TUNUSAK Parti’nin iktidara gelişinin 15. yılı dolayısıyla, bu dönemin bir muhasebesine daha sonra devam etmek üzere bir ara verip bugün Maarif Vakfı’nın açılışı dolayısıyla ziyaret ettiğimiz Tunus’tan izlenimlerimizi aktaralım.15 Temmuz’dan kısa bir süre önce Türkiye’nin yurtdışındaki eğitim faaliyetlerini koordine etmek üzere özel yasayla kurulan Maarif Vakfı, kurulduğundan bu yana yurtdışında 90 okulun FETÖ’den devralınmasını sağladı. Aslında vakfın kurulma ihtiyacı büyük ölçüde de“Türk Okulları”markasıyla,
AK Parti’nin iktidara gelişinin 15. yılı dolayısıyla, bu dönemin bir muhasebesine daha sonra devam etmek üzere bir ara verip bugün Maarif Vakfı’nın açılışı dolayısıyla ziyaret ettiğimiz Tunus’tan izlenimlerimizi aktaralım.
15 Temmuz’dan kısa bir süre önce Türkiye’nin yurtdışındaki eğitim faaliyetlerini koordine etmek üzere özel yasayla kurulan Maarif Vakfı, kurulduğundan bu yana yurtdışında 90 okulun FETÖ’den devralınmasını sağladı. Aslında vakfın kurulma ihtiyacı büyük ölçüde de
markasıyla, ama FETÖ’nün menfur misyon ve amaçlarıyla çalışmakta olan eğitim kurumlarının devralınmasını sağlamaktı.
FETÖ’nün
büyük bir başarı hikayesi
olarak geliştirdiği okullardaki en büyük desteğin fedakar Anadolu insanının masum ve temiz duygularıyla sağladığı finansmana ve yine AK Parti döneminde,
isminin bütün dünyada yarattığı saygınlık ve yumuşak-güce dayandığı çok açık.
Türkiye içinde Erdoğan’a bin bir tür kumpasın içindeyken bile, FETÖ, yurtdışında Erdoğan’ın ismini kullanarak, ona referans vererek gücüne güç katıyordu.
Nitekim Erdoğan’la ters düştüğü anlaşıldığında dünyanın hiçbir yerinde o eski imajından ve “başarı hikayesinden” eser kalmamış durumda.
Yurtdışında Anadolu insanının dişinden tırnağından artırdığıyla ve Erdoğan’ın itibarıyla üzerine kurulan saltanatın bütün taşları bir bir sökülüyor. Maarif Vakfı, Türk milleti adına, hıyanet edilmiş bu emaneti geri alıyor ve bir çok ülkede çok daha verimli, çok daha samimi, çok daha sağlam kadrolar kurarak ve eğitim düzeyi tutturarak Türk Okulu markasını düzelterek sürdürmeye çalışıyor.
Hiç kuşkusuz Türkiye’nin eğitim alanında yurtdışındaki bu varlığı ihmal edilmemesi gereken, çok önemli bir alan.
Bu alanın başarılı yönetimi, uzun vadede Türkiye’nin şiddetli ihtiyaç duyacağı ve yeni Türkiye vizyonunda olmazsa olmaz bir şey.
Esasen FETÖ’nün zamanında üstüne yattığı ve AK Parti’nin bundan dolayı eleştiriye maruz kaldığı büyük destek ve itibar, büyük ölçüde de bu şiddetli ihtiyaca cevap veriyor görünmelerinden olmuştur.
Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün
bu konuda sahadaki gerçek gözlemlerine de dayanarak ilginç bir gözlemde bulunuyor: “Eğitimde kalite iddiaları tamamen reklamla elde edilmiş boş bir imajdan başka bir şey değil. Bu imajı oluşturabilmek için her tür fırıldağı çeviriyorlardı. Bir Türk çocuğunu o yörenin kılığına sokup mükemmel Türkçe öğrenmiş diye gelen ziyaretçilere takdim ettikleri bile vakidir. Bilakis Türkiye’deki eğitim kurumlarında yetişenlerden nasıl fesatçı bir nesil oluşturdularsa yurtdışındaki okullarda da aynı misyonu yüklemeye çalışıyorlar.”
FETÖ, türlü fırıldaklarla edinmiş olduğu bu imkanları bırakmamak için de elini ardına koymuyor elbet.
Yurtdışında her yerde edindikleri lobi, medya ve dedikodu imkanlarını sonuna kadar Türkiye’yi ve Maarif Vakfı'nı karalamak, baltalamak ve engellemek için kullanmaya çalışıyorlar.
Maarif Vakfı Başkanı Akgün, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler uzmanı ve donanımlı bir diplomat gibi bu saldırılara da dinamik ekibiyle cevap vermeye çalışıyor.
Tunus’ta da bu okulun devralınıp açılması kolay olmamış elbet. Büyükelçi Ömer Faruk Doğan’ın da etkili girişimleri ve doğrusu Tunus hükümetinin Türkiye’ye karşı dostane tutumu dolayısıyla okul açılmış oldu. Eğitim alanında Türkiye ve Tunus arasındaki işbirliğinin devamının geleceği beklentisi de bu vesileyle yüksek düzeyde oluşmuş durumda. Bir Türkiye-Tunus üniversitesinin kuruluşu yolunda YÖK ve Tunus Eğitim Bakanlığı arasında yoğun bir temas sürüyor. Türkiye’de geçtiğimiz yıl açılan ve açılışına Cumhurbaşkanımızla birlikte
Nahda lideri Raşid Gannuşi
’nin de katıldığı
nin de Türkiye-Tunus arasında önemli bir köprü oluşturacağına her vesileyle değiniyoruz.
Tunus Arap Baharı sürecini tetikleyen ve bu süreçte ilk Devrimin yaşandığı ülke.
kısa bir süre içinde kendisine yönelen halk öfkesine karşı direnemeyeceğini anlayıp pılısını pırtısını toplayıp özel uçağıyla Suudi Arabistan’ın yolunu tuttu. Halen orada ikamet ediyor.
Bilahare 2013 yılında devrim karşıtı darbe dalgası önce Mısır’ı vurup sonra Gezi olaylarıyla Türkiye’yi yoklamaya çalıştığı sırada Tunus’u da vurmaya çalışmıştı. O dönemde Tunus halkının tepkisi demokrasi kitabına altın bir sayfa ile yazılacak cinstendi:
“Mısır’a devrim ihraç ettik, onlardan darbe ithal etmeye hiç niyetimiz yok”.
Doğrusu Mısır’da gerçekleşen ve Türkiye’de başarısız olan bu darbe girişimlerini destekleyen güçlerin aynısı Tunus’taki darbeyi bütün detaylarıyla planlamış ve sahneye koymak üzerelerdi. Bu şiddetli dalganın veya girişimin kazasız atlatılmasında
’nin basiretli-uzlaşmacı duruşunun çok etkili olduğunu bugün herkes takdir ediyor:
“Bizim iktidarımızla bütün ülke özgürlüğünü kaybedecekse varsın biz iktidar olmayalım da ülke özgür ve demokrat kalsın”
diyerek tarihi bir rol oynadı Gannuşi.
Bugün o duruşu sayesinde hem ülke daha demokrat hem kendisi ve Nahda hareketi iktidara daha yakın.
Doğrusu bu siyaseti ayrıca derinlikli bir siyaset bilimi çalışması için çok esinleyici veriler sağlayabilir.
Cuma vakti, Cumadan çıkmış arkadaşlarla buluşmayı beklerken caminin girişinde herkesin oturduğu merdivenlere oturmuş telefonumdaki mesajlara dalmışım. Arkadan
dizisinin müziğini duyunca, “arkadaşlar geldi herhalde” diye dönüp baktım, değilmiş. Tunuslu bir genç çift, oturmuş cep telefonundan beraber dizinin son bölümünü izliyor ve arada sahneler üzerine yorumlar yapıyor. Siz olsanız kaçırır mısınız vesileyi? Bir göz teması ve baş selamı tanışmayı başlatmak için yetti. Nişanlılarmış, diziyi hiç kaçırmıyorlar ve büyük bir beğeniyle izliyorlarmış.
Dizi yayınlandığı gün altyazılarıyla birlikte hemen Araplar arasında dolaşıma giriyor. Sadece Diriliş değil, bilhassa
’le birlikte TRT dizileri Arap dünyasında kimlik, tarih, kişilik ve medeniyet gerilimleriyle yüklü müthiş bir kültürel süreç başlatmış.
Bunun yansımalarını sanırım izlemeye devam edeceğiz.
#Türkiye
#Tunus
#Devrim
#Zeynelabidin Bin Ali