Ta ki dün trafikte seyir halindeyken aldığım bir telefon… Baktım daha önce de aramış ama fark edememiş olduğum bilinmeyen bir numara.
Telefondaki sesin çok dertli olduğunu anlıyorum, uzun süre kendisini tanıtmadan, sorununun ne olduğuna da girmeden sadece nasıl bir çaresizlik hissettiğini anlatıyor. Ben her gün aldığım türden bir telefon zannediyorum, o aşinalığın oluşturduğu bir nebze rutin içinde dinliyorum bir süre. “Kendinizi bir tanıtsanız” diyorum, “Nedir meseleniz?”
Mevzuya giriyor:
“Mesela ben hasta olduğumda kendi ailemden görmediğim ilgiyi ve yardımı kendisinden gördüm” diyor. “Suriye’de kendisi de yakınları de Esad zulmüne karşı da aşırılıkçı terör örgütlerine karşı da savaşmış. Kardeşi ölmüş, kendisi ise ayağından yaralanmış ve şimdi platin takılı. Gelmiş Türkiye’ye, kendisine bir şehirde yaşamak üzere oturum verilmiş yerleşmiş. Ama o şehirde geçimini sağlayamadığı için gelmiş İstanbul’a. O gün bugün aynı yerde yaşıyor.
Suriye’deyken hatırı sayılır bir işadamı, hali vakti yerinde, ticaretini yapan biri. Şimdi ise badana, boya, inşaatta ne iş bulsa yapıyor ama evde aç oturur hiç kimseye aç olduğunu, ihtiyaç halinde olduğunu asla söylemez.
Kadın bütün bunları anlatırken sesi sonlara doğru daha ağlamaklı hale geliyor. Sonda da hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Ne yalan söyleyeyim, ben de gözyaşlarıma hakim olamadım, sözcüklerim boğazımda tıkandı, yutkundum, bir süre tepki veremedim.
“Sürelim, gönderelim, defolsunlar, ne halleri varsa görsünler” seviyesinde bir söylemin giderek normalleşmeye yüz tuttuğu, normalleştikçe insanlıktan bir şeylerin yitip gittiği, üstelik neyin yitip gittiğini de çoğu kişinin fark etmediği bir karanlık atmosfer var.
Ayşe hanımın sesi bir anda o asil milletimizde bastırıldığını sandığım vicdanın, ahlaki güzelliğin bu karanlık atmosfere tekrar doğan güneş gibi ışımaya başladığını hissettim.
Suriyeliler muhacir olarak geldiler. Doğrudur. Muhacirlik ezeli bir durum değildir. Zaten bireysel olarak kimsenin hayatında muhacirlik özellikleriyle yük olmuş değiller.
Komşunun kimin üzerinde ne hakkı vardı? Bunun vatandaşlıkla mı alakası vardı, ödediğimiz vergilerle mi? Onu bunu bilmiyorum. Ben Ayşe hanımın “komşusuna ağlayan” sesinde bütün insanlık için umut ışığını gördüm.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.