi.

15 Temmuz’dan sonra askeri okullardan atılan öğrencilerin mağduriyetleri dile getirilirken, bu terör örgütünün kumpasları ile alın terleriyle girdikleri aynı okullardan atılan, işkence gören binlerce öğrencinin mağduriyetinden söz edilmemektedir.

Demokratik Laik Sosyal Hukuk Devleti’ni kuran partinin bazı yöneticilerinin, bu devlet sistemine düşman, ortadan kaldırmaya ant içmiş, yargıda hüküm giymiş hareket mensuplarını himaye etmesine, Türkiye’nin ulusal çıkarlarına aykırı söylemlerine anlam verilememektedir.

İstifasından bir gün sonra Sayın Baykal’ın evinde 4 üst düzey yöneticiyle yapılan değerlendirmede, “Bu komplo genel başkanın şahsında CHP’ne kurulmuştur. Buna direnmeliyiz.”demiştim. 15Temmuz’da daha açık görüldü ki, bu komplo demokrasiye ve Türkiye’ye kurulmuştu. Emperyalist güçlerin 1 Mart’ta Türkiye’yi işgal planı önündeki engel CHP’ydi, Baykal’dı. 15 Temmuz’da Türkiye’yi işgal planının önündeki engel Recep Tayip Erdoğan’dı. Her iki hamlede boşa çıkarıldı, Türkiye işgal edilemedi. Şimdi bu kumpas hesabının görülmesi zamanıdır. Kumpasın 10.cu yılında birinci mahkemeninhalen sonuçlanmaması ayıbını Türkiye daha fazla taşıyamaz, taşıyamamalıdır.”

#15 Temmuz
#FETÖ