AK Parti’nin muhtaç olduğu kudret

04:0031/07/2019, среда
G: 31/07/2019, среда
Yasin Aktay

AK Parti’nin muhtaç olduğu kudret kendi ismini aldığı adaletten başka bir yerde değildir. Adalet her şeyin başı, mülkün temeli, bir şeyin yerinde olup olmadığının ölçüsü, dengesi, melekesi, vicdanı ve hissiyatı.AK Parti’yi bugünlere kadar taşıyan, AK Parti’ye Türkiye’yi bugünlere taşıma gücü veren temel motivasyon adalet talebinden ve pratiğinden başkası değildi. Harici ve dahili bedhahlara karşı direnme gücü ve meydan okuma cesareti kazandıran en güçlü enerji.Adaletin tesisi için az şey gerçekleştirmedi

AK Parti’nin muhtaç olduğu kudret kendi ismini aldığı adaletten başka bir yerde değildir. Adalet her şeyin başı, mülkün temeli, bir şeyin yerinde olup olmadığının ölçüsü, dengesi, melekesi, vicdanı ve hissiyatı.



AK Parti’yi bugünlere kadar taşıyan, AK Parti’ye Türkiye’yi bugünlere taşıma gücü veren temel motivasyon adalet talebinden ve pratiğinden başkası değildi
. Harici ve dahili bedhahlara karşı direnme gücü ve meydan okuma cesareti kazandıran en güçlü enerji.
Adaletin tesisi için az şey gerçekleştirmedi AK Parti. Türkiye’de
güçlü vatandaşlığın sosyal, ekonomik ve siyasi altyapısı
nı yaptığı bütün reformlarla kurarken aslında aradığı ve temin ettiği şey de adaletten başkası değildi. Kimsenin etnik kökeninden, dilinden, inancından dolayı baskı ve ayırım görmediği bir ülke olma yolunda reformlar gerçekleştirildi. Burada da aranan şey elbette adaletti ve bu yolda çok yol kat edildi.
Açlık sınırı
olan günde 4 doların altında yaşayan insan sayısı nüfusun yüzde 32’siydi. Bu apaçık bir sosyal adaletsizliğin işaretiydi. Bu adaletsizliğin giderilmesi için ortaya konulan sosyal devlet politikalarıyla bu oran neredeyse sıfır seviyesine indirildi. Kişi başına düşen milli gelir 2700 dolardan 10 bin doların üstüne çıkarılırken de hedeflenen ve temin edilen şey adaletti.
Ülkenin yükseltilen refah seviyesinden en yoksulundan en zenginine herkes faydalanıyor.
Bugün bu ülkenin en fakir insanları en zengin insanlarıyla aynı hastanelerde, aynı standartlarda tedavi görebiliyorsa, bu gerçekleşmiş ve yaşanmakta olan bir adalet hedefiyle mümkün olmaktadır. Mezun olduğu liseye, geldiği sosyal çevreye, başında örtü olup olmadığına bakılmaksızın ve önüne engeller konmaksızın bugün her ekonomik seviyeden daha çok insan
üniversitelerde okuyabiliyor
. Devlet üniversiteleri tamamen parasız ve üstelik ihtiyacı olanları bursla, krediyle destekleyerek okumalarına fırsat tanıyor, temel eğitim sosyal devletin tam desteğiyle fırsat eşitsizliği yaratmayacak şekilde karşılanıyor ilh.
AK Parti’nin adalet adına gerçekleştirdiklerinin bilançosunu ortaya koymaya kalktığımızda liste çok uzar gider.
Bu konuda AK Parti ile ne geçmişte icraatlarıyla ne de bugün programları ve kabiliyetleriyle yarışabilecek bir parti veya hareket bile yok
. Buna rağmen adalet sürekli izlenen bir yoldur. Bitmeyen bir devrim yoludur. Ulaştığınız her noktaya artık bir çıta çakılır ve onun daha da üstüne çıkmanız gerekir. Çünkü adaletin imtihanı da gerçekleşme performansı da bulunulan seviyeye göre tekrar ayarlanıyor ve onun gerisine düşmemeniz gerekiyor.
Mesela, Türkiye’yi artık doksanlı yıllardaki seviyeyle karşılaştırarak şimdi ne kadar iyi olduğuyla teselli bulamayız. Daha önceki dönemlerde
AK Parti’nin rakibinin yine AK Parti olduğunu söylüyorduk, iki sebepten dolayı
.
Bir
, karşısında daha iyisini yapacağına dair en ufak bir umut vaat eden bir muhalefet yoktu.
İki
, AK Parti kendi vaat ettiklerini gerçekleştirme konusunda en büyük engeli muhalefetten değil, yine kendisinden görüyordu.
Aslında bugün de farklı bir noktada değiliz. Hala AK Parti’ye alternatif, geleceğin dünyasına adalet açısından daha iyi bir umut vaat eden ne bir parti ne bir hareket var
. Ve yine AK Parti’yi kendi vaatlerini gerçekleştirmekten alıkoyan, onu engelleyen, muhalefetin kendisinden ziyade kendi yanlışları veya performans düşüşlerinden başkası değil.
Bugün muhalefete de, özellikle İstanbul ve Ankara’da, bir çıkış yolu açmış görünen şey, ortaya koydukları daha adil, daha iyi bir Türkiye için söylemleri, programları veya projeleri değil, sadece AK Parti’ye karşı 17 yıllık iktidar pratiğinde biriken hoşnutsuzlukların değerlendirilmesinden başkası değil
. Bu hoşnutsuzlukların sebebi tabii ki hoşnutsuz olanlar değil. Adalet melekesi tam da burada devreye girer. Yerinde gitmeyen, hoşnutsuzluklar üreten, bizim detay zannedip yüz çevirdiğimiz, bakmaktan ve görmekten imtina ettiğimiz neler var ki, bu hoşnutsuzlukları biriktiriyor?
“Adalet”
ve Kalkınma Partisinin tam da bu
“gözden kaçın detaylara”,
bu
“küçük şeylere”
eğilmesi bunları kendi içinde değerlendirmesi gerekiyor. Çünkü iktidar ölçeğinde “gözden kaçan detay” her biri bir alem olan bireysel hayatlar için çok şey ifade ediyor.
Fırat kenarında bir kurdun kaptığı koyunun hissiyatına sahip olmak
, adalet talebi olanların fantezi bir söylemi değil, gerçek kişiliği haline gelmelidir.
Adaletin en sinsi düşmanı lakaytlıktır, vurdumduymazlıktır.

Adalet, sonuçları benim hoşuma gitmese de. Adalet, benim ve yakınlarımın aleyhine de olsa. Adalet, öfkeli olduğum bir grubun, cemaatin, partinin, milletin insanı lehine bir hükmü işaret ediyorsa da.

Yerinde olmayan her şey zulümdür
. Emeğin ürünü olmayan, hak edilmemiş her bir kuruş kazanç, hak edilmemiş makam, ehlinde olmayan görevler yerini kaybetmiş emanetler adalet kaybının işaretleridir. Çünkü adalet her şeyin yerli yerinde olmasıdır.
Bir şeyin yerinde olup olmadığının çok basit ölçüsü vardır. Bir şey yerine yakışıyorsa orada güzel duruyordur, yerindedir, değilse eğreti durur, adaleti kaymıştır.
Adaleti bir değer olarak, bir kültür ve kişilik olarak yaygınlaştırmanın ve güçlendirmenin yollarına bakmak lazım. AK Parti’nin bir ideolojisi veya bir misyonunun olmadığı yönündeki eleştirilere hiçbir zaman katılmadım
. Adalet gibi bir hedefi olan bir parti için başka bir ideolojiye gerek yok.
Haa, AK Parti adalet konusunda ortaya koyduğu parlak performansın edebiyatını yeterince yapmadı, bunu bir söyleme ve kişilik eğitimi meselesine dönüştürmedi.
Yapmalı mıydı?
Çok söyleyip az yapmak yerine çok şey yapıp az söylemek mi daha iyiydi? Bunun tartışmasını da sosyal psikologlara havale edelim.
Buna rağmen AK Parti hala kitlelerin umudu olmak bakımından açık ara öndedir ve hala gerçek anlamda tek rakibi yine kendisidir
ve ama bu sefer 17 yıllık rekor iktidar süresinin biriken sorunlarıyla. Bu sorunları AK Parti içinde konuşmanın, gerektiğinde eleştirmenin, çözümlerini geliştirmenin ve daha ileriye gitmenin yolları tıkanmış değildir. Başka bir ifadeyle
AK Parti’de iç siyaset yolları tükenmiş veya tıkanmış değildir. Türkiye için de AK Parti için de çözüm AK Parti’nin dışında değil içindedir.

Elbette fikirleri savunmak, kabul ettirmek her zaman kolay olmaz. Karşısında başka fikirlerle çatışmayı göze almayı gerektirir. Nerde görülmüş her söylediğimiz sözün hemen doğru kabul edilmesi lüksü?

Yine de gerekli olan tek şey hasbilik ve cesarettir.
#AK Parti
#Adalet
#Kudret
#Cesaret