Ortaya koyduğu kötümserlik gerçekten bir şom ağızlılık gibi gelir ve onun tespitlerinin önerdiği normatif siyasal ilke tartışmaları tepeden halleden, kaosu demir bir yumrukla sona erdiren Leviethan tarzı bir devlet otoriterliğidir.
başa dönülerek bütün verilerinin geçerliliği iptal edilir. Ancak kaos ortamlarına açıldıkça
da, toplum öncesi kaotik durumun mahiyeti de tekrar hatırlanır ve insanların nasıl olup da bir toplum haline gelebildikleri yine hayretle karşılanacak şekilde yeniden düşünülür.
'in bu
için cevabı biraz daha farklı ama kabul edelim ki, toplum sonrası duruma, hatta devlet ve otoriteye dairdir.
Meşruiyet bir otoritenin, liderliğin veya devletin geçerliliğini ve işlerliğini mümkün kılan temel ilkedir ve üç yolla sağlanır:
yolla.
, bu yolların geçerliliğinin biraz da tarihsel dönemlerle ilgili olduğunu söylemiş olsa da, günümüzde bu yolların hepsinin de farklı düzeylerde geçerliliğini sürdürdüğüne tanık olabiliyoruz. Yani
En rasyonel zannedilen, kurumların bütün işlevlerini yerine getirdiği ortamlarda bile son derece arkaik kararlar veya siyasetlere dönüş olabiliyor, karizmatik unsur siyasette çok belirleyici olabiliyor.
Ekonomik farklılıklar, etnik ve dinsel çeşitlilikler toplum içinde her zaman çatışmaların, gerilimlerin kaynağı olabiliyor. Bu çeşitlilikten bir bütünlük oluşturabilme, toplumdan bir millet oluşturabilme isteği bütün devletlerin en temel arzusudur. Farklılıkları yönetip bu farklılığın üretebileceği gerilimleri gidermek, toplumsal farklılıkları bir organik işlevsel işbölümü ve bütünlüğüne ulaştırmak güçlü bir
gerektirir.
ünlüğü oluşturabilme hedefi bütün devlet yapılarının en temel beden siyasetidir.
millet sistemiyle koca bir imparatorluğu bir büyük siyasal beden olarak en sağlıklı bir biçimde asırlarca devam ettirebilmiştir. Sayısız farklılıkları bir arada tutarken, her bir farklılığın kendisini bir siyasal bedenin işlevsel bir organı sayabileceği anlamlı bir millet bütünlüğü tesis edebilmiştir. O beden güçlü bir “
temelinde tanımlanan ve sürdürülen bir millet tasavvuru ve sistemiyle mümkün olabilmişti.
100 yıl önce gerçekleşen Dünya Savaşının neticesinde o büyük beden paramparça oldu. O bedeni oluşturan organların her birinden başka bir ulus-beden üretilmeye çalışıldı. Ne var ki bu siyasal bedenlerin hiç biri kendi uhdesindeki farklılıklara karşı yıllarca parçası oldukları Osmanlı'nın beden siyasetinden hiç bir şey almadı. Aksine, özellikle ulus inşa sürecinde hepsi de varlıklarını Osmanlı'nın beden siyaseti tarzından uzaklaşarak ortaya koydular. Böylece bu yerlerde kurulan devletlerle halk arasında tam anlamıyla bir organik ilişkisizlik, kopukluk yaşanırken, toplum içindeki farklılıklar birbirlerine düşman kılınarak bir kontrol sağlandı.
Osmanlı siyasal bedeninin bakiyesi olarak kurulan Türkiye Cumhuriyetinde de durum farklı olmadı. Türkiye ulus (siyasal beden) tanımını Osmanlı'dakinden alabildiğine uzaklaşarak, farklılıkların inkarı veya gözardı edilmesi ve yeni ihdas edilen bir ulus kimliğinin içinde herkesi eriterek bir beden siyaseti güttü.
Anadolu, tek adamın idare ettiği, tek partinin bütün ülkeyi kendine özgü bir kimlik ve ideolojiyle şekillendirdiği kapalı ve kapatılmış bir alandı artık.
Ekonomik tabakalaşma bir yana, etnik (özellikle Kürt unsuru) ve dinsel çeşitliliğinin (özellikle Sünni dindarlık ve Alevi kimliğinin) laikçi bir ideolojik kimlik altında bastırılmasıyla oluşturulan yeni siyasal-toplumsal beden güçlü bir bağlayıcıdan yoksundu. Özellikle bu haliyle parlamenter sisteme geçildiğinde zoraki olarak tesis edilen bu toplumsal birliğin her zor süreçte ciddi bir tehdide maruz kaldığı görüldü. Koalisyon yönetimleri bu bağlayıcının yetersizliğine dair her zaman güçlü uyarıları alarma geçirdi.
Unutmayalım ki, bugün 14'üncü yılındaki AK Parti'nin tek başına iktidar yönetimi parlamenter sistemin üretebileceği sakıncalara karşı her zaman yaşanamayabilecek bir istisna oluşturuyor.
Türkiye'nin toplumsal beden bütünlüğünü ve bu bedenin sıhhatini de temin edebilmesi için daha fazlasına ihtiyacı var. Türkiye'nin bütün farklılığı tanıyan, saygı duyan ve aralarındaki ilişkileri adalet ilkesi temelinde tesis eden bir millet olarak bütünleşmeye ihtiyacı var.
.
Başkanlık, tam da irade ve karar dağınıklığını telafi edecek, toplumsal beden bütünlüğünü tesis edecek sürecin de en önemli aşaması olacaktır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.