PKK’nın çatı yapılanması KCK, kurduğu sözde mahkemelerde kendilerinden olmayanları yargılıyor. Mağaralara kurulan Halk Mahkemeleri'nde örgüte 'vergi' vermeyen işadamları, İdari Adalet Mahkemeleri'nde 'iyi çalışmayan' BDP'liler sorgulanıyor. Davaların sonunda sanıklara hapis ya da sürgün cezası veriliyor.
PKK'yı da içine alan bir üst çatı yapılanması olan KCK'nın, Mayıs 2005 tarihinde Kongra-Gel tarafından resmen kuruluşu ilan edildi. Resmi kuruluşun ardından paralel bir devlet gibi hareket etmeye başlayan KCK'nın sözleşmesinde, kendilerinden olmayanları ya da haraç/bağış/vergi adı altında para vermeyenlerin yargılayacağı mahkemelere dair düzenlemeler içeren hükümler de düzenlendi. KCK'nın 27 Mayıs 2007 tarihinde kabul ettiği sözleşmeye göre 3 tip mahkeme kuruldu. Bu mahkemeler, KCK sözleşmesinin 28. maddesinde yer alan 'Yüksek Adalet Divanı', 29. maddesinde anlatılan 'İdari Adalet Mahkemeleri' ve 30. maddesinde hükme bağlanan 'Halk Mahkemeleri' olarak belirlendi.
Bir il veya ilçede vergi/bağış adı altında para vermeyen bir kişi ya da siyasi muhaliflerin, o ildeki KCK sorumlusu tarafından Halk Mahkemeleri'nde sorgulanıp yargılanıyor. Sözde mahkemede yargılanacak kişi ya bizzat teröristler ya da şehirdeki temsilci tarafından telefonla çağırılıyor.
Halk Mahkemeleri'ndeki sorgulamalar, genellikle Hakkâri - Cilo Dağı, Cizre - Küpeli ve Cudi Dağı, Batman - Mava Dağı, Diyarbakır - Lice kırsalı, Mardin Bagok Dağı'nda silahlı teröristler tarafından yapılıyor. Bu bölgelerin yeterli olmaması durumunda ise Kuzey Irak'taki Zaho ve Erbil yerleşim yerlerine oradan da Kandil, Kanireş, Avaşin, Hakurk, Haftanin bölgesindeki mağara ve evlerde sorgulamalar gerçekleştiriliyor.
Buradaki sözde “savcı ve hâkimler” tarafından sürdürülen duruşmalarda ise, sanığın ifadesi yazılı olarak alınıyor ve hüküm okunuyor. Sanığa verilen ceza, yazılı olarak da bildiriliyor. Sözde “hakim ve savcılar” kimi zaman belediyelerdeki meclis üyeleri, kimi zaman yasal partideki yöneticiler, kimi zaman da dağdan görevlendirilmiş sivil görünümlü silahlı militan üyeleri olabiliyor. Bu yargılamalara ait tutanaklar ve ifadeler örgütün arşivinde de saklanıyor.
KCK'nın pilot bölgeler olarak uygulamaya soktuğu Hakkâri ve Şırnak bölgesindeki mahkemeler, şehrin dağlık yapısından dolayı 5 veya 10 kilometre uzaklıktaki yüksek bölgelerde yer alıyor. Yüksek bölgedeki mağaralara kurulan bu mahkemelerde siyasi muhalifler, örgüte para vermeyen esnaflar, işadamları, kaçırılan polisler, askerler, korucular ve kaymakamlar sorgulanıyor. Bu kişiler burada uzun süre rehin tutuluyor.
KCK sözleşmesine göre, Halk Mahkemeleri'nin bir üstü ise İdari Adalet Mahkemeleri oluyor. İdari Adalet Mahkemeleri, temyiz mahkemeleri gibi çalışıyor. Her şehirde bulunan İdari Adalet Mahkemeleri'nde sorgulama da yapılıyor. Bu mahkemelerde 3 kişilik iddia makamı (savcı), 5 kişilik hakim heyeti görev yapıyor. Bu mahkemelerde ayrıca KCK birimleri ve kurumları içindeki disiplin halleri, görevde suiistimal, görevi yapmama ve görevi ihmal ile ilgili davalara da bakılıyor.
İdari Adalet Mahkemeleri'inde KCK'lı yetkililer de yargılanabiliyor. 30 Mart 2014 yerel seçimleri sonrasında BDP/DBP, Van, Tatvan, Kurtalan, Batman ve Diyarbakır'da oy kaybı yaşayıp belediye başkanlıkları kaybedince KCK'lı yetkililer bu mahkemelerde sanık oldu. Kandil'in talimatı doğrultusunda İdari Adalet Mahkemeleri'nde Tatvan, Kurtalan ve Batman'daki KCK'lı yetkililerin seçim çalışmaları masaya yatırıldı ve seçimde yeteri kadar çalışmadıklarına karar verildi. Mahkemelerde, KCK'lı yetkililer için “görevi ihmal veya görevi yapmama” suçlarından disiplin cezasına hükmedildi. Bu yargılamalar sonrasında BDP/DBP'li kimi yöneticilere 5 yıllık siyasetten men yasağı ile 500 kilometre uzaklıkta bir yerleşim yerine taşınma cezası verildi.
Elektrik dağıtım şirketleri olan Diyarbakır DEDAŞ ile Van'ın VEDAŞ firmalarının üst düzey yöneticileri ile DSİ bölge müdürleri, Van ve Diyarbakır kırsalındaki mahkemelerde sorgulandı. 'Dağlık alanlar ile yayla ve köylere hizmet götürmek'le suçlanan yöneticiler bir hafta boyunca sorgulandı. Yargılamalar boyunca tehdit edilen yöneticilere hizmetleri durdurma talimatları verildi. Bunun dışında Ocak 2015'te Erzurum'da görev yapan bir kaymakam, PKK tarafından dağa çağrılarak sorgulandı.
KCK sözleşmesinden yola çıkan PKK, siyasal ve toplumsal olarak da örgütlendi. Eyalet-bölge meclisleri, şehir-kasaba-köy-mahalle ve sokak birimleri kuran örgüt, ekonomik sistemi de yapılandırdı. Örgüt bunların dışında kadın, gençlik, savunma, ekoloji, kültür alanlarında da birimler oluşturdu.
Paralel bir devlet kurmaya çalışan KCK, 2014 yılında bir infaz listesi hazırladı. Listede yer alan dindar insanların öldürülmesi kararlaştırıldı. Bunun için listede olan herkes tehdit edildi ve uyarıldı. Sorgulamaların ardından listedeki bazı isimlerin infazından vazgeçildi. Listedeki bazı isimler zorla göç ettirildi.
Bölgede sosyal hegemonyasını güçlendirmek isteyen KCK, kendini sevimli göstermek için il ve ilçe merkezlerinde halk arasında yaşanan anlaşmazlıkları çözüme ulaştırıyor. Arazi ve gayrimenkul anlaşmazlıkları, alacak-verecek davaları, aşiret ve kan davalarında devreye giren sözde “çözüm komisyonları” olayları çözmek için çalışıyor. Van, Bitlis, Mardin, Şanlıurfa ve Hakkâri'de kan davalı aşiretlerin barışmasında, KCK'nın görevlendirdiği isimler etkili oldu. Şanlıurfa'da Karakeçili ile Şıhan aşiretleri arasında 25 yıldır süren kan davasıyla ilgili, DBP'li belediyeler, milletvekilleri ile KCK'nın görevlendirdiği Demokratik Toplum Kongresi'ndeki (DTK) kimi isimler devreye girdi. Yapılan çalışmalar sonrasında iki aşiret barıştırıldı. Yine Bitlis'in Güroymak ilçesinde Özkan ve Alpcanlar aileleri arasında süren 33 yıllık kan davası DBP'li, DTK'lı yöneticiler ile kimi milletvekilleri tarafından barışla sonuçlandırıldı. Bu bölgelerdeki anlaşmazlıklarda özellikle Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk ile Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir'in bölgede etkili olduğu biliniyor. Mardin'de 2013 yılında Bozkuş ve Amak aileleri arasında yaşanan ve 1 kişinin ölümüne, 2 kişinin yaralanmasına neden olan husumet, Ahmet Türk'ün devreye girmesiyle barışla sonuçlandı.