Sürekli kazanarak ve başararak mutlu olacağına inanma hastalığı

04:0016/01/2019, Çarşamba
G: 16/01/2019, Çarşamba
Yaşar Süngü

Son yüzyılın birçok sosyoloğunu etkileyen filozofun tespiti doğruydu: hız ve haz çağında teknolojideki gelişim mutluluğun şeklini de değiştirdi.Zygmunt Bauman, 1980’li yıllardan itibaren, modernizm ile totaliterizm ara­sındaki bağlantılar üzerine hem kuram­sal hem sosyolojik incelemeleriyle öne çıktı.Ekonomik hareketliliğin insan mutluluğu üzerindeki etkisini araştıran düşünüre göre insanların bedensel ya da zihinsel emekleriyle var ettiği çeşitli ürünlerin tek ortak paydası, piyasada onlara biçilen


Son yüzyılın birçok sosyoloğunu etkileyen filozofun tespiti doğruydu: hız ve haz çağında teknolojideki gelişim mutluluğun şeklini de değiştirdi.



Zygmunt Bauman, 1980’li yıllardan itibaren, modernizm ile totaliterizm ara­sındaki bağlantılar üzerine hem kuram­sal hem sosyolojik incelemeleriyle öne çıktı.

Ekonomik hareketliliğin insan mutluluğu üzerindeki etkisini araştıran düşünüre göre insanların bedensel ya da zihinsel emekleriyle var ettiği çeşitli ürünlerin tek ortak paydası, piyasada onlara biçilen fi­yat.

Bu ürünlerin piyasada bulunabilirli­ğinin artışı ya da düşüşü ‘Gayri Safi Milli Hâsıla’ istatistiklerini oluşturur.

Burada alım-satım işlemleri esnasında el değiştiren para miktarı kayıt altına alınır.

**

Ortaya çıkan sayılarla insan mutluluğu arasında ne gibi bir bağlantı vardır?

GSMH göstergeleri, mutluluğun artışı ya da azalışının göstergeleri olarak görülebilir mi sorusu üzerinde duran Polonyalı düşünür Zygmunt Bauman’a göre, insanlar daha çok para harcadıkça bunun harcayanların mutluluğunda­ki benzer bir artışla çakışması gerektiği varsayılır; fakat bu muallaktır.

Örneğin; heyecan verici, enerji tüketen, risk dolu ve sinir bozucu bir faaliyet olarak bilinen mutluluk arayışı daha sık zihinsel dep­resyon vakalarına yol açar.

Bu antidepresanlara daha fazla para harcanmasına neden olur.

**

Modern dünyada insanlar mutluluğu meta alışverişinde arıyor. Tükettikçe mutlu olacağını sanıyor.

İnsanların mutluluk arayışları, onlar var oldukça sona ermiyor.

Emniyetli mutlu­luk durumu erişebilir olmadığı için arayış­ta olanları mutlu tutabilen tek şey, elden sürekli kayıp giden bu zor hedefin takibi.

Mutluluğa giden bu yolda bitiş çizgisi yok­.

Görünüşte araçlar amaçlara dönüşüyor.

Düşlenen ve gıpta edilen mutluluk durumunun belirsizliği için tek teselli, amaçlanan yolda ilerlemek.

Bitkin­likten yere yığılmayıp ya da kırmızı kart görmeyip yarışta kalındığı müddetçe nihai zafer umudu canlı kalıyor. Piyasa­lar mutluluk düşünü, yaşamın büsbütün tatmin edilmesi görüşünden bu yaşama ulaşmakta gerekli olduğuna inanılan zenginlik arayışına çevirerek, mutluluk arayışının asla bitemeyeceğini varsayar.

Bauman, bireyin kendi öz gücüne dayanarak hayatını sürdürme ça­basını “Yaşama sanatı” olarak adlandırır.

Oysa görünen o ki, mutluluğu, sürekli olarak istemeye, sürekli başarmaya, sürekli kazanmaya bağlamak çok ciddi bir hastalıktır.

Bu mutlu olma hırsıdır ve hırs ile mutluluk hiç yan yana gelmez. Mutluluğu sürekli kazanmaya bağlama düşüncesi, insanı hep mutsuz eder.


  • İnternet, yalnızların dostu
  • 2018’de cep telefonu şebekeleri dünya nüfusunun neredeyse tamamını kapsama alanına alacak kadar genişledi.
  • Bu şebekelerin büyük bölümü 3G veya daha yüksek seviyede internet ağ erişimine sahip.
  • Gelişmiş ülkelerde her 5 kişiden 4’ü internete bağlı bir hayat yaşıyor.
  • Gelişmekte olan ülkelerde ise ülkeler arasındaki gelişmişlik farklarına göre değişiyor.
  • Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı Uluslararası Telekomünikasyon Birliğinin (ITU) yayımladığı “Enformasyon Toplumunu Ölçmek” raporuna göre 2018 yılı sonunda dünya genelinde internet kullananların toplam nüfus içindeki payı yüzde 51,2’ye ulaşmış.
  • Bu ne demek?
  • Birkaç yıl sonra dünyanın tamamı sanal ağlarla birbirine bağlanmış olacak.
  • Bu kadar yakınlık insanlara mutluluk getirecek mi?
  • İnternet ağları şehirlerde kalabalıklarda artan yalnızlıklara çare olacak mı?
  • Bana hangi kuşaktan olduğunu söyle
  • İnsanoğlunun son dört kuşağı şöyle ayrılıyor:
  • 1925-1945 yılları arasında doğanlar geleneksel kuşağı
  • 1946-1964 yılları arasında doğanlar bebek patlaması kuşağını (Baby Boomers)
  • 1965-1979 yılları arasında doğanlar X kuşağını
  • 1980 ile 2001 yılları arasında doğanlar Y kuşağını oluşturuyor.
  • 2000 ile 2020 yılları arasında doğan ve doğacak olan nesil Z kuşağı olarak ifade ediliyor.
  • Z kuşağı, 2019’da dünya nüfusunun yüzde 32’sini oluşturacak.
  • Bu kuşağın çoğunluğu hala öğrenci olsa da 2020 yılına kadar dünya çapında iş gücünün yüzde 38’inde Z kuşağı yer alacak.
  • Konfora düşkün, aceleci, sabırsız, hataları çok umursamayan çok zeki bir kuşak.
#Sanal
#GSMH
#3G
#ITU
#Kuşak
#Zygmunt Bauman