Rahat batıyor bizim adamlara. Kardeşim, bak, Allah memleketi bir dertten kurtardı, yüzde 40'larda bocalarken, çıkmaza girmişken, bir kapı açıldı, seçim yeniden yapıldı, işine baksana! Nedir bu, seçimi Davutoğlu kazanmadı, Erdoğan kazandı, yok efendim Erdoğan kazanmadı Davutoğlu kazandı münakaşası?
Derdiniz yok da, dert mi istiyorsunuz Allah'tan?
'Seçim zaferi'nde Davutoğlu'nun başarısına dair bir kelam edilince kazanılmamış mı oluyor seçim?
(Hayır, Cumhurbaşkanı'nın mutadın dışında bir tavrı, tutumu yok. 'Külliye'de durum sakin ve makul görünüyor.)
Bilirsiniz hikayeyi. Ezan okunuyor. Temel Efendi, sesleniyor evin hizmetkarına:
“Çik da bak habu ezan hangi çamenindur?” (Çame: Cami)
Köyde iki cami var. Birisinin yapılmasına Temel önayak olmuş. Hizmetkar, çıkıyor dışarı. Dinliyor, dönüyor içeri.
“Efendi, ezan öteki çamenun ezanidur.”
Temel'de ses seda yok. Derken, bir ezan daha başlıyor.
Temel tekrar sesleniyor.
“Bu ezan hangi çamenindur?”
Adam, çıkıyor, bakıyor, dönüyor geri.
“Bu ezan bizum çamenindur.”
Temel, biraz kasılarak, mırıldanmayı aşan bir sesle, heceliyor:
“E-ziiz Al-laaah!”
Bu mudur?
Seçimin sevabını tek bir tarafa yazamayınca, kalbiniz sükunet bulmuyor mu?
İkisine de 'E-ziiz Al-laah' diyemiyor musunuz?
Şöyle düşünelim:
Seçimi üst üste koyalım. Bütün faktörleri. Yani bütün artıları. Toplayalım.
Ne oldu?
Yüzde 49,5 oldu.
Tamam. Şimdi bu topladığımız şeyden Erdoğan'ı çıkaralım.
Ne oldu?
Eksildi. Hem de çok. Telafi edilemeyecek kadar çok eksildi.
Şimdi, aynı işlemi tekrar edelim. Bu kez Davutoğlu'yla.
Topla, topla, topla, sonra çıkart Davutoğlu'nu.
Ne oldu?
Yine eksik oldu.
'E ama, bu eksik, öteki kadar eksik değil.'
Fakat eksik.
Eksik olunca, eksik olur.
İşin insani, vicdani, ahlaki tarafından bakınca, büyük eksik olur.
Ama, sığ, pragmatik tarafından bakınca da eksik olur. Yani 'yüzde', 'oran', 'sandalye' tarafından bakınca.
İstediğin kadar yaz alt alta. Topla, çıkar, çarp, böl... İktidara baliğ olmaz.
Düşünmek serbest.
Bir de şöyle düşünelim.
Seçime, AK Parti içinden bir başka siyasetçinin liderliğinde girelim.
Davutoğlu'nun dışında bir siyasetçinin liderliğinde.
Kim olabilir?
Çok kimse vardı, 2014'te Genel Başkanlık beklentisi içinde olan. Onlardan biri olsun. Hangisini isterseniz.
Hayalinizde, Davutoğlu'nun yerine onlardan birini koyun.
Ne olurdu?
Söyleyeyim. Eksik olurdu. Yani, hem siyaset açısından, hem oy yüzdesi açısından eksik olurdu.
Ayrıca, tatsız tuzsuz, ne derler, yavan olurdu.
Bunu biraz izah etmekte fayda var.
Evet, AK Parti hareketinin doğal lideri Erdoğan. Bu liderlik durumu 'fi'li mazi' değil. Şimdiye kadar bunu tartışma konusu yapan kimseye rastlamadım.
Erdoğan, hareketin, ideolojik ve icracı tarafını, kişilik olarak taşıyor ve yansıtıyor.
Kendisi Cumhurbaşkanı olunca, Başbakanlık için, herhalde ölçtü, biçti, bir karar verdi.
Ne diyordu herkes?
Emanetçi olmasın.
Düşük profil olmasın. ('Düşük profil'ler 'düşük profil olmasın' demez tabii. Onlar her zaman, liyakatleri olsun olmasın, her mevkiye hazır ve nazırdır.)
Şunu da hatırlıyorum. Soruyu kendisine ben sormuştum. 'Cumhurbaşkanı adayının nasıl biri olacağı anlaşılıyor. Başbakan nasıl biri olacak?'
Cumhurbaşkanı seçilmeden bir ay kadar önceydi. Gülerek cevap vermişti Erdoğan:
'İşte, önlerinde bir örnek var.'
Kimdi örnek?
Tabii ki Erdoğan'dı.
Gece gündüz çalışacak, koşacak bir siyasetçi.
Erdoğan, sonunda, partinin hem ideolojik hem icracı hem de enerjik karakterini cem ettiğini düşündüğü bir tercihte bulundu.
Emanetçi koymadı, salt icracı bir Genel Başkan da aramadı. Hareketin 'ideolojik' tarafını ihmal etmedi.
Erdoğan'a göre, uygun isim Davutoğlu'ydu.
Bunu, o günlerde, - tarafgir ve sayısı çok sınırlı bazı kimseler dışında- herkes isabetli buldu.
Davutoğlu da, bir yılı aşkın bir süre içindeki performansıyla, bu tercihin doğruluğunu ortaya koydu.
Nasıl kafadır? O zaman doğru, sonra yanlış, sonra ne doğru ne yanlış.
'Ahkam'ın tebeddülü' zaruri olmuş zahir!
Her iki hakkı birden teslim etmenin kime ne zararı olabilir?
Tersinden söylemek daha anlamlı: Her iki hakkı birlikte teslim 'etmemekten' kimin ne menfaati olabilir?
Durun, 'menfaat' dedik. Bu kelime biliyorsunuz 'mukaddes mi mukaddes!' Altını çizelim.
Acaba kimin ne 'menfaat'i olabilir?
'Menfaat'i takip edince bilmeceyi çözersin.