Trump'ın seçilmesi sonrasında dünya genelinde bir huzursuzluk durumu hakim. ABD'de dahi çeşitli kesimlerin Trump'ın seçilmesine karşı gerçekleştirdiği eylemler dünya medyasının gündemini meşgul ediyor. Meksika sınırına duvar öreceğini ifade eden, seçim kampanyasını İslamofobik mesajlar üzerine kurgulayan Trump ilk başlarda ABD'de yükselen yabancı düşmanlığı ile yelkenini doldurmak istiyormuş gibi göründüğü için siyaseten çok fazla ciddiye alınmamıştı.
Ancak Cumhuriyetçi Parti içerisindeki rakiplerini yarış dışı bıraktıktan sonra ABD dış politikasını ve dolayısıyla ittifak ilişkileri bulunan ülkelerin dış politikalarını oldukça yakından ilgilendiren laflar etmeye başladı. Bu sebeple Trump'ın seçimi kazanması belli çevrelerde bir şok etkisi yarattı. AB'de de benzer bir şok etkisinin olduğunu işaret eden tepkiler var.
Trump'ın seçilmesinin AB'de yarattığı endişenin en önemli sebebi müstakbel başkanın NATO'yu tartışmaya açması oldu. Başkanlık seçimleri kampanyasında Trump, ABD'de zaman zaman dile getirilen bir çekinceyi oldukça yüksek sesle ifade etmişti. Trump NATO'nun ünlü 5. Maddesine atıfta bulunarak ortak savunma için yeteri kadar harcama yapmayan üyelerin varlığından bahsederek bu durumun gözden geçirilmesi gerektiğini ileri sürmüştü. Trump'a göre ABD'nin NATO üyesi ülkeleri korumak için yaptığı harcama bir servete tekabül ederken NATO içerisindeki bazı ülkeler savunma ittifakı adına hiçbir şey yapmıyordu.
Trump'ın açıklamaları ilk elde Baltık ülkelerini rahatsız etti, zira Trump açıklamasında Baltık ülkeleri gibi NATO üyelerini sert bir dille eleştirerek ABD'ye karşı yükümlülüklerini devam ettirdikleri sürece NATO'nun savunma şemsiyesinden faydalanabileceklerini söylemişti. Rusya'dan tarihsel olarak tehdit algılayan, NATO'nun savunma şemsiyesi ile fiziksel güvenlik ihtiyaçlarının büyük bölümünü karşılayan Baltık ülkeleri gibi gelişkin ekonomiye sahip fakat askerî anlamda neredeyse bir hiç hükmündeki ülkelerde Trump'ın açıklaması derin bir kaygıyı ve AB'nin bütününde de tepkiyi beraberinde getirdi.
Trump'ın seçilmesi sonrasında AB liderleri tarafından birbiri ardına sert açıklamalar geldi. Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, Trump'ın ortalama bir ABD'li gibi Avrupa'yı tanımadığından bahsederek ABD Başkanının göreve başlayıp dünyanın tanımadığı yerlerini tanımaya başlamasının iki yıllık bir kayba eşdeğer olduğunu iddia etti. Juncker ayrıca Trump'ın NATO'yu tartışmaya açmasının oldukça tehlikeli sonuçlar doğurabileceğinden de bahsederek meselenin esasını bir biçimde ortaya koymuş oldu.
AB Dışişleri Bakanları Trump sonrasında ABD ve AB arasındaki ilişkilerin nasıl bir seyir takip edeceğini görüşmek üzere Brüksel'de bir araya geldiler. Bu toplantıya Fransa Dışişleri Bakanı ve Britanya Dışişleri Bakanı katılmadı. Fransa Dışişleri Bakanı'nın BM Genel Sekreteri ile bir randevusu olduğundan toplantıya katılmadığı açıklanırken Britanya Dışişleri Bakanının toplantıya katılmamasını AB Güvenlik ve Dış Politika Temsilcisi Mogherini, Brexit'e bağladı.
Toplantıya dair AB Dönem Başkanı Slovenya'nın Dışişleri Bakanı Miroslav Lajcak'ın işbirliği mesajı her şeye rağmen AB ve ABD arasındaki stratejik, ekonomik ve sosyal ilişkilerin kötüleşmesini önleyeceği umudunun da bir göstergesiydi. Belki de ABD'yi ürkütmemek için böyle bir ümidin olduğu izlenimi yaratıldı.
İlginçtir, Trump'ın NATO hakkında söylediklerinin benzerleri daha yumuşak bir tonda Bill Clinton'ın seçim kampanyasında dile getirilmişti. NATO'da maliyetlerin hakça paylaşımı, ABD'nin yükünün paylaşılması, AB'nin daha çok sorumluluk alması gibi talepler dile getirilmişti. Yeni bir izolasyonizm olarak değerlendirilen Clinton'ın bu politikalarına en sert tepkiler Cumhuriyetçiler'den, özellikle daha sonraki dönemde Neo-con olarak adlandırılacak gruptan gelmişti.
NATO Zirvelerinde alınan kararları da dikkate alarak AB Soğuk Savaş'ın sona ermesinin ardından kendi içerisindeki derinleşme ve coğrafi genişlemesinin de etkisiyle otonom bir savunma ve güvenlik politikası üzerinde çalışmalar yürüttü. AB'nin kurucu antlaşması Maastricht'te AB'nin üç temel sütun üzerinde yükseldiği kabul edilmişti. Bu sütunlar Avrupa Toplulukları, Avrupa Dışişleri ve Güvenlik Politikası ve Güvenlik Güçleri ve Adalet Alanında işbirliği idi.
AB Soğuk Savaş'ın sona ermesinin hemen ardından askerî anlamda NATO'yu dengeleyecek ya da en azından NATO'nun eksik bırakabileceği alanları doldurabilecek bir askerî sistem üzerinde çalışmaya başlamıştı. Özellikle ABD'nin AB'ye rağmen Yugoslavya'ya müdahale etmesi AB yetkililerinde ABD'nin AB çıkarları aleyhine birtakım savunma ve güvenlik kararları alabileceğini göstermişti. AB'nin kendisine tanımladığı Petersberg Görevleri bu bakımdan oldukça önemli bir dönüm noktasıydı.
Bununla birlikte, AB kendi otonom askerî / güvenlik politikasını geliştirmeye çalışırken devamlı olarak gelişmelerin NATO'yu zayıflatmak veya AB'yi NATO dışarısına taşımak gibi bir amacı olmadığını iddia ediyorlardı. Sonraki dönemde şekillenen güvenlik politikaları da özellikle askeri anlamda NATO'ya bağımlı kaldı. Bu durumun böyle gelişmesinde özellikle Bush yönetiminin AB'nin NATO'nun içini boşaltmaya çalıştığı, altını oyduğu yönündeki eleştirilerinin etkisi olmuştu. ABD, NATO'nun etki alanına çıkmış bir AB istemediği için ESDP'nin mutedil bir hale gelmesi için çaba gösterdi. Bununla birlikte AB'nin otonom bir güvenlik politikası arayışı sona ermedi. Bush'la birlikte ABD müttefiklerinden bandwagoning talep ettiği için AB, ABD'nin bu talebine karşı duramadı ama AB Güvenlik Politikası yavaş adımlarla da olsa devam etti.
Brexit bu anlamda AB için kimsenin farkında olmadığı bir fırsat kapısı açmış gözüküyor. AB içerisinde ABD'nin sözcüsü ve temsilcisi olarak ABD'nin istemediği hususlarda direnç gösteren İngiltere, eğer her şey yolunda giderse 2 yıl içerisinde AB'den ayrılacak. Trump'ın seçilmesi dolayısıyla ABD ve AB arasında giderek artan suni gerilimle birlikte artık AB Güvenlik Politikası haberlerini daha sık okuyabiliriz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.