AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı sona erdi. AK Parti kongresinin 22 Mayıs'ta yapılmasına karar verildi.
Davutoğlu'nun, toplantının ardından düzenlenen basın toplantısında açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan, 28 Ağustos 2014'te kutsal bir görev devraldığını belirten Davutoğlu, "Aziz milletimin hizmetinde olmak benim için gurur vesilesi olmuştur." dedi. Davutoğlu'nun açıklamasından öne çıkan başlıklar şöyle:
Azizi milletim değerli vatandaşlarım Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve AK Parti Genel Başkanı olarak saygıyla selamlıyorum. Bir Başbakan, Dışişleri Bakanı olarak aziz milletimizin hizmetinde olmak benim için gurur vesilesi olmuştur. 28 Ağustos tarihinde kurucu Kurucu Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan görevi teslim aldım. Burada söylediğim ilkelerden geri adım atmadığımı geri dönüp baktığımda görüyorum.
20 aylık süreç üç döneme ayrılabilir. Birinci dönem 62. Dönemdir. Karizmatik liderlerin ardından bir boşluk doğar, benim bu dönemde kendime tayin ettiğim düstur AK Parti'nin birliği ve beraberliğini muhafaza etmektir. Benim AK Parti Genel Başkanlığı dönemimde bu partide tek bir istifa olmamış ve omurgasından bir eksilme gerçekleşmemiştir. Bu konuda bana katkıda bulunan arkadaşlarıma teşekkürü bir borç biliyorum. Bu dönemde diğer önemli durum suhuletle ülkeyi seçime götürmekti. Ülkeyi seçime suhuletle götürdük. Bir diğer konu 6-7 Eylül Kobani bahanesiyle ortaya çıkan terör olayları. Kapsamlı bir güvenlik uygulamasını hayata geçirdik.
İkinci dönemimiz en kritik dönemdi. Sadece AK Parti itibariyle ilgili değil, Türk demokrasi tarihi için en kritik bir dönemdi: 7 Haziran - 1 Kasım arası. Partimizin 7 Haziran'da iktidarı alamamasından sonra puslu havayı seven tüm çakallar ortaya çıkmıştı. 7 Haziran akşamında partimizde hüzün vardı. Ben o gün, "Başınızı dik tutun, hiçbir teşkilat mensubumuzun başını öne eğmesini istemiyorum. Bugün AK Parti'nin yeniden 'bismillah' deme günüdür" dedim. Başımızı dik tuttuk. Yine bu dönemde, burada verdiğim bir söz de, "Bu ülkeyi bir saniye bile hükümetsiz bırakmayız" demiştim. Hamdolsun, huzurunuzdayım. 7 Haziran'dan sonra kaos bekleyenler, çelikleşmiş bir iradeyi karşılarında buldular. Hiçbir kararı almak için bir saniye bile tereddüt etmedik. Zor bir dönemdi. Geçici bir hükümetin en radikal kararları alması gereken bir dönemdi. Terörle mücadele kararı aldık. 23 Temmuz günü net olarak şu talimatı verdik: Madem ki Türkiye'ye savaş ilan edilmiştir, ülkemizin bütün dağları, bütün şehirleri, bütün köyleri terörden temizlenene kadar mücadele edeceğiz. Hamdolsun, bugüne kadar bu mücadeleden hiçbir taviz vermedik.
1 Kasım seçimlerinde gurur duyacağımız bir netice ortaya çıktı. Yüzde 85 katılım ve yüzde 49,5 ile gelen AK Parti iktidarı. Yeni bir dönem başlamıştı. 4 yıllık bir hukuk oluşmuştu. Biz bu yeni dönemin çerçevesini birlikte çıktık. Şimdi huzurunuzda hesap makamında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, 3 aylık vaatlerimizi yerine getirmiş olmanın gururunu yaşıyorum. Seçim meydanlarında verdiğim hiçbir söz şu anda yarım kalmış değildir.
64. hükümette bir hedefimiz de ekonomideydi. Şu anda Türkiye geçtiğimiz yılın sonunda her an kriz çıkabilir denen Türkiye, bugün bütün ekonomik verilerle son derece sağlıklı işaretler veriyor. Son derece parıltılı bir bahar dönemi yaşıyoruz. Allah ekonomimizin bereketini arttırsın. Bugünlerde aldığımız kararlar ne olursa olsun, son ana kadar vazife başında olan bir hükümetimiz vardır ve hiçbir kimse ekonomimizin dengesiyle oynamaya kalkmasın. Hiç kimse şüphe etmesin, önümüzdeki 4 yılı tamamlayacak güçlü AK Parti hükümetleri olacaktır.
Özellikle dün akşamdan itibaren ve bugün aldığımız karar çerçevesinde kimsenin ekonomimizin verileriyle oynayacak spekülasyonlara gitmemesi uyarısında bulunuyorum. Bugünlerde aldığımız kararlar ne olursa olsun son ana kadar vazife başında olan bir hükümetimiz vardır ve hiç kimse ekonominin iç dengeleriyle oynamaya da kalkmasın.
Cumhurbaşkanımız, "Emanetçi başbakan istemiyorum" demişti. Ben emaneti üstlendim ve gece gündüz çalıştım. Milletimiz şahittir. Partimiz yeni bir dönemin eşiğindedir. Son MKYK toplantısında yaşanan gelişmeler çerçevesinde, bugün MYK'da arkadaşlarımızla istişare ettikten sonra, 22 Mayıs'ta partimizin olağanüstü kongresine gitme kararı aldık.
"Neden yüzde 49,5 oy almışken önümüzdeki kongrede aday olmayı düşünmüyorsunuz?" sorusu çok haklı. Milletimizin huzurunda şunu ifade edelim: Bizim dönemimiz başarı dönemidir. Attığım bir adım dolayısıyla bir pişmanlık söz konusu değildir. Görevimi hakkıyla yaptım. Hayat, insana birçok şeyi öğretiyor. Benim hiç terk etmediğim prensipler var. Hiçbir zaman mevki ve makam talep etmedim. İkincisi, bazen sorarlar: En güçlü insan kimdir? Benim için en güçlü insan kendisiyle barışık olan, yaptığından emin olan, yüreğiyle yüzleştiğinde yüreğiyle barışık olandır. Hayatta inanmadığım hiçbir şeyi savunmadım. Hiç kimseyi pazarlık yapmadım. Üçüncüsü: Yoldan önce yol arkadaşı. Ben yola çıktığım arkadaşlarımın benimle olduğuna emin olmak isterim. Benimle olmadıkları zaman bunu bana söylemelerini isterim. Son MKYK'da yaşananlar, takip edilen yöntemi refik olma özelliğiyle bağdaştırmadım. Eğer refik önemliyse ve hedef önemliyse hepimizin bir muhasebe yapması gerekiyor. Bu anlamda yaptığım muhasebe ve Cumhurbaşkanımız dahil siyasi tecrübesine dahil bütün dostlarımızla yaptığımız istişare neticesinde, AK Parti'nin birliği için Genel Başkan değişmesini doğru buldum. Önümüzdeki olağanüstü kongrede bu şartlar altında aday olmayı düşünmüyorum. Grup konuşmasında bunu zaten ifade ettim.
5 temel hukuk gözeteceğimi herkesin bilmesini isterim. Birincisi: Cumhurbaşkanımız ile aramızda olan insani kardeşlik hukukudur. Hiçbir spekülasyonun yapılmasını doğru görmem. Ben Cumhurbaşkanımız ile son çeyrek asırda birçok vesile ile omuz omuza oldum. Bu dostluğu her şeyden öne aldım. Başbakan Danışmanı olarak, Dışişleri Bakanı ve Başbakan olarak onunla çalıştım. Şunu bir kez daha ifade ediyorum: Ne gelişme olursa olsun, ben verdiğim söze sadığım. Hiç kimse benim ağzımdan Cumhurbaşkanımız aleyhine tek bir söz duymadı, duymayacak. Cumhurbaşkanımızın onuru benim onurumdur. Onun ailesi benim ailemdir. Burada, kimsenin bundan sonra yeni fitne kapıları açmaya niyetlenmemesi icap eder.
Akademisyen olarak yürüttüğüm çalışmalar yanında, doğrudan siyasete girme kararını ben AK Partimizin kapatılma davası açıldığı gün verdim. Bu kapatılma davası demokrasiye ve ülkemizin istikrarına açılan bir savaştır, sonuna kadar yanınızdayım demiştim. Şimdi de aynı şeyi söylüyorum. Evet, olağanüstü kongrede aday olmayacağım ama AK Parti milletvekili ve neferi olarak yürüttüğüm mücadeleyi son ana kadar yürüteceğim. Parti kapatma davası olduğu dönem verdiğim sözü tutacağım.
İkinci koruyacağım hukuk partimin hukukudur. AK Parti, Türkiye sınırlarının kaderiyle ilgili bir parti değildir. Bu bağlamda, kim ki partimizde bir gedik açmaya kalkarsa onun karşısında ilk önce ben dururum. Bu bağlamda da bütün teşkilatlarımıza teşekkürü borç biliyorum. Şu anda fotoğrafik olarak bütün illerdeki mitingler zihnimdedir. Coşkuyla oraya gelenlerin hepsi gözümün önünde. Bu coşkuyu bize yaşatan ak kadrolara teşekkür ediyorum. Şimdi birlik vaktidir. Bu kadroların bir ve beraber olarak daha önceden daha fazla çalışması lazım. Bugüne kadar önünüzdeydim, bundan sonra içinizdeyim. AK Parti teşkilatlarının içinde olmaya devam edeceğim.
Üçüncü koruyacağım hukuk 1 Kasım'da bize oy veren seçmenlerin hukukudur. Sizin hukukunuzu korumak bağlamında gereken adım neyse atmaya gayret ettik. 4 yıllık hukukun daha kısa sürmesi emin olun benim tercihim değildir, ortaya çıkan bir zaruretin tercihidir. Şu noktada hukukumuzun gerçekleştiğini belirtmeliyim: Size verdiğim vaatlerin hepsi yerine getirilmiştir. Hem teşekkür ediyorum, hem haklarınızı helal etmenizi istiyorum.
Buradan Konyalı seçmenlerime hitap etmek isterim: Ankara'da yapacağım balkon konuşmasının gücünü sizden almıştım. 1 Kasım'da evimizin önünden, Hazreti Mevlana'nın önüne bizi siz götürmüştünüz. Konyalıların kimseden sitem duymamasını istiyorum.
Dördüncü koruyacağım hukuk ülkemin hukukudur. Hiçbir yerde ülkemin hukukunun çiğnenmesine asla izin vermedim. Bu ülke artık sadece Edirne'den Hakkari'ye kaderi belirlenen bir ülke değildir. Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir bu demokrasinin gereğidir. Bütün vatandaşlarımızın hukukunu geçmişte olduğu gibi gelecekte de gözeteceğimi bir kez daha ifade etmek isterim.
Beşinci koruyacağım hukuk, gönül coğrafyamızın hukukudur. Beni 1 Kasım seçimlerinde en fazla duygulandıran olaylardan biri, 1 Kasım günü Şamlı alimin gönderdiği mesajdı. Sayın Başbakanım, merak etmeyiniz Türk kardeşlerimiz bugün oylarını elleriyle attılar, biz ise ellerimizi semaya kaldırarak Rabbimize dua edip oylarımızı kullandık dedi. Filistin'den Arakan'a, Somali'den Libya'ya kadar görev yaptığım dönemde onlarla kucaklaştım. Gazze bombalar altındayken Filistinlilerle kucaklaştık.
22 Mayıs'ta gerçekleştireceğimiz kongrenin hayırlı olmasını diliyorum.