Türkiye, 1 Kasım seçimlerinin ardından siyaset rahatlar diye beklenirken terör örgütü PKK ve onun uzantısı HDP tarafından gerginliğe doğru hızla itilmek isteniyor.
Terör örgütü yandaşları kazdıkları hendekler, kurdukları barikatlarla art arda özyönetim ilanları yapıyor, Türkiye'nin bir bölümünü silah zoruyla kendi yönetimleri altına almak istiyor.
Güvenlik güçleri silahlı eylemlere karşılık veriyor, bölgede PKK'nın kontrolü eline almasına izin vermiyor. Terörle mücadele kapsamında yapılan operasyonlar, PKK militanı gibi hareket eden akademisyenler, gazeteciler ve bazı siyasetçilerle 'katliam' olarak nitelendiriliyor.
Özel ve devlet üniversitelerinde bulunan 1100 akademisyenin imzaladığı bildiride, "Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesi gerekiyor" gibi ifadeler yer aldı.
İşte o skandal bildirideki bazı bölümler:
"Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz. Müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz. Siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz.
Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz."