Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk kez dile getirdiği vatandaşlıktan çıkarma tanımını terör örgütünün yandaşları için kullandı. Erdoğan, "Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız. Bunlar bizim vatandaşımız dahi olamazlar" dedi. Erdoğan, ABD seyahatinden bahsederken üst aklın da burada ortaya çıktığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avukatlar Günü münasebetiyle avukatları kabul etti. Erdoğan, kabulde gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
Hukuk alanında da milli ve yerli insanlara ihtiyacımız var. Meslek kuruluşlarının hem itibarlarının artacağı, hem de temsil güçlerinin yükseleceği açıktır. Hem Hükümetin, hem de Meclis'in üzerine düşen görevleri yerine getirerek, çözüme kavuşturulması mümkündür.
Avukat arkadaşlarımızın hem hukukçu kimlikleri, hem de mücadeleci kimlikleriyle bu mücadeleyi sonuçlandıracaklarından şüphe duymuyorum.
Avukatlarımızın çözüm bekleyen sorunları elbette vardır. Bunların çözümü konusunda sizlerin yanında olacağımı tekrar ifade etmek istiyorum. Benim de danışmanların ağırlıklı kısmını hukukçular teşkil ediyor. Çünkü buradaki çalışmaların temelini de onun oluşturduğuna inanıyorum.
Avukatlık bürosu adı altında terör örgütünün birimi olarak çalışan sözde avukatların bulunduğunu biliyoruz, bunda hiç şüphemiz yok. Aynı durum gazeteci kimliği, buranın altını özellikle çiziyorum, akademisyen kimliği, doktor, öğretmen kimliği taşıyanlar için de geçerli. Bakıyorsunuz son zamanlarda, 'akademisyen olduğuna göre tutuksuz yargılansın' deniyor. Ne demek, suçluysa, eğer yargı buna hükmettiyse o da tutuklu yargılanacak.
Gezi olayları da, paralel yapının darbe teşebbüsü de, 7 Haziran öncesinde oluşturulan iklim de bölücü terör örgütünün eylemlerine başlaması da zahirde birbirinden bağımsız görünüyor. Ama esasta hepsi aynı oyunun birbirlerini takip eden sahneleridir.
Gezi olayları da içeride planlanmış bir olay değildir. Orada yurtdışı ziyaretinden gelirken, 'Bu olay bir üst aklın planlamasıdır' dediğimde, gazeteci arkadaşlar üst aklı sordular. 'Sizin mesleğiniz bunu bulmaktır' dedim. Şimdi bu üst akıl ortaya çıktı, bunu dillendirmeye başladılar. Son ABD ziyaretinde bu daha ortaya çıktı. Son seyahat. Brookings Enstitüsü'nde konuşmam var, malum yapılar gelmiş. 100-150 kişiler. Hayatta biraraya gelemeyecekler orada; PKK, PYD, ASALA, paralel devlet yapılanması ve Atatürkçü Düşünce Kuruluşu da orada. Kimisi YPG'nin paçavrasını sallıyor, paralel yapı temsilcisi orada; onlar birbirine girdi, öbür tarafta bizi destekleyen bir grup. Bağırdıkları kim Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı.
Tablo açık ve net ortada. Kimler, kime, karşı nerede bir araya geliyor? Güvenlik güçlerinin müdahalesi söz konusu değil. Orası özgürlükler ülkesi. Obama'ya Twitter'dan ölüm tehdidi gönderen birisi 3 yıla mahkûm oluyor. Özgürlükler ülkesi ya. Bana onca ölüm tehditleri oluyor.
Amerika'da bu yapının nasıl bölücü örgütün mensuplarıyla, Ermeni komitacılarıyla koyun koyuna olduğunu bizzat işte bu son seyahatte gördük, yaşadık. Bürokraside, iş dünyasında, sivil toplum örgütleri içinde, pusuda bekleyen paralel yapı mensunlarının, buldukları her fırsatta nasıl içlerindeki kini, düşmanlığı, husumeti ortaya döktüklerini gayet iyi biliyoruz. Yalanın, riyanın, iki yüzlülüğün, sahtekarlığın, şahsiyetsizliğin en üst seviyeye çıktığı bu yapının mensuplarına ve ihanetlerine karşı daima teyakkuz halinde olmalıyız.
Paralel yapı denen şer örgütünün ülkemizde ve dünyanın dört bir yanında tüm imkanları ve gücüyle, devletimiz ve milletimizin aleyhinde çalıştığını bilmenizi istiyorum
Akademisyen görünümlü destekçi, gazeteci kimlikli casus, siyasetçi kılıklı eylemci, memur ünvanlı milis olarak, terör örgütünün emrine girenlerin elinde silahı, bombası olan teröristlerden hiçbir farkı yoktur. Yine kuzu postuna bürünmüş sırtlanlar da terör örgütü mensuplarıyla aynı amaca hizmet ediyorlar. Bu konuda da milletçe dikkatli olmalıyız. Devletine ve milletine ihanet içinde olan hiç kimseyi sırtımızda taşımak zorunda değiliz. Güvenlik güçlerimiz, teröristlerle mücadelelerini başarıyla, fedakarlıkla ve hassasiyetle yürütüyorlar.
Şehitlerimiz oluyor. Şüphesiz ki ciğerimiz, yüreğimiz dağlanıyor. Gün geliyor bizler de anneler gibi mahsun hale düşüyoruz. Ama biz şunu da biliyoruz, bu araziler tapu kadastrosundaki tarla değildir. Nasıl ki imar girdiği zaman arsa olursa, bu vatan toprakları da şüheda kanıyla ıslandığı zaman vatan olur.
Belki biz bir ölüyoruz ama en az 10 da, 20 de, 30 da onlardan öldürüyoruz. Bu, bu şekilde devam ediyor. Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız. Bunlar bizim vatandaşımız dahi olamazlar.
Bu topraklarda ezanlarımız susmayacak bayrağımız inmeyecek milletimiz bölünmeyecek vatanımız parçalanmayacak devletimiz yıkılmayacak. Burada hep beraber dik duracağız. Hep beraber Türkiye olacağız. Son dönemde gündemde olduğu halde ağırdan alınan dokunulmazlık meselesinin halli gereklidir. Bunun nasıl olacağı ortada. Kim geliyorsa onlarla yola devam edip yasal düzenlemeyi Melis'ten çıkarmak gerekir. Her şey ortada, bunlar Sayın Başbakan açıklama yaptı. Hangi partiden olursa olsun. Yargı ortada, parlamentoya düşen yargılamanın önünü açmaktır, yargı ne kararı verecekse versin. Aksi takdirde her yerde esiyorlar gülüyorlar here yerde istedikleri gibi hareket ediyorlar.
Şu anlayışın içinde olamayız oturalım konuşalım. Değerli arkadaşlar artık bu devletin bu teröristlerle konuşacak hiçbir şeyi yoktur. O iş bitmiştir. Milli birlik ve kardeşlik dedik mi? Dedik, yaklaştılar mı?