TBMM Genel Kurulunda, Bakanlığı ve bağlı kuruluşların 2021 yılı bütçesi üzerinde konuşan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, hakim ve savcı yardımcılığı kurumunun Türk yargı sistemine kazandırılmasını istediklerini, böylece kürsüde daha deneyimli kişilerin görev yapacağını söyledi.
Yargı mensuplarına coğrafi teminatın gerçekleştirilmesini hedeflediklerini bildiren Gül, yargı bağımsızlığının daha da güçlenmesi için coğrafi teminatı getireceklerini ifade etti.
Yargıda uzmanlaşmayı önemsediklerini belirten Gül, ihtisaslaşmanın sayısını artıracaklarını bildirdi.
Gül, 2017 yılında getirilen lekelenmeme hakkıyla birlikte hiçbir delile dayanmayan, soyut ve genel nitelikle bir vatandaşın lekelenmesinin önüne geçtiklerini anlatarak 3 yıl boyunca 455 bin ihbarda 292 bin soruşturmaya gerek olmadığına karar verildiğini, bu yıl 130 bin dosyada savcıların "bu bir iftiradır" diyerek 130 bin vatandaşı lekelemediğini aktardı.
Gül, 2018'de iş uyuşmazlıklarında, 2019'da ticari uyuşmazlıklarda ve bu yıl da tüketici uyuşmazlıklarında ara buluculuk imkanı getirdiklerini hatırlatarak yıllar süren ihtilafların 10 gün gibi çok kısa bir sürede sonuçlandığını vurguladı.
İş uyuşmazlıklarının yüzde 61'inin, ticari uyuşmazlıkların yüzde 54'ünün, tüketici uyuşmazlıklarının ise yüzde 64'ünün anlaşma ile sonuçlandığını ifade eden Gül, bugüne kadar 1 milyondan fazla uyuşmazlığın ara buluculukla sonuçlandığını kaydetti.
Kamunun vatandaşla mahkemelik olduğu uygulamaya son vermek üzere "idari sulh" müessesesini getireceklerini açıklayan Gül, böylece hem yargının iş yükünün azalacağını hem de vatandaşın devletiyle mahkemelik olmayacağını söyledi.
Adalet Bakanı Gül, avukatların, mesleğe yeni başlayanların, kamu avukatlarının özlük haklarının iyileştirilmesi, vergi gibi birtakım kolaylıkların yapılması hususunda Hazine ve Maliye Bakanlığı ile çalışmaları sürdüreceklerini belirtti.
Yargı Reformu Strateji Belgesi ve İnsan Hakları Eylem Planı'nın nihai hedefinin hukukun üstünlüğünü güçlendirmek olduğunu vurgulayan Gül şöyle devam etti:
"Eylem Planı'mız hem mevzuatımızı iyileştirecek düzenlemeleri hem de uygulamayı geliştirecek faaliyetleri kapsayacaktır. İnsan haklarına dayalı hukuk devleti anlayışımızın güçlendirilmesi, eylem planının temel hedefidir. Hukukun üstünlüğünü her alanda hakim kılan bir uygulama anlayışı, insanımızı haklarıyla birlikte yaşatmaya dair en büyük güvence olacaktır. Yargı ve adalet herkes içindir. Hiçbir siyasi mülahaza ya da düşünce değil, insana açılan bir kapıdır. İnsan için yapılan en kutsal vazife ve görevdir. Hangi reformu, hangi yeni düzenlemeyi yaparsak yapalım, hangi kanunu çıkartırsak çıkartalım, aslolan uygulamadır. İyi reform ancak iyi uygulamayla hayat bulur. Anayasayı da değiştirseniz, en iyi kanunları da yapsanız ancak kanunların ve bu düzenlemelerin iyi uygulayıcılar elinde hayat bulması, şekillenmesi, milletimiz adına adaletin tecellisi adına önemli bir ilkedir. Bu çerçevede yine eylem planlarımız ve bu konudaki zihniyet ve paradigma değişikliği de uygulamanın daha iyi olmasına katkı sağlayacaktır. Amacımız, ileri demokrasilerin tam merkezinde yer alan büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa etmektir."
Gül, hak ve özgürlüklerin insan için dokunulmaz, devredilmez, güvenlikli bir alan inşa ettiğini dile getirerek bu değerlere yönelik en büyük tehdidin ve özgürlüklerin başlıca düşmanının terör olduğunu söyledi.
FETÖ ile mücadelenin, terörle mücadelenin önemli bir boyutu olduğuna işaret eden Gül, PKK, PYD ve DAEŞ gibi bütün terör örgütleriyle de mücadelenin aynı ciddiyet ve kararlılıkla sonuna kadar kesintisiz devam edeceğini vurguladı.
Toplumun huzur ve güvenliği sağlanmadan özgürlüklerin korunamayacağını ifade eden Gül, "Güvenlik yoksa özgürlükler yaşayamaz. Özgürlükler yoksa güvenliğin bir anlamı olmaz. Ne özgürlükleri güvenliğe ne de güvenlik ihtiyacını özgürlüklere feda edebiliriz. Hukuk devleti, her ikisini birlikte var eden bir toplumsal düzendir ve bu düzenin korunmasıdır. Ülkenin huzurunu, milletin hukukunu, vatandaşın hakkını koruyan ve yaşatan, bağımsız ve tarafsız bir yargıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Abdulhamit Gül, FETÖ mücadelesinin de hem arınma hem de yargılama boyutuyla devam ettiğini belirterek "Yargı, 15 Temmuz gecesi milletle birlikte başlattığı demokrasi ve hukuk mücadelesini büyük bir kararlılıkla sürdürmektedir. Türk yargısı, darbeci hainlerden millet adına hesap sormaya devam edecektir. Sonuçta kazanan hukuk, demokrasi, Türkiye Cumhuriyeti olacaktır." ifadelerini kullandı.
Gül, Adalet Bakanlığı personelinin özlük haklarının iyileştirilmesi için Hazine ve Maliye Bakanlığının desteğiyle ilave adımlar atmaya devam edeceklerini söyledi.
Türkiye'nin hukuk ve adaletini daha ileri taşımak için katkı sunacak bütün görüş ve önerilere açık olduklarını dile getiren Gül, "Yargı, AK Parti'nin yargısı değildir. Yargı, 83 milyonun yargısıdır, bu milletin yargısıdır. Bu konuda daha iyisini yapmak için hiçbir önyargımız yoktur. Hedefimiz, 83 milyon vatandaşımızı hiçbir ayrıcalık ve ayrımcılığa tabi tutmadan, herkesin eşit olduğu ve adalet hizmetlerinden eşit yararlandığı bir adalet sistemini kalıcı bir şekilde hukuk sistemimize kazandırmaktır." dedi.
CHP ve HDP'nin eleştirilerine de yanıt veren Adalet Bakanı Gül, Anayasa Mahkemesi kararlarının Anayasa'ya göre bağlayıcı olduğunu dile getirerek şunları kaydetti:
Hakimin "Şu ne der, bu ne der." değil, dosyadaki delile göre karar verdiğini anlatan Gül, "Eğer 'Şu kişi ne der.' diyorsa, o kişi hakim değildir, savcı değildir, yargı mensubu değildir. Bu anlayışı kim söylüyorsa bu konuda savcılıklara suç duyurusunda bulunmanızı da sizlere tavsiye ediyorum. Öyle bir hakim olmaz, öyle bir savcı olmaz. 'Binlerce hakim, savcı cezaevinde.' diyorsunuz.