Tercihler

04:0023/07/2017, Sunday
G: 17/09/2019, Tuesday
Yaşar Süngü

Hayata zorunlu kabullerle başlarsın, mesela zengin ya da soylu, kültürlü entelektüel bir ailede doğmayı, doğduğun ülkeni, ananı babanı, akrabalarını, abini ablanı, kızlığı erkekliği, boyunu posunu, gözlerini, saçlarını, fiziğini filan seçemezsin.Mesela Suriyeli, Iraklı, Yemenli, Nijerli, Afganistanlı, Bangladeşli, Filistinli olmamayı tercih edemezsin.Türk, Kürt, Arap, İngiliz, Amerikalı, Rus, İsveçli olmak istemen de boşuna.Hristiyan, Yahudi veya Müslümanbir ailenin çocuğu olmayı seçemediğin gibi

Hayata zorunlu kabullerle başlarsın, mesela zengin ya da soylu, kültürlü entelektüel bir ailede doğmayı, doğduğun ülkeni, ananı babanı, akrabalarını, abini ablanı, kızlığı erkekliği, boyunu posunu, gözlerini, saçlarını, fiziğini filan seçemezsin.

Mesela Suriyeli, Iraklı, Yemenli, Nijerli, Afganistanlı, Bangladeşli, Filistinli olmamayı tercih edemezsin.

Türk, Kürt, Arap, İngiliz, Amerikalı, Rus, İsveçli olmak istemen de boşuna.


Hristiyan, Yahudi veya Müslüman
bir ailenin çocuğu olmayı seçemediğin gibi ateist bir ailenin çocuğu olmayı da tercih edemezsin.

***

Ortadoğu’da petrol milyarderlerinin ya da Avrupa’nın zenginlerinin saraylarında doğmayı, zengin ve kültürlü bir ailenin tek evladı olmayı, güzel, yakışıklı ve güçlü olmayı herkes ister.

Koç, Sabancı, Ülker, Eczacıbaşı
gibi Türkiye’nin belli başlı adı sanı olan zengin ailelerine ait olmak belki birçok insan arzusudur.

Ancak hayatın başında böyle bir seçme hakkı yoktur.

Bunları seçemediğin için bunlarla
övünme
ya da
dövünme
hakkın da yoktur.

***

Hayatın içinde attığımız ve atmadığımız her adım bir tercihtir aslında.

Hayatın başında verilen zorunlu tercihlerimizden sorumlu değiliz.

Yalnızca attığımız her adımdan sorumluyuz.

Ve attığımız ya da atmadığımız her adım önümüze yeni tercihler çıkarır.

Her yaptığımız tercihin
olumlu
ya da
olumsuz
bedelini öderiz.

***

Zorunlu tercihlerinle değil yalnız iradenle seçtiğin tercihlerinle övünebilirsin.

Çalışmadan doğal yollarla sana gelenlerle değil.

Yalnızca çalışarak elde ettiğin şeyler senin.

Sorumlu olduğun tek şey,
yaptıkların
ve yapmaya
gücün olduğu halde yapmadıklarındır.

Hayat böyle bedel ödeyerek sürer gider.

“Tecrübe dediğiniz şey hayatta yenilen kazıkların bileşkesidir” sözü meşhurdur.

Necm suresi 39’uncu ayette
ne deniyor: İnsan için ancak çalıştığı vardır.

Emek olmadan yemek olmaz, olsa da tadı olmaz.

Kudüs fatihi Selahaddin
Eyyübi’nin vasiyeti

Selahaddin Eyyübi, ölüm döşeğinde idi. Kendisinden sonra, yerine geçecek olan oğlu Melik Efdal’i yanına çağırdı ve ona şunları nasihat etti:

“Evlâdım sana, bütün iyiliklerin kendisinden geldiği Allah korkusu ile
doğrudan ve doğru yoldan
ayrılmamayı vasiyet ederim.
Allah’ın emirlerini yerine getirmekte
elin gevşek olmasın ve kusur işlemeyesin
.
Bilesin ki, kurtuluş ancak bundadır.
Kimsenin kanı ile ellerini kirletme
. Halkının emniyeti ve saadeti için çalış. Onları Allah’ın sana bir emaneti bil.
Komutanlarına değer ver.
Arkadaşlarını koru.

Herkesin bir gün öleceğini aklından çıkarma.

Kimsenin hakkını zayi etme. Kul hakkı, kul affetmedikçe kalkmaz.”

Bu nasihatlardan sonra vaziyet olarak da şunu istedi:

Kefenimi bir mızrağın ucuna bağlayıp, tellalın eline vereceksin.

O, sokak sokak gezecek ve halka şöyle bağıracak:

“İşte ey ahali!
Bu Kudüs fatihi Selâhaddin’in kefenidir
. Dünyadan, sadece bu kefenle gidecektir. Bundan gayrı mal, mülk, mevki ve makam, ölüm kapısından öteye geçmeyecektir. Bakın ve ibret alın!
Karıncadan güven dersi

Hz. Süleyman karıncaya yılda ne kadar yediğini sorar.

Karınca “iki buğday” der.

Test etmek için iki buğdayla karıncayı şişeye koyar.

Bir yıl sonra bakar ki birisini yemiş, diğeri duruyor.

Neden der.

Karınca: “Eskiden rızkımı Allah verirdi. O’na güvenerek ikisini de yerdim.

Araya insan girince güvenemedim birini bıraktım

‘O yangına şükürler olsun’

Soğuk bir kış sabahı sahildeki küçük bir köyden bir balıkçı filosu denize açıldı.

Öğleden sonra büyük bir
fırtına
koptu.
Gece olduğunda balıkçı teknelerinden hiçbiri
limana
dönememişti.
Bütün gece boyunca
eşler, anneler, çocuklar
ellerini açıp dua ederek kıyıda beklediler.
Bu esnada bekleyenlerden birinin sahildeki evinde
yangın
çıktı.

Hiçbir şeyi kurtarmak mümkün olmadı.

Gün ışırken, herkes
balıkçı teknelerinin
tümünün limana döndüğünü gördü.
Yangında evi kül olan kadın kocasına sarılarak; “
Evimiz yangında kül oldu
” diye haykırdı.
Adam ise “
O yangına şükürler olsun
” dedi.

Gecenin zifiri karanlığında, o müthiş fırtınada, dağ gibi dalgalar arasında, yanan kulübenin ışığı sayesinde bütün tekneler, yollarını bulup sağ salim dönebilmişlerdi.

#Hz. Süleyman
#Selahaddin Eyyübi
#Kudüs