Temizlik imandan gelir

Olup bitenlere bakınca söylenebilecek tek cümle bu olmalı.

Daha Kasım ayı ortasında dershane tartışması başladığında bunun bir devlet meselesi haline getirildiğini yazmıştım.

Cemaat adına konuşup icraat yapanlar beni yanıltmadı.

Bu konuya değinen yazılarımdan birinde belirli bir grubun belirli bir takvimle bu işleri yürüttüğünü söyleyip kim bunlar ve bu operasyonun adı ne diye sormuştum.

Gelişmeler bütün tahminleri doğruladı. Bir tek bu operasyonu planlayan ve uygulayanların verdiği ismi hâlâ öğrenemedik.

Neredeyse en çok da ünlü Babıali Baskını"na benzeyen bakan çocuklarının da aralarında olduğu operasyonlara gelinene kadar diğer aşamalar yaşandı.

İlkin dershane tartışmasında toz dumana karıştı günlerce kampanya yapıldı.

Cemaat açısından bütün imkanların seferber edildiği bu devasa kampanyanın hızı 2004 yılına ait geçerliliği olmadığını herkesin bildiği MGK kararının medyaya servis edilmesiyle düştü ve başka bir tartışma başladı: Hükümet cemaat karşıtıydı karara göre...

Buna delil olsun diye üçüncü aşama başlatıldı; çoğu ham çalışmalar fişleme kanıtı, cemaat karşıtlığının belgesi olarak sürüldü.

Dördüncü aşamada kasetlerin belgelerin uçuşacağı ağırlıkla sanal ortamda yazılıp çiziliyordu; bizzat Fethullah Gülen, Yazarlar Vakfı ve kimi cemaat adına konuşan yazanların bu konulara ait imalarda bulunduğu ya da "olursa bizden bilinmemeli" açıklamalar geldi. Ki o ara, kısa süreli de olsa iki kaset sanal ortamda boy gösterdi.

Beşinci aşamada Hakan Şükür uzun ve siyasi bir açıklamayla AK Parti"den ayrıldı.

Ertesi sabah bugün tartıştığımız ve bundan sonra tartışmaların seyrini belirleyecek üç ayaklı bir operasyonla uyandı Türkiye.

Takvim çalışıyordu.

Takvime göre çalışılıyordu.

Operasyonun son aşaması artık gerekçeleri bir tarafa açıktan bir savaş ilanıydı. Daha doğrusu açılmış bir savaşın gizlenemez ağır saldırısıydı.

Beklenen oldu; hükümet bugüne kadarki tutumunu değiştirip muhataplarının istediği şekilde davranacağını açıkça ilan etti.

Bundan sonrası devleti ele geçirmek isteyenlerle hükümet eliyle devlet arasındaki bir savaştır.

Bu kadar açık.

Bugün bırakın Türkiye"de yaşayanları, yurt dışında bile bunun bir cemaat adına yapılan operasyon olduğunu biliyor ve söylüyor.

Bu kadar siyasal ve operasyonel tutumun ardından artık cemaat eski cemaat olamayacak.

Yönetimine ve kimi kritik yerlerine sızanları temizleyene kadar.

Hep onların bu temizliği yapmasını bekledim, yapamadılar.

O zaman bu mücadelenin sonunda onların yerine devlet temizleyecek belli ki...

...

Yazının başlığında olduğu gibi, "temizlik imandan gelir" şüphesiz.

Bu Hadis"e uygun olarak şimdi bu vesileyle ikinci temizliğin de yapılmasını beklemeliyiz.

Madem iddialar var, rüşvet, suistimal, nüfuz kullanımına yönelik ithamlar, suçlamalar var... bunlar sonuna kadar araştırılıp bulunanların gözünün yaşına bakılmasın. Temizliğin bir ayağı bu olsun.

Halk Bankası konusundaki açık ve kasti faul bu çalışmanın içinde sırıtırken, bir de üstüne daha ilk günden servis edilen fotoğraf, telefon kayıt deşifreleri gibi malzemeler soru işaretlerini artırmaya başladı. Bu kadar önemli iddiasıyla başlatılan operasyonla ilgili olarak bu çoğu sahte, daha önce kullanılmış yöntemlerin el altından servis edilmesi niyeti ve iddiaların gerçekliğini çok zedeliyor.

Her sabah gazetecilere yeni bilgiler veren savcının konuşmaları, tarzı, bu tutumu da soru işaretlerini artırmaktan başka işe yaramıyor.

...

Yazımı bitiriyordum ki 28 Şubat davasında Çevik Bir dahil bütün tutukluların tahliye edildiği haberi düştü son dakika olarak.

İnsanların özgür olmalarından sadece mutlu olurum.

Can alanlar hariç bir tek insanın bile tek gün mahpusta kalması için katkım olmasını istemem.

Mustafa Balbay kararının diğer tutuklu ve mahkum vekillere örnek olmasını savunmuştum, mahkeme KCK"dan tutuklu olanlar konusunda Anayasa Mahkemesi kararını hiç takmadığını açıklamıştı Salı günü oysa.

Şimdi bir başka mahkeme yapılmış bir darbeyle ilgili böyle bir karar veriyor.

O zaman insan bunca olayın üst üste gelmesi karşısında diyecek bir şey arıyor, ama bulamıyor.

Vardır söylenecek mutlaka da... ben bulamıyorum...