Evet, Türkiye, ırkını ve dinini ayırt etmeksizin dünyanın neresinde bir felaket olsa insani yardıma koşar; kamu kurumlarıyla, sivil toplum yaraların sarılmasına destek olur. Bu, tarih boyunca böyle olmuştur.
Geçtiğimiz günlerde sosyal medya, Suriyeli sığınmacı öğrenciler için destek burslarını eleştiren vicdan yoksunu kesimlerin medya okur-yazarlığı fiyaskosuna sahne oldu. Aynı kesimi temsil / tahrik eden bir gazete ise, “Suriyeli öğrenci olmak varmış!” manşetiyle Suriyeli öğrencilere yönelik cephe alınmasına ön ayak oldu. Suriyeli öğrencilere ayrıcalık yapıldığını ileri süren gazete, öğrenim ve barınma yardımı olarak sağlanacak aylık 1200 TL tutarındaki bursu Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) yararlanıcısı öğrencilerin aldıkları burs miktarı ile sözde mukayese ederek genç kitleleri kışkırtmaya çalıştı. Peki işin aslı ne?
Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı (YTB), Suriye'deki savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan üniversite öğrencilerine destek bursu için başvuru çağrısında bulundu. Bursların ana finansal kaynağı ise Avrupa Birliği (AB) tarafından Türkiye'ye ekonomik ve sosyal uyum alanına yönelik tahsis edilen fonlar. Eleştirilerin ardından basın açıklaması yapan YTB Başkanı Kudret Bülbül de bursların %85'inin AB Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) fonundan karşılandığını, %15'inin ise ulusal kaynaklardan sağlandığını ifade etti. 1000 Suriyeli öğrencinin öğrenim süresi boyunca aylık 1200 TL ile yararlandırılacağı burslar için başvurular, 30 Aralık 2015'te başladı ve 11 Ocak 2016'da sona erdi. Bu süre zarfında 4000 Suriyeli, yani kontenjanın 4 katı öğrenci destek bursu için YTB'ye başvurdu.
YTB'nin Suriyeli öğrencilere burs duyurusunu yapmasına müteakip sosyal medyada eleştiri okları derhal hükümete yöneltildi. Kendilerini sosyal-demokrat olarak nitelendiren belirli bir kesim, devletin Türk öğrencilere verdiği 400 TL bursun 3 katının Suriyeli öğrencilere verdiğini iddia ederek devleti, kendi vatandaşına ikinci sınıf muamele yapmakla suçladı. Çoğu eleştirinin ayarı kaçmışken, hükümete yönelik “Arap sevici”, “çifte standartçı”, “devlet, bize devlet değil” gibi ithamlarda bulunuldu. Geleceğimizin aydın(!) gençlerinin tepkileri ise medya okur-yazarlığı fiyaskosunu ortaya koydu. Medyanın sunduğu mesajı doğru algılayamayan, gerçeklik-kurgusallık ayrımını yapamayan ve içeriği çözümleyemeden kitlesel hareketlere dahil olan bir gençlikten bahsediyoruz. “Caps” kültürünü benimseyen gençler, bilgi çöplüğü haline gelen ve çoğu haberin teyit edilmeden doğru kabul edildiği sosyal medyada yine başlığa bakıp haberin detayını okuma zahmetinde bile bulunmadan saldırıya geçti.
Seçim beyannamesinde gençlere vaat edilen aylık öğrenim bursu, yılbaşından itibaren 400 TL olarak uygulanmaya başlandı. 373 binin üzerinde üniversite öğrencisi KYK bursundan yararlanırken 1 milyon 2 binin üzerinde öğrenciye de öğrenim kredisi sağlanıyor. Muhalif gençlerimiz ise sadece 1000 Suriyeli öğrenciye, üstelik AB fonundan verilen bursları hedef alarak ensar olma geleneğine sahip bu medeniyetin evlatlarına yakışmayacak bir tutum sergiledi. Yıkılmış bir ülkenin geleceğini inşa edecek gençlere kucak açmanın, okumalarına, öğrenim görmelerine destek olmanın takdir ve teşvik edilmesi beklenirken “Arap sevicisi”, “savaş mağduru Ermeni olsa yine yardım ederler mi?”, “kendi vatandaşına 400, elin Suriyelisine 1200”, “hayır kurumu gibi ülke yeminle” gibi ırkçı ve kışkırtıcı sesler duyuldu.
Türkiye 2 buçuk milyondan fazla sığınmacıya kapılarını açtı. Bu sığınmacıların çoğunluğunu kadın ve çocuklar oluşturuyor. Son 4 yıl içinde Türkiye'de 66 bin Suriyeli bebek doğdu. 540 bin Suriyeli çocuk okul çağında ve bu yıl 400 bin çocuk daha okul çağına gelecek. Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre ise ilk ve orta öğretimde kayıtlı Suriyeli öğrenci sayısı 230 bin. Türkiye, insanlık ve komşuluk ödevi olarak savaş mağdurlarının yaşam hakları için tüm imkanlarını seferber etti. Buna rağmen çocukların ve gençlerin onbinlercesi halen hem okulsuz hem de işsiz. 7-8 yaşında okul çağındaki çocuklar ayda 300 lira kazanabilmek için günde 12 saat çalışmak zorunda. Bu genç sığınmacılar, yaşadıkları ülkede eğitim süreçlerine dahil edilmezlerse kayıp bir nesli oluşturacaklar. Yazık olacak!
Hal böyle iken yalnızca 1000 Suriyeli üniversite öğrencisine AB fonundan verilecek destek burslarını diline dolayanlara sormak gerekir; velev ki devletin parası, ne olacak? Bugün Türkiye'nin Suriyeli sığınmacılar için harcadığı para 8 milyar Dolar'a ulaştı. Büyük devlet olabilmek tüm dünyanın mazlumlarına kucak açmayı gerektirmez mi?
Evet, Türkiye Arapları sever; yalnız Arapları değil Arnavutları, Çeçenleri, Haitilileri, Pakistanlıları Boşnakları, Afrikalıları da sever. Irkını ve dinini ayırt etmeksizin dünyanın neresinde bir felaket olsa insani yardıma koşar; kamu kurumlarıyla, sivil toplum yaraların sarılmasına destek olur. Bu, tarih boyunca böyle olmuştur.
Haklısınız. “Hayır kurumu gibi ülke yeminle!” Allah bu devlete zeval vermesin.