İnsanlar, acıklı insan öyküleri için de 'dram' kelimesini kullandıkları için, 'dramatik' denildiği zaman acıklı bir şeyden bahsedildiğini düşünebilirler.
Haklılar. Çünkü münevver geçinenler bile, çoğu zaman 'dram'ı 'trajedi'ye yakın bir anlamda kullanıyorlar.
'Dramatik' süreçlerden bahsetmeyi düşünüyordum, bu seçime nasıl geldiğimizi anlatmak için.
'
' anlaşılacak. Öyleyse, futbolcunun penaltı atarken topu düzeltmesi gibi, kelimeyi doğru bir yere koyayım da, söze oradan devam dedim.
Çünkü 'acıklı' anlaşılırsa, sadece PKK terörüne ve Gar katliamına gönderme yaptığım düşünülebilir.
Doğrudur. Bunlar dahildir 'dramatik' lafının içine.
Lügate bakalım. '
İçinde gerilim, çatışma vb. olaylar bulunan, insan ilişkileri ile gelişen (eser, olay)
' diyor, Türk Dil Kurumu.
Yani acıklı olması gerekmiyor. Her şey olmalı. Gerilim, çatışma... Ve enva-yı çeşit insan ilişkileri.
Bahçeli'nin kesintisiz gerginliği.
Erdoğan'ın gelişmelere dokunma yöntemleri.
Erdoğan-Davutoğlu münasebetleri.
Kılıçdaroğlu'nun tebessüm ettiren tebessümleri ve kaş çatmaları.
Sol muhitleri kasıp kavuran Demirtaş romantizmi.
Ve tüm bu hallerin içindeki diyaloglar, monologlar, replikler, alış-verişler.
Yani tam dramatik. Bu birikimle giriyoruz seçime.
Elimizde, çok kapsamlı bir anket var. 'Sır' bir anket değil. Herkes biliyor.
7 Haziran sonuçları.
'
' netice vermeyince, 7 Haziran seçimleri anket vazifesi gördü. Yani, '
' oldu. Veya 'birinci tur.'
Peki, 7 Haziran'dan sonra vuku bulan hadiseler, hangi seçmenleri hangi yönde etkileyecek?
Dikkat edin, '
' diye, '
' bir hükmi şahsiyetten bahsetmiyorum. Her seçmenin kendi dünyası var.
Toplum psikolojisi denilen şey gerçektir ama, Allah'a şükür, toplum, bütün öngörüleri boşa çıkarma potansiyeline sahiptir.
Ben şöyle düşünüyordum: Terör hadiseleri, HDP'deki emanet ulusalcı oyları etkilemiştir.
Etkilemiştir ama, Gar katliamından sonra bu etki dağılmış olabilir.
Ayrıca, ulusalcılar, kendi pozisyonlarını teville hazmetme konusunda sofistleri bile geçtiler. Yani emanet ulusalcı oylar, HDP'de kalmanın fetvasını buldu.
Yine şöyle düşünüyordum: Kamu güvenliği konusunda hissedilir bir düzelme olursa baskı ve tehdit altındaki Kürt oyların bir kısmı AK Parti'ye dönebilir.
Terörün kuvvetli bir darbe aldığına dair kuvvetli emareler, Türkiye'nin geri kalanında da, AK Parti'ye yarayabilir.
'
' günlerinde, MHP lideri Bahçeli'nin kısmetine '
' imajı düştü.
MHP'den iktidar bekleyen milliyetçi-muhafazakar seçmen bu imajdan hoşlanmadı.
Bu da AK Parti'ye yarayabilir.
AK Partililer, İstanbul'daki 400 bin küsur geçersiz oyun yarıdan fazlasının kendilerine ait olduğunu söylüyor.
Bunu dahi yabana atmamak lazım.
Ya istikrar?
İstikrar, bir ideolojiyle ciddi bağı olanların umurunda değildir.
Fakat, esnaf için, istikrarın mutlaka kıymeti vardır.
Buraya kadar her şey iyi.
İyi de, ne kadar iyi?
Kaç kişi etkilenecek bu anlattığımız havadisten?
Yüz bin mi, bir milyon mu, iki milyon mu?
Bunları ölçemeyiz.
Ama ölçüyorlar? Anketler sayıyor herkesin oyunu?
Bazı şeyleri anket sayamaz.
Mesela, Kürt oylarını anketle saymak o kadar kolay değildir.
'
.' Ama şiddetli baskı ortamlarında
yerin kulağı daha çok vardır
.
Anketler, 7 Haziran'daki 'büyük anket'in çok az değişeceğini gösteriyor.
Sanki biraz AK Parti'nin lehine. Biraz MHP'nin aleyhine.
Meclis'e 4 parti girecekse... Ki yoklamalar öyle gösteriyor.
Ciddi bir yükseliş bile, AK Parti'nin tek başına hükümet kurmasına yetmiyor.
Hesaplar öyle.
'Evdeki hesap çarşıya uymaz'
derler.
Anketlerin menziline girmeyen faktörler, 'evdeki hesap'ı bozabilir.
Yani, tek parti iktidarı ihtimal dahilindedir.
(Evdeki hesap bozulursa, bozulan çok olur. Yeni 'dramatik' durumlar...)
Kaç gün kaldı? 4 gün. 4 gün sonra hepimizin perçemi önümüze dökülecek.
Geçen seçimde, kafamızın içi siyasetçi nutuklarıyla dolmuştu. Televizyonlarda, radyolarda, sokaklarda nutuk, nutuk, nutuk...
Sonra, bayraklar, flamalar, afişler, megafonlar, hoparlörler...
Bu defa sakin.
Kötü bir sebebi var bu sükunetin, malum.
Fakat, bu sükunet bana geçen seçimdeki yoğun trafiğe göre daha iyi geldi.
Bazı arkadaşlar diyor ki, 1 Kasım'da tek başına iktidar çıkmazsa Mayıs'ta yeniden seçim olur.
Abi dur.
Şu anda, dünya seçim şampiyonuyuz. Kişi başına oy kullanmada ve oy pusulası üretmede birinciyiz.
Geçen seçimde oy pusulası yüzölçümünde dünya rekoru kırdık.
Bu kadar şampiyonluk yeter.