|
Bakan Şimşek’in Singapur seyahatinin değişimler rehberi

En son Singapur seyahati Başbakan Binali Yıldırım tarafından gerçekleştirilmişti diye hatırlıyorum. Parkta bir akşam yürüyüşü haber olmuş dönüşte Varlık Fonu yönetimi değişmişti.

O dönem Başbakan Yıldırım’ın imzalamak için gittiği protokollerin meğerse hazır olmadığı şeklinde spekülasyonlar buna gerekçe olarak gösterilmişti.

O günden bu yana hatırladığım ilk Singapur ziyareti ise Bakan Şimşek tarafından gerçekleştirildi.

Fakat bu sefer Singapur ziyareti spekülasyonların değil, bir kırılmanın hem de yapısal bir kırılmanın habercisi oldu.

Önce bir geri plan vereyim; Türkiye’nin gri listeden çıkışının ileri bir tarihe kalabileceği, Bakan Şimşek’in daha önce Singapur’a gideceği teyit edilse de bu seyahatin iptal edilebileceği şeklinde spekülasyonlar oldu.

Sonra Bakan Şimşek’in programının planlandığı şekliyle gerçekleştirildiği görüldü. Piyasaları da aldı bir gerilim, ya umulduğu şekilde karar çıkmazsa, diye. Sonuçta olimpiyatların Türkiye’ye taşınmasına dair en üst düzey gayretten sonuç çıkmamasının neden olduğu bir travmayı yıllar önce yaşamıştı Türkiye. Şimdi gene umulan gerçekleşmezse “yok, Bakan bey o niyetle gitmemişti,” falan diye bir bakış açısının yerleştirilmesi gerekecekti. Fakat muallak görülen durum nihayet Türkiye’nin lehine çözüldü.

Böylece yepyeni ve bambaşka bir fotoğraf ortaya çıktı. Öyle uzun uzun ballandıra ballandıra anlatmalık değil, bir fiilden ibaret tek bir cümleyle ifade edilmelik; “başardık.”

Sanki “döviz al,” diyenleri kovalar gibi tek kelimelik bir cümle…

Bakan Şimşek’in gri listeden Türkiye’nin çıkarılıp çıkarılmayacağına dair bir kesinlik olmasa da Singapur’a gitmesi gerçekten olaydı. Gitmese ve Türkiye listeden de çıkmasa ekonomi yönetimi ezik bir karaktere bürünecekti. Gidip Türkiye listeden çıkmasa bile bir travma tekrarlanırdı ama mücadelede kararlı bir tavır gene de cebe konurdu. O yüzden gitmek her halükârda alınması gereken bir karardı.

Bakan Şimşek’in Singapur’a böylece çekincesiz giderek ortaya koyduğu inançlı tavır yerindeydi. Bir de gri listeden çıkış gelince sonucu söke söke aldığı duygusunu verdi. İşine dört elle sarıldığı fikrini yerleştirdi ve enflasyonla mücadelede dünyaya meydan okuyabileceğini gösterdi. Bu Türkiye’de işleri değiştirir.

Ben Türkiye’nin gri listeden çıkarılmasını da kredi derecelendirme notlarının artırılmasını da ekonomiye portföy yatırımının akmasını da İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanmasıyla zaten gerçekleşmiş durumlar olarak kabul ettiğimi bu köşeden ifade etmiştim, ediyorum. Ama gri listeden çıkışın bu şekilde gelişmesi Türkiye’de işleri gerçekten değiştirir.

Bu durum ekonomi yönetiminin özgüvenini artıracaktır. Fakat hassas olunması gereken bir döneme girdi Türkiye. Ekonomi yönetiminin artan özgüveni sıkılaştırıcı adımların şiddetini artırma eğilimini güçlendirecektir. Zaten enflasyonla mücadele gerçek anlamda temmuz itibariyle başlayacaktır. Buraya kadarki kısım ödemeler dengesi odaklıydı.

Hassas bir döneme girildi çünkü hanehalkının programa olan itimadını kurmaya dönük ilk defa önemli bir fırsat ele geçti. Sıkılaştırıcı adımların şiddeti iyi ayarlanamazsa bu fırsat zayi edilebilir ve bir daha da gelmeyebilir.

Yani henahalkı gri liste işinde alınan bu sonuçla programa tutunmak yerine sonucun getirmesi muhtemel sıkılaştırıcı baskı nedeniyle tümden cayabilir.

Tüm her şeyin kesiştiği bir aya giriyoruz. Siyasi, iktisadi, içtimai, askeri birçok gelişme bu aydan itibaren kasım ayına kadar birikecek. Tarihte hiç bu temmuz gibi bir ay görülmemiş olacak, sanırım.

Peygamberimizin bir sünneti geliyor bu durumda aklıma; o ilgileneceği bir işe (kendisiyle konuşan birine mesela) sadece başına yön vererek değil, tüm bedeniyle dönermiş.

Şimdi geçeceği bu dönemde Türkiye de bu sünnete uymalı ve bir vücut bütünlüğü içinde hareket etmeli.

Daha açık ifade edersem; Türkiye ekonomik aktörlerin eşgüdümü ve ittifak bütünlüğü içinde tasavvurlarını geliştirmeli, derim. Ortam iktisadi olarak da başka bakımlardan da riskli…

Dünyada para politikaları homojen niteliğini kaybetti. Para dengeleri yeniden hesaplanıyor. Avrupa Merkez Bankası, FED’e rağmen hem de Lagarde gibi bir başkan iş başındayken faiz indirdi. Parite bozuluyor. Japon Yeni tarihi düşük seviyesinde, Çin finansal silahlara karşı arz silahıyla ABD’yi tehdit ederken Yuan devalüasyonun eşiğinde hem de Suudlar hiç var olmayan petrodolar denklemini çölün sıcak kumlarına gömmeye çoktan niyetliyken… Avrupa hadi neyse, Hindistan dahi siyasi bunalıma girdi. Latin Amerika hareketli… Değişimler Kitabı gündem…

Matematikler değişebilir. Dünya hiçbir yönüyle alışık olduğumuz dünyaya benzemiyor artık. İstikrarlı ve sağlam bir görünüm Türkiye’yi bu ortamda diğer ekonomilerden ayrıştırıp hedeflerine ulaştırabilir.

Yeni dünyanın sloganı belli
“ihtiyatlı iyimserlik.”
İhtiyatı elden bırakmamalı.
#Ekonomi
#Mehmet Şimşek
#Yusuf Dinç
2 ay önce
Bakan Şimşek’in Singapur seyahatinin değişimler rehberi
Mezhep görünümlü stratejik rekabet
Transfer kaosu
Bu oyun gelişir
Gannuşi’den Gazze’ye giden yolu kim kapatıyorsa?
Dünya bize gebe, biz hakikate…