Perdeler

04:0015/09/2019, Pazar
G: 15/09/2019, Pazar
Yaşar Süngü

Gazneli Sultan Mahmud, bütün devlet adamlarının hazır olduğu bir sırada, divan toplantısının yapıldığı salona geldi.Cebinden bir mücevher çıkardı.Vezirininavucuna koydu ve “Bu nasıl bir mücevherdir? Değeri nedir?” diye sordu.Vezir, “Yüz eşek yükü altın eder” dedi.Sultan,“Mücevheri kır, iyice döv”deyince vezir,“Sultanım! Bu mücevheri ben nasıl kırarım?Ben sizin malınızın iyiliğini isterim.Böyle paha biçilmez bir mücevheri kaybetmeye gönlüm razı olmaz” dedi.Sultan Mahmud, vezirin bu tutumunu takdir

Gazneli Sultan Mahmud, bütün devlet adamlarının hazır olduğu bir sırada, divan toplantısının yapıldığı salona geldi.

Cebinden bir mücevher çıkardı.

Vezirinin
avucuna koydu ve “Bu nasıl bir mücevherdir? Değeri nedir?” diye sordu.

Vezir, “Yüz eşek yükü altın eder” dedi.

Sultan,
“Mücevheri kır, iyice döv”
deyince vezir,
“Sultanım! Bu mücevheri ben nasıl kırarım?
Ben sizin malınızın iyiliğini isterim.
Böyle paha biçilmez bir mücevheri kaybetmeye gönlüm razı olmaz” dedi.
Sultan Mahmud
, vezirin bu tutumunu takdir eder göründü. Ona bir elbise hediye etti.

**


Bir müddet devletin başka işlerinden konuştuktan sonra, sultan vezirden aldığı mücevheri
sarayın perdecisine
vererek ona sordu: “Bunu biri satın almak istese değeri nedir?”
Perdeci, “
Bu mücevher, ülkenin yarısı ile eş değerde
. Allah ülkemizi tehlikelerden korusun’ deyince, sultan, ‘Bu mücevheri kır, parçala” diye emir verdi.
Perdeci, “Ey kılıcı güneş gibi parlayan sultanım! Kırıp parçalarsak bu mücevhere çok yazık olur. Buna benim elim varmaz. Çünkü böyle bir şey,
padişahımın hazinesine düşmanlık
demektir” dedi.

Sultan, perdecinin bu cevabını da beğenmiş göründü. Ona da bir elbise verdi. Maaşını artırdı. Aklını ve anlayışını öven sözler söyledi.

Biraz sonra mücevheri bir
emirin
eline verdi. O da ötekilerle aynı şeyleri söyledi.

Sultan hepsine ihsanlarda bulundu.

**

Sultan birçok adamını denedikten sonra
sadık kölesi Eyaz’a
, “Parlaklığı ve güzelliği eşsiz olan, bu mücevherin değerini bir de sen söyle” dedi.

Eyaz, “Sultanım, bu mücevherin değeri benim söyleyeceklerimden fazladır” dedi.

Sultan, “Öyleyse şu mücevheri kır, parçala, toz et” dedi.

Eyaz hiç tereddüt göstermeden pırıl pırıl parlayan
mücevheri, parçalayıp tuz buz haline getirdi.

Mücevher kırılınca beylerden yüzlerce feryat ve figan koptu.

“Bu ne korkusuzluk, Allah hakkı için bu nurlu mücevheri kıran kafirdir” dediler. Diğer beyler Eyaz’ı ayıplayıp kınarken Eyaz;

”Ey benim büyüklerim!
Padişahın buyruğu mu daha değerli, bu mücevher mi?
Mücevherin güzelliği ve değeri gözünüzü kamaştırdı, Sultanı göremediniz.
Ben gözümü sultanımdan ayırmam. Müşrik gibi taşa yüz tutmam.
Ne kadar değerli olursa olsun, bir taşı onun sevgisine ortak etmem”
dedi.

Az sonra padişah, kubbeleri çınlatan sesiyle ihtiyar cellada emrini bildirdi:

“Bu aşağılık kişileri huzurumdan uzaklaştır. Bunlar bulundukları makama layık değiller.
Bir taş parçası uğruna buyruğumu çiğneyenler, bulundukları makama layık olamazlar.”

Sultanın buyruğu üzerine, Eyaz tahtın önüne koştu. El etek öperek beylerin affını diledi.

Sultan, Eyaz’ın hatırı için suçluları bağışladı.

**

Bazen yukarıdaki
Mevlana’nın Mesnevi
’sinde yer alan hikayedeki gibi her doğru çıplak olarak görülmez.

Gerçeğin önünde bir veya birden çok perdeler bulunur.

Doğruların önüne gelen bu cazip perdeler hakikatin üstünü örter.

Biz de gerçekler perdenin arkasında kaldığı için doğruyu perdeden ibaret sanırız ve önceki cezbedici örtülere
doğru
diye sarılırız.
Ancak hikayede anlatıldığı gibi
doğruluğun kölesi olmak
kolay değildir.

Menfaatlerin cezbedici özelikleri çok güçlüdür.

Kişisel hırslarımız, egolarımız, kısa vadeli menfaatlerin göz kamaştırıcılığı yüzünden gerçeğe giydirdiğimiz perdeler kat kat artar ve biz o perdelerin arkasında kalan gerçeklerden mahrum kalırız.

Gerçeği örten perdeler
siyasi alanda yükselme, koltuğu ve makamı koruma ya da o makamlara ulaşma hırsı olabildiği gibi, mal mülk edinme, zengin olmak isteme gibi ekonomik alanda da olabilir.
Gerçeği örten perdeler anlık veya günlük çok basit istek ve arzulardan olabildiği gibi çok basit bir
inattan
da olabilir.
Doğru davranışların üstünü örten, onları görünmez kılan
herkese özel perdeler
olduğu gibi
toplumun genelinin
kullandığı
günün modasına uygun perdeler
de vardır.
Perdeler
zamana ve zemine
göre değişirler ama
doğrular
hiç değişmez.

**

Doğruların önündeki
perdeler
kalınlaştıkça insanlıktan uzaklaşır,
perdeler
inceldikçe veya sayısı azaldıkça insanlığa yaklaşırız.
#Mevlana
#Gazneli Sultan Mahmud
#Padişah
#Mesnevi
#Toplum