Sisi’ye hava bedava, ama su pahalı

04:0022/06/2020, Pazartesi
G: 22/06/2020, Pazartesi
Yasin Aktay

Libya’da Geçtiğimiz hafta UMH güçlerinin kovalamasından kaçan Hafter’in soluğu Tobruk’taki meclisin başkanı Akile Salih’le birlikte Sisi’nin yanında aldığını görmüştük. Orada şimdiye kadar bütün ısrarlara rağmen bir türlü ikna olmadıkları ve yanaşmadıkları ateşkes ilanını ve Libya’nın bütün taraflarıyla birlikte yürütülebilecek bir siyasi çözümü ilk defa olmak üzere dile getirmişlerdi. Ne var ki, ilk defa hatırladıkları bu çözüm için geç kalmış bulunuyorlardı.Libya’da tabii ki neticede siyasi süreç

Libya’da Geçtiğimiz hafta UMH güçlerinin kovalamasından kaçan Hafter’in soluğu Tobruk’taki meclisin başkanı Akile Salih’le birlikte Sisi’nin yanında aldığını görmüştük. Orada şimdiye kadar bütün ısrarlara rağmen bir türlü ikna olmadıkları ve yanaşmadıkları ateşkes ilanını ve Libya’nın bütün taraflarıyla birlikte yürütülebilecek bir siyasi çözümü ilk defa olmak üzere dile getirmişlerdi. Ne var ki, ilk defa hatırladıkları bu çözüm için geç kalmış bulunuyorlardı.

Libya’da tabii ki neticede siyasi süreç işleyecek ve Libya halkı kendi kaderine kendisi karar verecektir, ama bu süreçte ne Hafter ne Akile Salih’in ne de onlara her türlü desteği vererek Libya halkına karşı savaştıran Sisi’nin bir yeri olmayacaktır.

Zaten Hafter’in şimdi bir siyasi sürecin tarafı olmak bir yana irtikap etmiş olduğu insanlığa karşı suçların hesabını vermek üzere sanık olma vasfı önplana çıkacaktır. Bu suçlarda ise kendisine destek olanların da kendilerini savunmaları gereken bir noktadayız.

En son Hafter güçlerinden kurtarılan Terhune bölgesinde en az 8 toplu mezar bulundu. Öldürülenlerin büyük çoğunluğu çoluk çocuk, kadınlardan oluşuyor ve mezara diri diri konulduklarına dair deliller olduğu ifade ediliyor. Kendi halkının sivillerine karşı bile bu kadar acımasız bir suçlunun Libya halkının geleceğinin konuşulacağı herhangi bir masada ne işi olur?

UMH güçleri Libya’yı Hafter güçlerinden temizlemeye devam ediyor ve şu anda mücadeleleri Sirte kapılarında devam ediyor. Telaşla bu noktada durulmasında ısrar eden Sisi ise geçtiğimiz gün Hava Kuvvetleri birliklerini ziyareti sırasında, çok şaşırtıcı bir çıkış yaparak , “Mısır ordusunun, gerek duyulması halinde ülke sınırları dışında askeri bir görevde bulunabileceğini” söylemiş ve ardından “Sirte ve Cufra kırmızı çizgidir. Libya’yı Libyalılardan başkası savunmayacaktır. Yardım etmeye ve destek vermeye hazırız. Mısır’ın Libya’da müdahale için meşruiyeti oluşmuştur” ifadelerini kullandı.

Bu ifadeler bir yandan aslında şimdiye kadar Mısır’ın Libya’daki faaliyetlerinin hiçbir meşruiyetinin olmadığını itiraf ediyor. Bir yandan da Türkiye’nin Libya’daki varlığına karşı ilk defa bu kadar açık bir tavrı ifade ediyor.

Sisi’nin Libya’da bulunuşu için bahsettiği meşruiyet ne olabilir? Mısır’ın Libya ile olan sınırından ve Libya’nın içinde bulunduğu istikrarsızlığın ürettiği durumdan bahsediyor. Ancak Libya ile ortak sınır oradan Mısır’a zorunlu olarak bir güvenlik riski oluşturuyor değil. Bilakis şu anda Mısır Libya’nın güvenliğini tehdit ediyor, aksi değil. Halihazırda Libya’dan Mısır’a yönelik kaydedilmiş hiçbir tehdit, saldırı, terör sızması olmadığı yok. Tam aksine Mısır’ın desteklediği ve Libya ile hiçbir ilgisi kalmamış olan eski general Hafter’i silahlandırarak, yanına paralı askerleri eğitip yerleştirerek Libya’ya doğrudan saldırtan Sisi’nin yönettiği Mısır. 2014 yılından beri Sisi’nin yönettiği Mısır bu tavrıyla Libya halkına her türlü acıyı, katliamı, istikrarsızlığı yaşattı. Dolayısıyla, şu anda güvenlik tehdidi oluşturuyor diye Libya’nın Mısır’a müdahale hakkı varsa da Mısır’ın böyle bir hakkı yok.

Ayrıca Mısır’ın sınırlarını şu anda gerçek anlamda tehdit eden çok daha hakiki düşmanları ve sorunları var. Mısır’ın su kaynaklarının yüzde 93’ünü oluşturan Nil üzerine Etiyopya’nın kurduğu Nahda Barajı inşaatı Sisi’nin seyirciliği altında devam ediyor. Sina’daki ciddi güvenlik sorunlarını aşamadığı için artık müzmin bir sorun olarak kabullenmiş bulunan Mısır’a asıl büyük tehdit her zaman İsrail olmuş ve ona karşı şimdiye kadar atmış olduğu hiçbir adım yokken Libya’ya karşı, dolayısıyla Türkiye’ye karşı bu havasının anlamı ne ve kendi gerçekleriyle ne kadar bağdaşıyor? Hani, ayranı yok içmeye halleri…

Öyle görünüyor ki, Sisi’yi bu havalara sevk eden şey tam da onu sıkıştıran daha derin sorunlar. Etiyopya ile uzun yıllardır devam eden kriz, Nahda Barajı için su tutulmaya başlanmasıyla birlikte had safhaya varmış durumda ve Sisi’nin ortaya koyabildiği hiçbir çözüm yaklaşımı yok. Mısır’ı ciddi bir su sıkıntısı bekliyor, en azından buna karşı önceden bazı tedbirler alabilirdi, almamış durumda.

Sina şu anda Sisi için tam bir batağa dönmüş durumda ve nihai planda orada işleyecek olan bir Siyonist İsrail planı var ve buna karşı da Sisi’nin eli kolu bağlı veya tam tersi bu planları kolaylaştıran siyasetini halkına anlatacak ne bir argümanı ne bir çabası var. Bu arada yine koronavirüs karşısında bir devlet olma vasfına hiçbir şekilde yakışmayan bir yaklaşımıyla toplunda ciddi bir rahatsızlık konusu. Bu başarısızlıklarının karşısında bu havalara açılması Sisi’yi kurtarmaz elbet, ama züğürt çenesiyle bir teselli arıyor.

İşin diğer boyutu, kırmızı çizgi ilan ettiği Sirte ve Cufra’da kimsenin onu muhatap alacağı yok. Halihazırda bu konu daha ziyade Türkiye ile Rusya arasında bir müzakere konusu.

Onu Libya’ya davet edecek meşru bir güç yok. Umudunu bağladığı aşiretler üzerinden yapacağını söylediği faaliyetler (silahlandırma, eğitme ve savaştırma) uluslararası suç dosyasını sadece biraz daha kabartacaktır. BM’nin meşru olarak kabul ettiği UMH onun her türlü müdahalesini işgal girişimi olarak niteliyor ve reddediyor.

Bu arada, Mısır’ın Libya’yla doğrudan müdahalesi hem konuyu kendi güvenliğine tehdit olarak algılayan Cezayir’i hem de Türkiye dolayısıyla NATO’yu da karşısına almasını gerektirecektir.

Bunu göze alacak ne gücü ne de gözü vardır Sisi’nin, ama hava bedava işte.

Ama su bile çok pahalı işte.

#Libya
#Mısır
#BM
#NATO