Türkiye’ye karşı, özgürlükler ve insan hakları konusunda iki yüzlülüğünü her fırsatta sergileyen Almanya yeni bir skandala daha imza attı. G20 Zirvesi için Almanya’ya gidecek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın korumalarını istemeyen Almanya, Erdoğan’ın gurbetçilerle buluşmasını da hazmedemedi.
Almanya’da Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) başbakan adayı Martin Schulz, Bild gazetesine yaptığı açıklamada 7-8 Temmuz tarihlerinde Hamburg’ta yapılacak G20 Zirvesi vesilesiyle Almanya’ya gidecek olan Erdoğan’ın etkinlik düzenlemesine karşı çıktı. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel de Erdoğan’ın G20 Zirvesi dışındaki bir etkinliğe katılması için yaptığı talebi ‘uygunsuz’ olarak niteledi. Hükümet sözcüsü Steffen Seibert de hükümetin Erdoğan'ın Almanya'da bir toplantı düzenlemesine sıcak bakmadığını vurgulayarak, Gabriel'in açıklamasını destekledi. Her fırsatta özgürlükler ve insan haklarından bahseden Almanlar, bu tavırlarıyla iki yüzlülüklerini sergilemiş oldu.
Yapılan açıklamalara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hüseyin Müftüoğlu, sert tepki gösterdi. Müftüoğlu, şunları söyledi:
“Alman makamları bir taraftan kendi düzenlemeleri için vatandaş buluşmasının yapılacağı mekana dair resmen başvuruda bulunulmasını talep ederken, diğer taraftan Almanya’daki bazı siyasetçilerin açıklamalarında iç politika hesaplarına dayandığı anlaşılan, kabul edilemez yorumlar yapmaları esef vericidir.
Özellikle AP Başkanlığı yapmış bir kişinin toplanma ve ifade özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik yaklaşımı, karşı karşıya bulunduğumuz zihniyetin gerçek yüzünü ve başkalarına ders vermeye çalışanların çifte standardını bir kez daha ortaya koymaktadır. Bu şahsın Cumhurbaşkanımıza yönelik kabul edilemez ifadelerini şiddetle kınıyor ve reddediyoruz.”
AB Bakanı Ömer Çelik, Schulz ve Gabriel’in ifadelerine resmi Twitter hesabından tepki gösterdi:
“Maalesef bazı Alman siyasetçilerin son açıklamaları bir kere daha çifte standart kavramının merkezine yerleşmektedir. Bu siyasetçilerin açıklamaları kabul edilemez.
Özellikle AP başkanlığı yaptığı dönemde PKK sergileri açılmasına göz yuman birinin açıklamaları ibretliktir. Gösteri ve yürüyüş hakkı, ifade ve basın hürriyeti bu siyasetçiler için birer retorik ve iç siyasi tüketim malzemesi haline gelmiş durumda. Bu tarz siyasetçilerin açıklamaları bu hürriyetlerin savunusu olarak değil, bu hürriyetlere saygısızlığın vesikası olarak tarihe geçecektir.”