Trump yönetimindeki ABD’nin rahip Brunson’u kurtarma uğruna Türkiye’ye karşı giriştiği finansal darbe teşebbüsünde kaybedenin kısa ve uzun vadede ABD olduğunun çok açık olduğunu vurguladık. Gerçekten de bütün göstergeler, ABD’nin Türkiye’ye bu tavrı ve Türkiye’nin bu tavra karşı sergilediği mislince yaklaşımın bu konuda bir dönüm noktasına getirdiğini gösteriyor.
Zaten başladığından beri büyük tepkilere yol açan Trump politikalarına karşı küresel bir hoşnutsuzluğun kapsamlı ve organize bir muhalefete dönüşmesi için Türkiye’nin tutumu tetikleyici bir etki yapmış görünüyor. AK Parti Kongresine katılmak üzere gelen Avrupalı bir misafir sohbetimizde dünyanın Trump tarafından temsil edilen bu çılgınlığa karşı koymak için ciddi bir liderlik ihtiyacı içinde olduğunu ve Erdoğan’ın söylemleriyle ve kararlı duruşuyla bu beklentiye doğal olarak cevap vermiş olduğunu anlatıyordu.
Aslında tam da bu noktada, bu finansal saldırının ABD’ye kaybettirdiklerinden yeterince bahsetmiş olarak, bir de olayın Türkiye’ye kazandırdıkları üzerinde durabiliriz.
Kuşkusuz her saldırı gibi bunun da Türkiye’ye bir maliyeti yok değil. Nitekim dalgalanan kur dolayısıyla Türkiye’deki finans ve yatırım ortamının ciddi bir türbülansa girmiş olduğu ve bu türbülanstan herkesin güçlü çıkmadığı, bir çok piyasa aktörünün çok kötü etkilendiği bir gerçek. Üstelik türbülans hala devam ediyor, ancak ilk büyük saldırının savuşturulmuş olmasıyla birlikte yeni dalgalara karşı sistemin bir tür bağışıklık kazanmış olduğunu da söylemek mümkün. Yıkamayan darbeler daha da güçlendiriyor. Darbenin finansal olması bu kuralı değiştirmiyor. Türkiye’ye karşı ekonomik darbeyi planlayanlar bu iş için harcadıkları paralarla kalmış olacak.
Bu arada yaşananların Türkiye ekonomisiyle alakası olmadığının, bunun Türkiye’yi teslim almaya çalışan bir operasyonun sonucu olduğunun bilinmesi olaydan doğan zarara katlanmayı beklentilerin aksine kolaylaştırdı. Bilakis zararlar, “katlanılması zorunlu kayıplar” olarak görülmekten çok “ülkesine sahip çıkmak için şerefle ödenmesi gereken bir bedel” olarak görüldü. 15 Temmuz şerrinden nasıl büyük bir hayır sadır olduysa, bu finansal saldırıdan da böyle bir hayır sadır olmuş oldu. İnsanlar kaybettiklerini bilerek gidip ellerindeki avuçlarındaki dövizi Türk lirasına çevirerek, mallarını feda ederek bir millet olmanın şuuruna varmayı bir kez daha hak ettiler.
15 Temmuz’da canlarıyla sınanan ve bunu başarıyla geçen insanlar bu kez mallarıyla sınandılar ve bu sınavdan da başarıyla çıktılar. Hatırlarsanız, 15 Temmuz ihanetini gerçekleştirenlerin en büyük yanılgısı, hayalleri ve beklentileri bu milletin silahtan, tanktan korkup hemen sineceğiydi. “Zaten askerliğini bedelli yapmış nesiller söz konusuydu, bir piyade tüfeği karşısında bile ne yapacağını bilmez teslim olurdu.”
O gün o millet o darbecilerin hayallerini darmadağın etmesini bildi. Tankların, tüfeklerin karşısında göğsünü siper ederek bir millet olmanın onurunu bir kez daha hak etti.
Finansal darbe teşebbüsünde bulunanlar da bu halkın canını verme konusunda bir tereddüdü olmasa bile parayı canından daha fazla sevdiğine ve parasını asla ülkesi için de olsa feda etmeyeceğine dair önyargılarına güvendiler. Bu nasıl bir önyargı ise. Belli ki bu milleti kendileri gibi biliyorlar. Böyle bilmeye devam etsinler, hep kaybetmeye mahkum kalsınlar.
Türkiye bu finansal darbe teşebbüsünden de yüzünün akıyla çıktı. Bu kez malıyla sınandı ve bu malını da özgürlüğü, bağımsızlığı ve onuru için gözünü kırpmadan feda edebileceğini gösterme fırsatı buldu. Bu, bir ülkenin, millet olma yolunda katedebileceği en önemli mesafelerden biri.
Dahası da oldu. Türkiye halkıyla 15 Temmuz’da dünyanın her yanından insanların nasıl bir ortak duygu ve gönül coğrafyasına ait olduklarını sergilenen müthiş dayanışma örnekleriyle görmüştük. Bir çok ülkenin başkentinden Türkiye lehine ve darbe karşıtı gösteriler Türkiye ile eş zamanlı olarak düzenlenmişti. O gün insanlar Türkiye halkıyla birlikte canlarıyla sınanmamıştı belki ama dualarıyla, sergiledikleri dayanışma görüntüleriyle kalplerinin Türkiye ile attığını göstermeye çalışmışlardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan durumun adını “gönül coğrafyamızın sınırları” olarak koymuştu. Ülke olarak belli sınırları olsa da, Türkiye’nin gönül coğrafyasına sınır konulamayacağının resmiydi bu.
O coğrafyanın insanları bu sefer Türkiye ile birlikte olmanın ödemesi gereken bir bedel varsa buna da var olduklarını göstermenin fırsatını buldular ve bu fırsatı muhteşem örneklerle değerlendirdiler.
Özellikle Arap ülkelerinin hemen hepsinde halklar Türk lirasına sahip çıkmak için adeta seferber oldular. Kuveyt, Katar hatta Suudi Arabistan ve BAE vatandaşlarının, Libyalı, Mısırlı, Suriyeli, Yemenlilerin, Pakistanlıların, ellerindeki dövizleri Türk Lirası’na göstere göstere çevirme görüntüleriyle dolup taştı medya. Bu finansal saldırıyı yapanların bu görüntüleri büyük bir dikkatle ve bir o kadar kızgınlıkla izlediklerine eminim. Bunlar, bu saldırıda Türkiye’nin hiç beklemedikleri büyük kazanımları olduğu kadar kendilerinin de hezimetlerinin görüntüleri.
AK Parti’nin 6. Olağan Kongresi’nin sonunda dünyanın 50 ülkesinden, ama çoğu da mazlum, Türkiye’nin şu veya bu şeklide insani yardımlarını almış ülkelerinden öğrenciler Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir sürpriz yaptılar. Sürprizi tanımlayan cümleleri bütün öğrencileri temsilen Somalili bir genç ifade etti:
“Erdoğan zalimlere karşı hakkın yanında sergilediği dimdik duruşuyla bütün mazlum milletlerin lideri olmayı hak etmiştir. O yüzden biz bu kongrenin sadece Türklerin kongresi olmadığını düşünüyoruz. Bu kongreye bizim de liderimiz olarak gördüğümüz Erdoğan’ı tebrik etmek, yanında olduğumuzu göstermek üzere katılma hakkımızı kullanıyoruz”.
Gerçekten de ne Türkiye sadece Türkiye’den ibaret ne de Erdoğan sadece Türkiye’nin lideri. Ona bulaşan artık nasıl bir dünyaya bulaştığını da hesap etmek durumundadır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.