Güvenlik gerekçesiyle 24 yıl önce ara verilen Çayönü'ndeki arkeolojik kazılara tekrar başlandı. Bugüne kadar çok sayıda kazıya katılan ve en son Diyarbakır'a giden Çanakkale Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Aslı Erim Özdoğan, öğrenciyken katıldığı çalışmaların başkanı oldu.
İlk yerleşimin M.Ö. 10200'lü yıllara uzandığı Çayönü Höyüğü, Diyarbakır'ın Ergani ilçesinin 7 kilometre güneybatısında, Anadolu'nun en eski köyü olan Hilar'da yer alıyor. Höyük ilk kez 1963 yılında İstanbul ve Chicago üniversitelerinin ortak bir çalışması esnasında keşfedilmişti. Prof. Dr. Halet Çambel ve Prof. Dr. Robert J. Braidwood tarafından başlatılan arkeolojik kazılar aralıklarla devam etti, sonrasında güvenlik gerekçesiyle 24 yıl önce ara verildi. Geçtiğimiz hafta hem Hilar hem de Çayönü'nü kapsayan uzun soluklu ve tarihi gün yüzüne çıkaracak kazılar yeniden başladı. Kazı için Diyarbakır'a giden Çanakkale Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Özdoğan, öğrenciyken katıldığı çalışmalarda bu sefer başkanlık görevini yürütüyor. Bu yılki kazı çalışmalarını bir ön hazırlık olarak gören Özdoğan gelecek yıl başlayacak büyük projeye hazırlandıklarını söylüyor. Çayönü'ndeki ilk kazı çalışmalarına 1978 yılında öğrenciyken katıldığını anlatan Özdoğan, “1991 yılı sonuna kadar belirli aralıklarla kazı çalışmaları yürütülüyordu. O süreçte yaşanan güvenlik sorunları nedeniyle ara verilen kazı çalışmalarına yeniden başlayacağız. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca çıkartılan 50 bin liralık ödenek kısıtlı ama şartları zorlayarak gelecek yıl başlayacağımız ve uzun soluklu sürecek projenin bir bakıma ön hazırlığını yapacağız” diyor.
Kariyerini arkeolojik kazılar üzerine yapan Özdoğan, Çayönü kazılarından sonra bazılarının başkanlığını da yaptığı birçok projeye katılmış. Ancak Çayönü'yle olan ilişkisini hiç koparmamış. İlk kez 1978- 1981 yılları arasında, Çayönü Tepesi kazılarına katılan Özdoğan, 1984-1985 yılları arasında arkeolog-ekip üyesi, 1986-1988 yılları arasında arazi ve atölye sorumlusu, 1989-1991 yılları arasında ikinci başkan olarak Çayönü kazılarında görev almış. 1992 yılında kazılara güvenlik sebebiyle ara verilince bu bölgeden çıkarılan hayvan ve insan kemikleri, çanak çömlek üzerinde, Yontma taş endüstrisiyle ilgili çalışmalar yapmış. Şu anda 59 yaşında olan Aslı Erim Özdoğan çalışmanın başındaki isim oldu. Çayönü'nü farklı boyutlarla kazmak ve düzenlemek üzere oldukça ciddi bir sorumluluğun altına giren Özdoğan, “Çayönü Tepesi arazi çalışmaları yapılamamakla birlikte projenin malzeme çalışmaları çeşitli analizleri sürdürülmeye devam etti. Bu bağlamda aslında başka projeler sürdürmekle birlikte Çayönü ile ilişkimi hiç bir zaman kopartmadım” diyor.
Küçük bir ekip ile kazıevi onarımı ve modernizasyonu ile kazılar için ön hazırlık süreci ağırlıklı bir çalışma yürütecek Özdoğan tepedeki tanıtım levhalarının yerleştirilmesi , çevre temizliği ile bir kaç alanda kazı yapacaklar. Çayönü Projesi ilk başladığı 1964 yılından beri uluslararası ve disiplinler arası nitelikte bir proje olduğu için bu niteliğini sürdürmeye de devam edecek olan ekip bu yıl 2 ay kadar çalışarak projeyi 10 yılda bitirmeyi planlıyorlar.
Çayönü yerleşmesinin insanlık tarihi için bir çok ilklerin yaşandığı bir yer olduğunu söyleyen Özdoğan “Örneğin baklagil ve tahılların kültüre alınma süreci, evcilleştirme, özellikle bakır işçiliği, dünyanın en eski Terrazzo zemin kaplama tekniğinin uygulanmasını sayabiliriz” diyor. Ayrıca yarı göçebe avcı-toplayıcılık düzenden yerleşik düzene geçiş ve bu düzenin sosyo-ekonomik boyutundaki değişim ve en sonunda evcil koyun keçi besiciliği ile konar-göçer düzene ayak uydurmanın aşamalarının en iyi izlendiği bir yer olduğunu anlatan Özdoğan “Gerek Anadolu, gerek Levant gerekse Mezopotamya'da bu sözünü ettiğim süreçler kesintisiz olarak izlendi, Çayönü arkeolojik anlatımla en uzun kesintisiz tabakalanma veren bir kazı yeri” şeklinde konuşuyor.
Neolitik Dönem'in sorunlu aşamalarından olan Çanak Çömleksiz Neolitik ve Çanak Çömlekli Neolitik geçiş aşamasının, başka bir anlatımla ilk çanak çömlek yapımının Kuzey Dicle Havzası'nda gerçekleşmiş olduğu ile ilgili Ilısu Baraj kurtarma kazıları kapsamında Sumaki Höyük'ten ilginç veriler elde eden Özdoğan, “Çayönü'de de bu evrenin varlığını biliyorduk ancak tam kazamamıştık. Ayrıca Çayönü'nün erken evreleri ile ilgili araştırmalar yetersiz kalmıştı. Çevre düzenlemesini tamamlamamız ve bu alanın daha turistik bir alan olması için çalışacağız. Çayönü kazıları ile birlikte Hilar kayalıklarındaki Geç Roma mezarlarını açmak ve bu alanı da görselleştirmek istiyoruz” diyor.
Kazılar sırasında her zaman bir sürprizle karşılaşmanın olası olduğunu söyleyen Özdoğan, bazı verilerin Çayönü ilk yerleşiminin daha eskiye gittiğini işaret ettiğini belirtiyor. Kazılar sırasında araştıracakları en önemli problematiklerden birinin bu olacağını ifade eden Özdoğan “Bismil Körtik Tepe, Hasankeyf höyük , Batman Hallan Çemi, Botan vadisindeki Guzir Höyük, Dicle Havzasında Çayönü'nün hali hazırda bilinen yerleşmesinden daha eski yerleşimler olduğunu gösterdi” diyerek her zaman farklı bir durumla karşılaşılıp var olan gerçeklerin değişebileceğini ekliyor.
Prof. Dr. Metin Özbek'in, Çayönü'nün insan kalıntıları üzerindeki çalışmaları sonucunda Çayönü insanının ortalama ömrünün 28,4 yıl olduğu, en uzun 50 yaşına kadar yaşayabildikleri, 0-15 yaş arası ölümlerin yüzde 50,3 dolayında olduğu, çocuk ölümlerinin yüzde 50'sinin 0-5 yaş arasında olup yetersiz anne bakımı ile yetersiz beslenmeden kaynaklandığı anlaşılmış.