Fatih At Pazarı Meydanı'yla kentlileşti

Emeti Saruhan
00:0031/07/2011, Pazar
G: 30/07/2011, Cumartesi
Yeni Şafak
Fatih At Pazarı Meydanı'yla kentlileşti
Fatih At Pazarı Meydanı'yla kentlileşti

Önceleri At Pazarı, düne kadar da oto sanayicilerin konuşlandığı at pazarı Meydanı şimdi cıvıl cıvıl kafeleri ile sohbet, çay, nargile üçlüsünün peşine düşenlere mekan oluyor. Meydanın gelişmesine katkısı büyük olan Eski Kafa'nın sahibi Aysel Berk “Kentlerde kentlileşmenin işareti meydanlardır. Bu Fatih'te yoktu, At Pazarı ile Fatih'in bir meydanı oldu.” diyor.

Adının At Pazarı Meydanı olması, ortada bronz bir at heykelinin arz-ı endam etmesi boşuna değil. Vakt-i zamanında at alınıp satılırmış bu meydanda. Bir tarafta ahırlar varmış, bir tarafta atlar nallanırmış. Meydana düşen at kestaneleri de bunun bir alameti. Sonra ne olduysa olmuş, herhalde biz modernleşince, atlar gitmiş yerlerine arabalar gelmiş. Küçük çaplı bir oto sanayi sokağına dönüşüvermiş at pazarıyken. Ama adı aynı kalmış. Oto kaportacılar, boyacılar, rot balansçılar derken, insanların girmek istemediği, gece geçmeye korktuğu bir meydana evrilmiş At Pazarı Meydanı. Şimdi cıvıl cıvıl kafelerinde, insanların nargilelerini tüttürüp, çaylarını yudumladıkları, ince memleket meselelerini konuştukları meydanın geçmişi böyle. Kafe sahipleri oto sanayicilerden devraldıkları dükkanları biraz para, biraz alın teri, biraz özenle şık birer kafe haline getirmiş. Fatih'in en büyük problemlerinden biri olan, oturup iki çift laf etmek için çekilen mekan sıkıntısı böylelikle çözülmüş, bu ihtiyaç da karşılanmış olmuş.

SOKAK SAKİNLERİ DE DURUMU YADSIDI

Yıllarca köşedeki “Dayı”yı bilen sokak sakinleri önce kafelere itiraz edecek olmuş ama değişimi görünce memnun olmuşlar. Bir kısmı evlerinin alt bölümlerini kafe uygun şekilde düzenlemeye başlamış. Bazıları ise akşamları kendi çaylarını çekirdeklerini alıp, evlerinin önüne masalarını yerleştirip eşlik etmeye başlamışlar kafelerde oturanlara. Aslında kafeleri açan esnafın çoğu da orada doğmuş büyümüş. Yabancı değiller. Müdavimler ile sokak sakinleri ise benzer hassasiyetlere sahip olduğu için sorun yaşanmıyor. Bir kafe bir diğerini, bir diğerini getirmiş. Daha da açılacak kafeler var. Belediyenin de sokağı trafiğe kapatıp gerekli çevre düzenlemelerini yapmasıyla At Pazarı Meydanı Cihangir gibi, Tophane gibi bir kimlik kazanmış. Şimdi kafelerin müdavimlerinde kimler yok ki. Yazarlar, şairler, sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri, öğrenciler, avukatlar, gazeteciler, televizyon yapımcıları, oyuncular… İsim vermek gerekirse; Elif Çakır, Selahattin Yusuf, Atılgan Bayar, Zeki Demirkubuz, Burhan Kuzu, Sevilay Yükselir, Semih Kaplanoğlu ve meydanda çekimlerinin bir kısmı yapılan Halil İbrahim Sofrası dizisinin oyuncuları, set ekibi… Meydana Başbakanın, bakanların, vekillerin yolu düştüğüne dair rivayetler de bolca..

ESKİ KAFA LOKOMOTİF GÖREVİ GÖRDÜ

Sokağın girişindeki kırmızı tuğladan örülmüş binada, adı müdavimleri olan öğrenciler tarafından konulmuş, Nostalji Kafe var. İşletense “Dayı” lakabıyla tanınan Mehmet Amca. Kardeşi Metin'le hizmet veriyorlar. En çok da öğrenciler tarafından tercih ediliyor burası. At Pazarı ahalisi kendilerini bildiklerinden beri Dayı'nın orada olduğunu söylüyor. Mekan eski usül bir kahvehane sayılabilir. Diğer kafelere gelince, kimle konuşsak ilk kafenin kendileri olduğunu söylüyor ama Aysel Berk ve Mevlana İdris'in işlettiği Eski Kafa'nın gerek dekorasyonu gerekse verdiği hizmetle buranın tanınmasında ve çıtanın yükselmesinde lokomotif görevi gördüğünü kimse inkar etmiyor. Tanınan entelektüellerden Mevlana İdris'i takip edenler (ki şu sıralar Eski Kafa'nın duvarında 'beni takip et' yazıyor) meydanın müdavimi oluyorlar. Dolayısıyla burada siyasetten edebiyata, dini konulardan sanata kadar pek çok konu konuşuluyor, kritik ediliyor.


LENA
Naile Pehlivan Ahmet Elüstü

Lena meydanın en yeni mekanı. Henüz 3 aydır açıklar. Naile Hanım altında Bizans döneminden kalma küçük bir su sarnıcı olan meydanın belediyenin gerekli düzenlemeleri yapmasıyla yavaş yavaş dolduğunu söylüyor. Bina sahipleri de binalarında gerekli düzenlemeleri yapıp kafeye uygun hale getirmeye başlamışlar. Ortağı Ahmet Bey'le kafe açmaya karar verdiklerinde oto kaportacıdan dükkanı devraldıkları ve büyük bir masrafla kafe haline getirdiklerini anlatıyor. “3 sene öncesine kadar civardaki kimse bu sokaktan geçmek dahi istemiyordu. Karanlık ve tehlikeli bir meydandı. Meydanın tanınırlığı Eski Kafa sayesinde oldu, bunu kimse inkar edemez.” Naile Hanım tarçınlı kurabiyesi konusunda iddialı. Ramazan'da ise 20 liraya fix bir menü hazırlamayı düşünüyor ama çorba, ana yemek, pilav, salata, zeytinyağlılardan oluşan sıkı bir menü olduğunu söylüyor.


Aysel Berk
Eski Kafa

Eski Kafa çay ocağından, taş masalarına kadar orijinal bir mekan. Yurt içi ve yurt dışından tanınmış müdavimleri olan Eski Kafa'nın sahipleri Aysel Berk ve Mevlana İdris çifti. Aysel Hanım kafelerini ve At Pazarı Meydanı'nı şöyle anlatıyor: “Eski Kafa ilkeleri olan ve önceliği kazanca vermeyen bir mekan. Müşterilerimizin isteklerini dikkate alıyoruz. Eski Kafa'yı tercih edenler bunları bilerek geliyor ve bu nedenle kendilerine değer veren insanlar oluyor. Mevsimsel ve doğal beslenmeye, hijyene özen gösteriyoruz. Çok sayıda şube teklifi alıyoruz ama kabul etmiyoruz. Bizim ilkelerimizi uygulamadaki kararlılığımız At Pazarı Meydanı'nın var olmasına katkıda bulunmuştur. At Pazarı Meydanı bilinmeyen bir yerdi, şu an bir vaha gibi. Kentlerde kentlileşmenin işareti meydanlardır. Bu Fatih'te var olmayan bir şeydi. Şimdi At Pazarı ile Fatih'in bir meydanı var.”


Zübeyr Bahçıvan
Derviş Kafe

Derviş Kafe'nin işletmecisi Zübeyr Bahçıvan da çocukluğundan beri o civarda yaşayanlardan. “Mekanın sahibi Engin Bey arka sokakta esnaftı. Burayı açmaya karar verdi. Biz Fatih'in gençleri olarak başka yerlere gidiyorduk. Şimdi arkadaşlarımız geliyor, öğrenciler geliyor, aileler geliyor. Kimse tarafından rahatsız edilmeden çayları, kahvelerini kendi yerleri gibi içip gidebiliyorlar.” diyor. Zübeyr Bahçıvan, Halil İbrahim Sofrası dizisinin meydanda çekilmesinin tanıtıma katkıda bulunduğunu düşünüyor. Bahçıvan Kadınlar Pazarı'nda Siirt'in büryan, bumbar gibi yöresel yemeklerini yemeye gelenlerin çaylarını da At Pazarı'nda içtiğini anlatıyor.


Sedat Akyüzlü
Bab-ı Yaren Kafe

Bab-ı Yaren'i iki sene önce açtığını ancak çocukluğunun orada geçtiğini söyleyen Sedat Akyüzlü, “Burası hep tamirhaneydi. Tamirhaneler gidince bu görünüme getirdiler. Burada bir pazar oluştu. Biz de böyle bir kafe açmaya karar verdik. Fatih'te böyle bir yer yoktu, insanlar nargile içmeye ya Tophane'ye ya da sahillere iniyordu. Şimdi gün geçtikçe güzelleşiyor. Eskiden at pazarıymış. Benim kafemin duvarına atları getirip nal çakarlarmış. Yan taraflar ahırmış. Şimdi daha da güzel olacak, yeni yerler açılacak. İlk başta mahalle sakinleri tepki vermişti. Yan tarafta bir teyzem var. Kızmıştı bize. Şimdi o da gelip bizimle birlikte oturuyor."


Mustafa Akyüzlü
Dersaadet

Dersaadet'in sahibi Mustafa Akyüzlü de meydanın sakinlerinden. Bab-ı Yaren'in sahibi Sedat Akyüzlü'nün de amca oğlu. Onun da sokakla ilgili pek güzel anıları yok. “Araba tamirhanesiydi. Sokağa girmiyorduk bile. Baktık burası güzel bir sokak oldu. Başka kafelerin açılacağına da kanaat getirince burayı açtık. Büyük bir değişim yaşadı sokak. Standartları yüksek müşterilerin gelmesi kaliteyi de yukarı çekti. Her kafede avukatı, yazarı, sivil toplum kuruluşlarının başkanları geliyor. Hatta Valimiz 2 defa geldi.” diyor. Dersaadet'in özel nargilesi çok rağbet görüyor ama formülü Mustafa Bey'de saklı.