Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na hitap etti. Fırat Kalkanı Harekatı’ndaki amacın bölgede fiili bir güvenli bölge oluşturmak olduğunun altını çizen Erdoğan, “Azez’den Fırat’a kadar bir terör koridoru olmaktan çıktı ve böylece burası bir barış koridoru haline gelmiş bulunuyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulundaki konuşmasında, Fırat Kalkanı Harekatı'ndan, FETÖ'ye, PYD'den BM'nin yapısına kadar önemli mesajlar verdi. Türkiye'nin uzun süredir Suriye sınırları boyunca güvenli bir bölge oluşturma çağrısında bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: “Suriye muhalefetine verdiğimiz destekle başlayan Fırat Kalkanı Harekatı, umutsuzluğun hakim olduğu bir bölgede, istikrarın, huzurun ve dengenin yeniden tesisi bakımından kritik bir öneme sahiptir. PKK, PYD terör örgütünün önceliğinin DEAŞ'la mücadele etmek olmadığı bu operasyonla birlikte açıkça ortaya çıktı. Bölge tamamıyla Azez'den Fırat'a kadar bir terör koridoru olmaktan çıktı ve böylece burası bir barış koridoru haline gelmiş bulunuyor" dedi.
Yapılan operasyonun amacının bu güvenli bölgeyi fiili olarak hayata geçirmek olduğu söyleyen Erdoğan “Güvenli alan haline getirdiğimiz yerlerin uçuşa yasak bölge ilan edilmesine yönelik kararlı bir duruş göstermeli ve birlikte çalışmalıyız" değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'nin vatanlarını terk etmek zorunda kalan Suriyelileri misafir ettiğini anlatan Erdoğan, “Niye Türkiye'ye geldiniz' demiyoruz. Kapılarımızı kapatmadık. Zira bombalardan, varil bombalarından kaçan, uçakların attığı bombalardan kaçan bu insanlara karşı bizler insani ve vicdani görevimizi yaptık." ifadelerini kullandı.
Bugün terör örgütlerinin çok çeşitli yöntemlere başvurabildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 15 Temmuz gecesi Fetullahçı Terör Örgütü'nün başlattığı hain bir darbe girişimine maruz kaldığını anımsattı. Erdoğan şöyle konuştu: “Şayet bugün karşınızda bulunuyorsam milletimizin işte bu cesur ve asil duruşu sayesindedir. Unutulmasın ki Türkiye'deki darbe girişimi aynı zamanda dünya demokrasisine de yapıldı. Milletimiz o gece darbe heveslilerine tarihi bir ders verirken, demokrasiye inanan tüm halklar için de ilham kaynağı oldu. Bu yeni nesil terör örgütü sadece Türkiye'nin değil varlık gösterdiği 170 ülkenin tamamı için bir milli güvenlik tehdididir. Bu kürsüden tüm dostlarımıza kendi güvenlikleri için ülkelerinin geleceği için Fetullahçı Terör Örgütü'ne karşı gerekli önlemleri süratle almaları çağrısında bulunuyorum. Bizim yaşadığımız tecrübeyle sabittir ki FETÖ ile bu aşamada mücadele etmezseniz yarın çok geç olabilir"
FETÖ'nün 241 vatandaşı şehit ettiğini, 2 bin 194 vatandaşı da yaraladığını, TBMM binası, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve emniyet birimlerini savaş uçaklarıyla bombaladığını hatırlatan Erdoğan, “Tanklar sokakları, insanları ezip geçti. Bu darbe girişimi milletimizin demokrasisine, hükümetine özgürlüklerine, geleceğine ve anayasal düzenine kahramanca sahip çıkmasıyla bertaraf edildi. Bu bakımdan milletimle iftihar ediyorum, demokrasisine sahip çıktığı için iftihar ediyorum ve 29 gün, gece sabahlara kadar demokrasi nöbetleri tuttukları için iftihar ediyorum. Hain darbe teşebbüsünü canını hiçe sayarak bedenini tankların önüne siper ederek engelleyen milletimle iftihar ediyorum." ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kurulduğu dönemle bugünkü şartların aynı olmadığını ifade eden Erdoğan, “Beş ülkenin iki dudağının arasına dünyayı mahkum edemezsiniz. Ama şu anda dünya bu beş ülkenin iki dudağının arasına mahkum edilmiştir." ifadesini kullandı. Tüm dünyanın temsil edilmediği bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin adaleti tesis edemeyeceğine vurgu yapan Erdoğan, “Güvenlik Konseyi'ni, temsil niteliği güçlendirilmiş, daha demokratik, adil, şeffaf ve etkin kılacak kapsamlı bir reform üzerinde mümkün olan en geniş uzlaşmayı işte bu genel kurul sağlamak durumundadır. Eğer 'acaba ben sesimi çıkartırsam ne olur?' diye düşünürseniz, biz yanmışız. O zaman biz bu siyaseti yapamayız." değerlendirmesinde bulundu.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu görüşmelerine katılmak üzere New York'ta bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Reuters'ın gündeme ilişkin sorularını cevapladı.Darbe girişiminin ardından başkanlık sistemine geçiş sürecinin nasıl ilerleyeceği de sorulan Erdoğan, bunun için bir anayasa değişikliğinin gerekli olduğunu söyledi. Erdoğan, “Türkiye de kendi başkanlık sistemini güzel bir şekilde yeni bir sisteme bağlayabilir ve bununla yeni bir süreci devam ettirebilir. Ben bunun karar sürecine çok faydalı olacağına inanıyorum, ekonomiyi farklı şekilde hareketlendireceğine inanıyorum" dedi. Belediye başkanlığının da küçük bir “başkanlık modeli" olduğunu belirten Erdoğan, “Hatta şu anda belediyelerde bir belediye meclisi üyesi istifa ya da ölüm ile ayrılması durumunda yedeği vardır, meclisteki sayı azalmaz. Aynı şey aslında parlamentolarda da yapılabilir. Her siyasi partinin kendi sütununda kendi yedek listesi olabilir, bir eksilme olması halinde onun yerine bu listeden bir milletvekili gelebilir. Bunun başka faydaları da vardır. Parlamentoda boşluk olmaz bunu gidermiş oluruz" diye konuştu. Siyasi partilerin bu konuda nasıl bir uzlaşma içinde olacağını bilemediğini ifade eden Erdoğan, “Ama temennim, benim bir cumhurbaşkanı olarak, bu istikamettedir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, SETA Vakfı tarafından ABD'li kanaat önderlerinin katılımıyla düzenlenen çalışma yemeğine katıldı. SETA Vakfı tarafından düzenlenen yemeğe, Erdoğan'ın yanı sıra beraberinde ABD'ye giden heyet ile eski ABD Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı ve ABD'nin eski Irak ve Türkiye Büyükelçisi James Jeffrey, BM Mülteci Yüksek Komiseri Başdanışmanı Elizabeth Ferris, Columbia Üniversitesi eski Türkiye Çalışmaları Enstitüsü Başkanı David Cuthell ile birçok medya mensubu ve kanaat önderi katıldı.