Gazze soykırımı başlatıldığında ilk yazdığım yazımda “İsrail, Filistin’i haritadan, Filistinlileri de tarihten, bu dünyadan silmek istiyor” diye yazmıştım. Ürkütücü bir gelecek okumasaydı bu ama gerçek olma ihtimali oldukça yüksekti
Gazze soykırımının üzerinden dört ay geçti, benim bu korkumun gerçekleşme ihtimali gittikçe artıyor. Ve beni her geçen gün daha fazla korkutuyor!
Filistin’i haritadan silme, Filistinlileri topyekûn yok etme fikrinin gerisinde devletler değil sözümona Yahudi network’ü ve güdümündeki akademisyen kılıklı “operasyon adamları” var!
Bunların en başta geleni, Harari denen “Homo Deus / Tanrı İnsan” başlıklı kitabın yazarı. Bu adam Tel Aviv Üniversitesi’nde ama dünyanın düşünce gündemini yönlendiriyor Yahudilerin dünya ölçeğinde en güçlü medya ve propaganda araçlarına sahip olmalarından ötürü.
Filistinli çocukların katledilmelerine methiyeler dizmişti bu aşağılık mahlûkât.
Ben bu yazımda akademiyi değil kendi network’lerini, insanlığı değil Yahudilerin dünya üzerindeki hegemonyalarının teorik temellerini atmak için nefes alıp veren ve dünyada da çok etkili olan Yahudi gücünün entelektüel network’ünü ve bu network’ün dünyayı nasıl cehenneme sürükleyen projeleri hazırladığını, münhasıran da İslâm dünyasının nasıl Yahudi gücünün kölesi hâline getirilebileceğinin teorik yol haritalarını çıkardıklarını kısaca göstermek istiyorum bu yazıda,
Gazze’deki katliamı durdurmak için neler yapılabilir?
Şunlar meselâ: Dünyanın belli başlı ülkelerinin, sözümona belli başlı Müslüman ülkelerinin İsrail›e ekonomik ambargo kararı almaları. Batılı veya Doğulu büyük güçleri geçtim, sadece Arap ülkelerinin petrolün vanalarını kısmaları, hem İsrail›e hem de İsrail›in dünyanın gözü önünde televizyonlarda naklen yayınlanan katliamlarına göz yuman emperyalist ülkelere ekonomik açıdan çok büyük bir darbe vurmaya yeter.
Bu imkânsız bir hâdise değil, yakın tarihte çok çarpıcı örnekleri var. En başta geleni 1970’lerdeki -adına OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler) denen- “OPEC Krizi”. Dönemin Suud Kralı Faysal, küresel Yahudi-kapitalist sistemin beyni, ABD’nin Dışişleri Bakanlığı›nı da yapan Henry Kissenger’ı alıyor, petrol kuyularına götürüyor ve aynen şunu söylüyor: “Filistin’de işlediğiniz cinayetleri, işgali durdurmazsanız bu petrol kuyularını havaya uçururum. Ne size yâr olur, ne de bize!”
Ve dediğini yapıyor rahmetli Kral Faysal. Rahmetli sıfatını hak eden belki de tek kralıydı Suudların Kral Faysal.
Vanalar kapatılıyor ve dünyada büyük bir ekonomik kriz patlak veriyor. Bir süreliğine de olsa, Filistinliler görece rahat nefes alıyor ama küresel kapitalist-Yahudi sistemi, İslâm’la Savaş stratejisini küresel strateji olarak gündemine alıyor ve Amerika’daki, Avrupa’daki Yahudi entelijansiya, İslâm’ın küresel Yahudi-kapitalist sistemine başkaldırmasının önüne nasıl geçilebileceği meselesi üzerinde kafa patlatıyor.
İlk tepki, aşağılık Yahudi tarihçi (aynen, aşağılık, sinsi, iğrenç sadece Yahudilerin küresel hegemonyaları için kalem oynatan İngiliz kökenli Yahudi tarihçi) Bernard Lewis’ten geliyor. Bunlar tarihçi akademisyen filan değil. Henry Kissenger, Bernard Lewis gibi adamlar kelimenin tam anlamıyla “operasyon adamları”: Amerikan, İngiliz, İsrail istihbaratına çalışan ama Yahudilerin çıkarlarını korumak ve kollamak, daha doğru bir ifadeyle, Yahudilerin dünya hegemonyası projesini hayata geçirmek için üzerlerine düşen “görev”leri yerine getiren Yahudi gücünün sözcüleri ve gözcüleri pespaye adamlar!
Dünyada türleri de türedi hızla yer yerde: Bunların sahip oldukları güç ve servetle gözleri kamaşan dünyanın en parlak akademisyenlerini köleleri yapıyor ve Yahudi gücünü çıkarları için kullanmakta tereddüt emiyorlar!
Yerküre üzerindeki toplam nüfusları 30 milyonu bulmayan Yahudi nüfusunun nüfûzu nüfuslarıyla ters orantılı: Dünyanın en küçük azınlığı her alanda dünyanın çoğunluğuna hükmediyor! Hükmediyor ne kelime, “köpek gibi” kullanıyor!
Dünyanın New York Times, Washington Post, Financial Times, Wall Street Journal, Die Zeit gibi en çok okunan ve en etkili gazeteleri, bu Yahudi entelijansiyasının oluşturduğu bir avuç network’ün elinde ve kontrolünde. İki ayda bir yayımlanan Foreign Affairs, ayda bir yayımlanan The Atlantic Monthly, The National Interest gibi Yahudi network’ün güdümündeki CFR (Center for Foreign Relations / Dış İlişkiler Komitesi), Türkiye’deki 28 Şubat darbesinin gerisindeki örgütlerden RAND Corporation gibi Amerika’nın ve dolayısıyla dünyanın ekonomi-politiğine ve teo-politiğine yön veren think tank’lerin yayın organları.
Türkiye’de think tank’lere düşünce kuruluşu deniyor. Çok yanlış. Cinayet hatta! Düşüncenin ve beynin katledilmesi bu. Bu şebekeler, düşünce üretmiyor, siyasete malzeme üretiyor, akademiyi küresel hegemonyasını tesis etmekte köle gibi kullanmaktan çekinmeyen güç odaklarının çıkarlarını pekiştiren “gönüllü entelektüel köleler” yetiştiriyor!
Sözgelişi, büyük tarihçi diye anılan operasyon adamı Bernard Lewis’in 1980’lerde The Atlantic Monthly dergisinde yukarıda zikrettiğim OPEC Krizi sonrasında yayımlanan “The Muslim Rage” / “Müslüman Öfke” başlıklı yazısı, küresel sistemin Soğuk Savaş’ı bitirmesinin ve “terörle savaş” denilerek hedef saptırtılan İslâm’la Savaş stratejisinin fitilini ateşlemiş ve teorik temellerini atmıştır!
Bir taraftan “Ermeni soykırımı olmamıştır” diyerek laik Türk elitlerini ayartarak kontrolüne aldıktan sonra “Türkleri AB’ye alamayız. Türkleri AB’ye alırsak AB yüzyıl içinde Müslümanlaşır” diyen de işte bu Bernard Lewis’tir.
Bunlar entelektüel, akademisyen filan değil, küresel Yahudi network’ünün eli kanlı akademisyen kılıklı operasyon adamlarıdır! Tarihte de bu adamların örnekleri çok ama bu konu başka bir yazının konusu.
Akademisyen kılıklı köle ruhlu aşağılık operasyon adamlarına ve küre ölçeğindeki network’lerine dikkat, diyorum.
Vesselâm.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.