Daha adil, daha şeffaf

04:009/11/2015, Pazartesi
G: 13/09/2019, Cuma
Yusuf Ziya Cömert

AK Parti kurulduğunda, Türkiye'de siyaset sıfırı tüketmişti. 28 Şubat, Refah Partisi'ni hırpalayayım derken, siyasetin tamamını paçavraya çevirmişti.28 Şubat'ın suni teneffüsle hayatta tuttuğu partiler, 28 Şubat bitince öldü. Özellikle, DSP ve ANAP'ı kastediyorum. Sadece fiziki varlıkları buharlaşmadı, ruhları da -tabiri caizse- tabiata karıştı!AK Parti'nin başına böyle bir şey gelmedi. Fakat, AK Parti, böyle bir tehlikenin eşiğinden döndü.Eğer, Paralel'in 7 Şubat'ta, Hakan Fidan'ı ifadeye çağırarak

AK Parti kurulduğunda, Türkiye'de siyaset sıfırı tüketmişti. 28 Şubat, Refah Partisi'ni hırpalayayım derken, siyasetin tamamını paçavraya çevirmişti.

28 Şubat'ın suni teneffüsle hayatta tuttuğu partiler, 28 Şubat bitince öldü. Özellikle, DSP ve ANAP'ı kastediyorum. Sadece fiziki varlıkları buharlaşmadı, ruhları da -tabiri caizse- tabiata karıştı!

AK Parti'nin başına böyle bir şey gelmedi. Fakat, AK Parti, böyle bir tehlikenin eşiğinden döndü.

Eğer, Paralel'in 7 Şubat'ta, Hakan Fidan'ı ifadeye çağırarak açtığı, Gezi hadiselerinin iyice alevlendirdiği, 17-25 Aralık'la hepten çığırından çıkan ve 7 Haziran'da ilk meyvelerini toplayan '
parantez
' 1 Kasım'da kuvvetli bir iradeyle kapanmasaydı, şimdi, çıkışı olmayan bir tüneldeydik.

Ömrümüzün geri kalanı, '
alacakaranlık kuşağı
' gibi, sıkıcı bir loşlukta, fersiz, ağrılı bir Türkiye'ye intibak etmeye uğraşmakla geçerdi.

13 Sene, çok uzun bir süre. Türkiye'de, bu kadar uzun zaman iktidarda kalmış başka bir parti yok.

CHP kalmış da, kimseden oy almadan, kimseyle rekabet etmeden kalmış.

Ve şimdi, hala, o iktidarda kaldığı yılların faturasını ödüyor.

'
Borç benim değil
' dese, belki rahat nefes alacak. Fakat, reddi miras edemiyor. Dersim'i de, Türkçe ezanı da, '
SEKA kağıt fabrikasının Kur'an kaynatması
'nı da sineye çekiyor.

Herkes soruyor, ne oldu da, 7 Haziran'da yüzde 41 olan oy, 1 Kasım'da yüzde 49,5'a çıktı?

Bunun yüz tane izahı var. Ben de yaptım, üç beş tane.

Bir tane daha yapayım, fazla izah göz çıkarmaz.

7 Haziran'a kadar, 13 yıl AK Parti iktidarında yaşadık.

Bunun, iyi ve kötü tarafları vardı.

Veya bazıları için iyi, bazıları için kötü tarafları .

7 Haziran'da, bir '
fasıla
' verdik.

Maçın devre arası gibi mi?

Hani, Fenerbahçe'de çok olur. Takım bozuktur. İlk yarıda bir iki gol de yemiştir.

Ali Şen
veya
Aziz Yıldırım
soyunma odasına girer.

Futbolculara bir gaz verir, duygusal, psikolojik, tarihi, ekonomik bir diskur geçer...

Takım, aldığı gazla ikinci yarıda maçı döndürür ya...

Ona benziyor değil mi?

Zamanımızda, böyle hikayeler revaçta.

Fakat bir '
gaz
' meselesi değil, benim gördüğüm.

Maçın devre arasından çok, bir filmin devre arası.

10 dakika ara...

Gazoz içmeye gidersin veya mısır patlağı almaya... Nereye gidersen git...

Sonra fragmanlar başlar.

Bir sonraki hafta vizyona girecek filmlerin fragmanları.

Millet, filmin devre arasında, bir sonraki dönemde vizyona girecek filmlerin fragmanlarını seyreder.

Eyvaah! Sıkıcı.

Bakarsın bakarsın bir şeye benzetemezsin. Esas oğlan kim, esas kız kim, kim kimi istiyor, kim kimi istemiyor, belli değil.

Yalan, dolan, fitne, fesat, ucu bucağı yok.

Karanlıkta geçiyor film. Uyuz mu uyuz.

Herkesin eli herkesin cebinde...

Ayrıca, bir mızmızlık, bir gıcıklık, fesübhanallah!

İnsan, bu filmi seyrederken fıtık olur!

Vatandaş, Haziran'la Kasım arasında fragmanlarını gördüğü filmi seyretmek istemedi.

Hikayemiz, budur.

Vatandaş, 13 sene boyunca seyrettiği 'film'in '
her tarafını
' beğendi mi peki?

Zannetmiyorum.

Herkesin, beğendiği, beğenmediği taraflar illa ki vardır.

Ama şunu diyebiliriz.

Vatandaş, filmin devamını istiyor.

Filmin devamında, her şeyin yerli yerine oturmasını istiyor.

İyilerin kazanmasını, kötülerin kaybetmesini istiyor mesela.

Nedir filmin devamı?

Önce, bütün '
iyi
şeyler'in devamı.

Sonra, yarım kalan işlerin devamı.

Sonra, yapılmamış işlerin yapılması.

Mesela, sağlıkta özellikle ilk dönemlerinde çok iyiydi AK Parti.

Yolda, izde, tünel, köprü işlerinde çok çok iyiydi.

Ama, kültürde çok sınırlı kaldı. Mahcup etti.

Aynı süre içinde, yargıda, belki niyetler güzeldi. Fakat, işler niyetlere göre yürümedi.

Paralel organizasyon, '
dabbetül arz
' gibi, sistemi laçka etti.

Demek ki adalet.

Mahkemeye giderken, hakimin sağcı mı solcu mu, paralelci mi başka bir şey mi olduğunu düşünmeyeceksin.

Merhum Erbakan,
'Adil Düzen
' diyordu ya. Öyle bir şey.

Herkesin, siyasi, etnik, dini, mezhebi ne olursa olsun, özel veya tüzel kişilik, herkesin hukukun emin ellerde olduğunu düşüneceği, öyle bir adalet düzeni.

Bir şeffaflık.
Yolsuzluk şaibesini, rüzgarın sisi dağıttığı gibi dağıtacak, yolsuzları kapılardan ırak tutacak bir şeffaflık.

Elbette, ülkedeki herkesi, bu ülkenin bir evladı olmaktan dolayı mutlu hissettirecek bir Anayasa.

Daha çok şey sayılabilir, bunlar ilk aklıma gelenler.

AK Parti'de bunları yapacak '
enerji
' ve '
akıl
' var.

Önemli olan, bu 'enerji' ve 'akıl'ın kendini 'özgür' ve '
muktedir
' hissetmesi.
#anayasa
#28 şubat
#refah partisi