Youtube'a yüklediği Günah Benim şarkısıyla fenomen olan Burak King, Hollanda’da doğup büyümüş 15 yaşındayken ailesiyle birlikte kesin dönüş yapmış. “Üniversitenin ilk iki yılını hatırlamam. Kimse beni tanımaz. Günah Benim'le birlikte maskem düştü. Benim için de moral oldu” diyen Burak, hem kendi hem de dünya listelerinde 45. sıraya yükselen şarkısının hikayesini anlattı.
Günah benim suç benim, kurdum bırak bu düş benim" Son zamanlarda yolda, evde, sokakta, radyoda, televizyonda en çok duyduğumuz şarkı bu. Youtube'ta 70 milyondan fazla tıklanan, dünya listelerinde 45. sıraya yükselen şarkının sahibi Burak bir düş kurdu ve gerçek oldu. Youtube'a şarkısını yüklediği andan itibaren bir fenomene dönüşen Burak ile bir araya geldik ve hikayesini konuştuk. Hollanda'da doğup büyüyen Burak, 15 yaşlarında ailesiyle beraber Türkiye'ye kesin dönüş yapıyor. Hollanda'nın mahalle aralarında, sokaklarında büyüdüğünü arkadaşların kendisine 'Sokakların Kralı' anlamına gelen King lakabını taktığını söyleyen Burak, "İstanbul paran varsa güzel. Kalkıp da merkeze elli kilometre uzakta oturursan orası çok da İstanbul sayılmıyor orası" diyor.
1992'de Hollanda'da Burak Canatan olarak doğdum. Ailecek orada yaşıyorduk. Ben 15 yaşına gelince ailem kesin dönüş kararı aldı ve Türkiye'ye döndük. Gençliğimin çoğunu Balıkesir'de geçirdim. Sonra İstanbul'a taşındık ve Eypio'yla tanıştım. Beraber müzik yapmaya başladık. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi'nde beden eğitimi öğretmenliği okuyorum.
Çok zor oldu. Yazları gurbetçi olarak geliyorduk ve bize çok güzel davranılıyordu. Her şey güllük gülistanlık... Deniz kum Euro... Ama burada yaşamaya başladığım zaman işin rengi değişti. Türkiye'nin hiç göründüğü gibi bir yüzü olmadığını gördüm. Zengin mahallenin arka sokakları gibi... Alışmak için çok uğraştım. Bir süre bu sistemi kabul etmeyip toplumdan kendimi dışladım. O yüzden yaşımdan büyük işler yaptım, yapıyorum. Üniversitenin ilk iki yılını hatırlamam. Kimse beni tanımaz. Günah Benim'le birlikte o maskem düştü. Benim için de moral oldu. Kalp masajı gibi geldi.
İstanbul paran varsa güzel. Kalkıp da merkeze elli kilometre uzakta oturursan çok da İstanbul sayılmıyor orası. Kütahya'ya da İstanbul'dan kurtulmak için gitmiştim zaten.
Ben hep raple büyüdüm, başka müzik dinlemedim hiç. Hollanda'nın tabi ki çok büyük etkisi var. Çünkü orada bir yaşam tarzı hip hop. Hollanda'nın sokaklarında büyüdüm. Orada gerçekten sokağı yaşadım. Mesela burada büyüyen çocuklar lise çağlarında rapi keşfediyor ama ben daha önce raple tanışmıştım. Sonra sonra diğer müzikleri dinlemeye başladım. Babam Kırşehirli. Ben şimdi Neşet Ertaş dinliyorum diye bana "Çocuk yirmisinden sonra özüne döndü" diyor.
Sokakta rape başladım ben. King lakabı da sokaktan geldi. Biz kalkıp da sarayın kralı değiliz. Sokağın kralı olarak adlandırıldım. Doğaçlama yarışmalar yapardık, onlarda da hep kazandığım için King ismi verildi. O isme de layık olup taşımaya çalışıyorum.
Günah Benim İstanbul'a ilk taşındığım zamanlarda yazıldı. 2,5 yıl önce yani. Sevileceğini tahmin ediyorduk ama bu kadar bu kadar büyük olaylar olacağını isteseniz de tahmin edemezsiniz. 'Ben bir şarkı yapacağım bütün Türkiye de dinleyecek' öyle bir tahminimiz yoktu ama klip çıktıktan 3-4 ay sonra yavaş yavaş buna alışmaya başladık. Şaşıra şaşıra bugünlere geldik.
Müzik piyasası artık çok pahalı bir yer. Müzik yapmak istiyorsan gerçekten paraya ihtiyacın var. Eğer paran yoksa da sana finansman olacak şirketlere ihtiyacın var. Çok yetenekli rapçiler var ama gün yüzüne çıkmak biraz şans istiyor. Biz hiçbir reklam, PR çalışması yapmadık. Her şey doğal olarak gelişti. Facebook'ta 20 liralık reklamlar var, biz onu bile kullanmadık. Tamamen insanların bizi sahiplenmesiyle paylaştıkça çoğaldık.
Pop müzik daha ticari. Rap müziğin anlatacağı şeyler çok. Rapin hikayesi var. Bir yaşam tarzı. Zengin kısım değil de daha çok sokaktaki insanların müziği. Zenginler rap yapamaz diye bir şey yok. Zengin çocukları piyasada birkaç iş yapmaya çalıştı ama tutmadı.
Herkes yaşıyor, benim çevremde maddi sıkıntısı olmayan kimse yok. Hala belimizi doğrultmuş değiliz. Müzikten de çok bir şey kazanmıyoruz.
Kazanmayı isterim. Çünkü hem okuyup hem müzik yapmak gerçekten olmuyor. Geçenlerde final haftasına üç konser denk geldi. Odaklanamıyorum. Bir karede iki şeyin fotoğrafını çekmek gibi... İkisini de kaybetmekten korkuyorum.
Devamında bir albüm kesinlikle olacak. Eypio kendi albümünü hazırlıyor, arkasından da ben bu yaz içerisinde bir albüm çıkarmak istiyorum. Şarkılar hazır.
Evde çok ucuz maaliyetli mikrofonumuz ve ses kartımız var. Ama şu an bunlarla müzik yapmak kalite açısından çok sıkıntılı. Psikolojik bir şeydir; eğer kalite yoksa çok iyi şarkı yapsanız da dinlenmiyorsunuz.
İnan büyük bir prodüksiyon yok. Görkem Tekdal arkadaşımız Amerika'ya okumaya gidecekti. Gitmeden önce size klip çekelim dedi. Bir gün ayarladık. Melih arkadaşımız bende araba var, getireyim dedi. Tamamen spontane gelişti. 3. köprünün oraya gittik. İki araba, biri Hacı Murat... Işığımız yok araba farını kullandık. Müzik için büyük hoparlörlerimiz yoktu, cep telefonundan müzik açtık. Hepsi bir araya geldi ve güzel bir klip oldu. Bütün bunlar olmasaydı belki de bu kadar tutulmazdı.
