Darbe başarılsaydı Sisi’nin Mısır’ı gibi olurdu Türkiye

04:0018/07/2020, Cumartesi
G: 17/07/2020, Cuma
Yasin Aktay

15 Temmuz Türkiye için şer güçlerin kurdukları tuzakların başlarına geçirildiği, darbecilerin nasıl bir darbeyle devrildiklerini gördükleri bir gün oldu. Şerrin kendini en güçlü hissettiği, gücünün şımarıklığını yaşadığı bir anda düştüğü basit bir gafletle alaşağı olduğu bir gün. Allah muhafaza o meşum darbe teşebbüsü başarılı olmuş olsaydı bugün 15 Temmuz günü yine bir kutlama konusu olurdu. Muhtemelen halkın içinde olmadığı veya belki Erdoğan’a karşı gözünü nefret bürümüş halk kesimlerinin katılımıyla

15 Temmuz Türkiye için şer güçlerin kurdukları tuzakların başlarına geçirildiği, darbecilerin nasıl bir darbeyle devrildiklerini gördükleri bir gün oldu. Şerrin kendini en güçlü hissettiği, gücünün şımarıklığını yaşadığı bir anda düştüğü basit bir gafletle alaşağı olduğu bir gün. Allah muhafaza o meşum darbe teşebbüsü başarılı olmuş olsaydı bugün 15 Temmuz günü yine bir kutlama konusu olurdu. Muhtemelen halkın içinde olmadığı veya belki Erdoğan’a karşı gözünü nefret bürümüş halk kesimlerinin katılımıyla resmi kutlama törenleri yine yaşanırdı. Tabii bu kutlamalar halkın hüznünün, esaretinin ve makus talihinin daha da derinleştiği, ülkenin en az elli yıl geriye gidişinin utanmadan görmezden gelindiği nutukların sahnesi olurdu.

Tıpkı Mısır’da olduğu gibi. Türkiye’nin 15 Temmuz’unun 4 yıldönümü aynı zamanda Mısır’da yaşanan rezil darbenin 7. yıldönümüne denk geliyor. O darbe aslında Türkiye’de yaşanan Gezi hadiseleriyle eş zamanlı olarak yaşanıyordu. Türkiye’de Gezi hadiseleri sonucu birilerinin devrim diye nitelediği bir darbeye doğru gitmek üzere sahneye konuluyordu. Tıpkı Mısır’da aynı sahnenin sonunda Mısır tarihinin en kanlı, en vahşi darbesinin yaşandığı gibi.

Gezi hadisesi ile Mısır’daki darbe aynı mihraklarca desteklenen, dili, söylemi ve bütün argümanlar ve enstrümanları birbirine paralel projelerdi. Bunu o dönemde Mısır’da da hasbelkader bulunarak yakından gözlemleme fırsatı yakalamış biri olarak söyleyebiliyorum. Daha iktidara geleli bir yıl olmamış, doğru dürüst hükümet kuramamış, Meclisi feshedilmiş, bütün yürütme kurumları iyice zayıflatılmış Muhammed Mursi için “otoriterleşti, iktidarı paylaşmıyor, Mısır’a tek başına hakim olmaya çalışıyor, Mısır’ın sorunlarını çözemedi” denilerek temerrüdün (isyanın) zemini hazırlanıyordu.

Mısır tarihinin nispeten düzgün seçimlerinde ilk seçilmiş Cumhurbaşkanına bir yıl bile ülkenin müzmin sorunlarını çözmek için süre tanınmamış oluyordu. Öyle bir hava estirildi ki, Mursi’nin gerçekten bir diktatör olduğuna birçok insan inanmaya başlamıştı. Oysa kendisine karşı direnen ve arkasından sürekli iş çeviren silahlı kuvvetler ve diğer güvenlik kurumları, anayasa mahkemesi ve diğer kurumların karşısında değil diktatör, seçildiği halde Cumhurbaşkanı bile olamamıştı.

Bu arada netice ortada. Bu haliyle Mursi’yi diktatörleşiyor diye eleştirerek duruma el koyanların ülkede tesis ettiği ilkel ve şedit istibdat ortada. Şu anda Mısır tam bir açık hava hapishanesi gibi. Mursi’yi Mısır’ın müzmin asırlık sorunların bir yıl içinde çözemedi diye darbe yapanlar Mısır’ı ekonomik olarak en az elli yıl geriye götürdüler.

Tarihiyle, coğrafyasıyla çok önemli merkez ülkelerden biri olan Mısır bugün parasıyla şımarmış, tarihi, kimliği ve şahsiyeti olmayan küçücük bir BAE’nin emir kulu haline gelmiş durumda. Ülke her geçen gün daha da kötüye gitmekte, dünyaya söyleyeceği hiçbir sözü olmayan, temsil edeceği hiçbir değeri olmayan, taşeron bir ülke seviyesine düşmüş durumda. Darbelerin bir ülkeye verebileceği en büyük zarar budur. Darbeciler halklarına ihanetle başladığı için, ülkelerini geliştirmek, halklarına iyi bir hayat sağlamak gibi bir dertleri olmaz. Tek endişeleri kendi güvenlikleri ve geleceklerdir. Bunu sağlamak için satamayacakları, harcayamayacakları hiçbir değerleri yoktur.

Mısır’daki darbenin üstünden geçen 7 yıl içinde Mısır halkı darbecilerinden darbe üstüne darbeler yemeye devam etti. Zindanlarda hiçbir insan hakkı gözetilmeden sorgusuz sualsiz tutulan on binlerce insan en ağır şartlarda her türlü işkenceye maruz bırakılarak zaten yavaş yavaş bir ölüme de sürükleniyorlar. Bir şekilde ülke dışına kaçmayı başarabilmiş insanların yaşına bakılmaksızın yakınları rehin olarak alınıyor, malları müsadere ediliyor ve bazıları da güpegündüz operasyon görüntüsü altında evlerinde infaz ediliyor. Bunun sayısız örnekleri vakayı adiyeden olaylar olarak yaşanıyor Mısır’da.

Bütün bu uygulamaların üstüne bir de her yıl bu vakitlerde bu yaşanan rezaletlere Devrim denilerek törenlerle kutlaması yapılıyor. Halkın Mursi’den kurtarılışı şaşaalı resmi gösterilerle kutlanıyor. Halkıyla hiçbir alakası olmayan kutlamalar. Ülkeyi halkıyla, ekonomisiyle, siyasetiyle tarihinin en dip durumuna düşürmüş olan yöneticilerin katılımıyla gerçekleşen törenlerde Mursi’nin bir yılı bulmayan hükümet dönemi darbecilerin yol açmış olduğu bütün kötülüklerin sebebi olarak gösterilerek üstelik.

Oysa herkes ne olup bittiğini biliyor.

Darbeciler başarılı olduğunda ne yapabileceklerinin resmini çiziyor Sisi. Ülkeyi ne hale getirebileceklerini, zulüm ve istibdatta hangi boyutlara ulaşabileceklerini.

Biraz ibret almak isteyenin izleyebileceği mükemmel bir örnek.

#Mısır
#Darbe
#Sisi