Zengin ve yoksulluğumuzu doğru okumak

04:005/09/2018, Çarşamba
G: 5/09/2018, Çarşamba
Yaşar Süngü

Ekonomik kalkınma ve İşbirliği Örgütü OECD, aralarında Türkiye’nin de olduğu üye ülkelerin en zengin ailelerindeki kitap sayısını incelemiş.2015 yılı verilerine dayanan bir raporda, birinci sıraya yerleşen Avrupa ülkesi 423 kitap ile Lüksemburg.İkinci Macaristan, üçüncü 346 kitapla Almanya, onu da 331 kitapla Lihtenştayn, 323 kitapla Avusturya, 322 kitapla da Norveç izlemiş.Türkiye’de sosyoekonomik olarak en üst dilimde yer alan ailelerin evindeki kitap sayısı ortalama 179.Zenginler artık eskiden

Ekonomik kalkınma ve İşbirliği Örgütü OECD, aralarında Türkiye’nin de olduğu üye ülkelerin en zengin ailelerindeki kitap sayısını incelemiş.





2015 yılı verilerine dayanan bir raporda, birinci sıraya yerleşen Avrupa ülkesi 423 kitap ile Lüksemburg.

İkinci Macaristan, üçüncü 346 kitapla Almanya, onu da 331 kitapla Lihtenştayn, 323 kitapla Avusturya, 322 kitapla da Norveç izlemiş.

Türkiye’de sosyoekonomik olarak en üst dilimde yer alan ailelerin evindeki kitap sayısı ortalama 179.

Zenginler artık eskiden evlerinde statü simgesi, hava atma aracı olarak kullandıkları büyük kütüphane sahipliği anlayışından da vazgeçmişler.

**

Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK verilerine göre, geçtiğimiz yıl Türkiye’de yayınlanan kitap sayısı 58 bin 27.

Bu sayı 212 elektronik kitap, bin 767 web tabanlı elektronik kitap, 26 konuşan kitap ve 303 diğer olmak üzere toplamda 60 bin 335’e çıkıyor.

Akıllı telefonların çıkışı ve dijital devrim sonrası görselliğin tavan yaptığı günümüzde okumak gerçekten çok zor.

Hele de insanların sosyal medyadaki paylaşımları okuyarak okuduğunu zannettiği bir ortamda.

Gençler arasında çok ciddi bir okuyan nüfus var ama şöyle de bir sorun var; Kendini yetiştirmek, geliştirmek için değil, başkalarını ‘geliştirmek’(! )ve tumturaklı laf etmek için okuyoruz.

Okuma alışkanlığında zengin yoksul ayrımı yok.

Toplumun her kademesinde eğitim şart ama önce zenginlere ve idarecilere şart hem de acil.

Yoksulun cahilliği yoksula zarar veriyor ama zenginin ve idarecinin cehaleti topluma zarar.

**

Başka ülkeleri bırakıp ülkemize dönelim.

TÜİK verilerinden kütüphane sayımıza bakalım.

2017 yılı itibarıyla Türkiye’de toplam kütüphane sayısı 28 bin 126.

Bunların 1 tanesi milli kütüphane, bin 146’sı halk kütüphanesi, 564’ü üniversite kütüphanesi, 26 bin 415’i ise örgün ve yaygın eğitim kurumu kütüphanesi.

Yani okullarda işlevsiz kalan, öğrenci ve öğretmenlerin uğramadığı, dijital çağdan önceki dönemi temsil eden hatıra odası gibi okul kütüphaneleri.

Öğretmenler odasında bile teneffüs aralarında her öğretmenin akıllı telefona başını eğdiği bir dönemde öğrencilerin kütüphaneye koşacağını beklemek artık hayalden bile uzak.

Milli kütüphanedeki kitap sayısı 1 milyon 410 bin 489.

Kitap sayısı 2016 yılına oranla yüzde 8,6 artmış.

Halk kütüphanelerindeki kitap sayısı 19 milyon 993 bin 613.

Üniversite kütüphanelerindeki kitap sayısı yüzde 7,5 artışla 16 milyon 385 bin 532’ye ulaşmış.

Verilere göre Milli kütüphanelerdeki kitap yüzdesi neredeyse hiç değişmemiş.

Örgün ve yaygın eğitim kütüphanelerdeki kitap sayısı 2015 yılında 32,3 milyon iken 2017 yılında 26,7 milyona gerilemiş.

Üniversite kütüphanelerindeki kitap sayısı 2013 yılında 13,4 milyon iken geçen yıl 16,4 milyon olarak kaydedilmiş.

**

Gazete ve dergi sayıları her geçen gün azalırken, buna paralel olarak gazete ve dergi tirajları da düşmüş.

2015 yılında 6 bin 802 olan gazete ve dergi sayısı 2017 yılında ise 6 bin 124’e gerilemiş.

2016 yılına oranla 2017 yılında düşen tiraj oranı 2,6.

2017 yılında yayımlanan gazete ve dergilerin yıllık toplam tirajı 1 milyar 661 milyon 102 bin 580.

Bunun yüzde 93,9’unu gazeteler oluşturuyor.

Geçen yıl yayımlanan gazetelerin yüzde 90,8’i yerel yayın yapıyor. Bunun sadece yüzde 7,1’i ulusal boyutta.

Dergilerin ise yüzde 33,7’si yerel, yüzde 61,2’si ulusal.

Nüfus artarken okuma oranının düşmesi üzüntü verici.

**

En fazla kitap okuyan ülkelerin başında, yüzde 21 ile Fransa ve İngiltere varmış.

Ardından, yüzde 14 ile Japonya geliyor. ABD’de bu oran yüzde 12, İspanya’da ise, yüzde 9. Türkiye’de çok daha az.

‘Okuma alışkanlığı’nda dünyada 86. sıradayız.

Çocuklara kitap hediye edilmesi sıralamasında da Türkiye, 180 ülke içerisinde 140’ıncı sırada.

En üzüldüğüm nokta burası; Kitabın verilecek en güzel hediye olduğunu unuttuk.

Türkiye’de ‘okur-yazarlık oranı’ yüzde 95’in üzerinde ama bu kitap okuduğumuz anlamına gelmiyor.

Kitap okumaya müsait olduğumuz anlamı taşıyor.

Ne zaman çok kitap okumaya başlayacağız?

Birbirimizin canına okumaktan vazgeçtiğimiz zaman.

#Zenginlik
#Yoksulluk
#Türkiye