Küreselleşen dünyada gençler arasında yayılan en hızlı ve en kısa kelimelerle meramını anlatma olayına Sosyoloji bilimi uzmanları
diyorlar.
En kıymetli varlıklarımız haline gelen cep telefonlarının sosyal medya aletine dönüşmesinden bu yana kelime hazinemiz
hem fakirleşti, hem de yabanileşti.
Peki 100 bin kelimeden yalnızca 300-400’ünü kullanarak kendini ifade eden gençler nasıl bu hale geldi?
Test üzerine kurulu ezberci eğitim,
Türkçe’den önce öğrenilen yabancı dil,
gibi az kelime isteyen sosyal medyaya bağlılık.
Test çözme üzerine kurulu eğitim sistemi
işaretlemeye dayandığı için ve gençlere tek amaç
‘’üniversiteye giriş sınavını kazanmak’’
olduğu için bu sistemde yetişen gençler kitap okumaya gerek duymuyor.
Akıllı telefonlarda sözde her şey var!
Kitap dergi okumak uzun iş.
Akıllı telefonlarda her şey en kısa haliyle anlatılıyor.
Bütün özlü sözler, konuların özeti, anafikri mevcut.
Bir ekranı geçen uzun yazıya kimsenin sabrı yok.
Gençlerin
tahammülsüzlüğü ve sabırsızlığının
nereden kaynaklandığı belli değil mi?
Günlük yaşamda Türkçede 100 bin kelime bulunmasına rağmen üniversite mezunları bile en fazla 200 kelime ile konuşuyor.
Yeni teknoloji ve hantallaşan eğitim sistemi okuma alışkanlığı kazandırmıyor, tam tersine fakirleştiriyor.
Teknolojik üstünlük ile yabancı dil istilasına uğrayan
bugünkü kullandığımız dil, fakirliğimizin, ezilmişliğimizin göstergesi değildir.
Dilimiz zengin ancak biz konuşma ve bunları kullanma konusunda oldukça fakiriz.
Birçoğumuz coğrafi, kültürel, ekonomik, siyasal ve tarihi zenginliklerimizin farkında değiliz.
Toplumun bir kısmı fakir yaşamayı,
, diğer kısmı zenginliğinin farkında ama onu keşfetmek, ortaya çıkarmak yerine tembellik ediyor, sadece
yetiniyor.
Emek olmazsa geçmişinle sadece övünürsün ve bağımlı olarak yaşamaya devam edersin.
İnsanı özgürleştiren ve zenginleştiren yol, terlemekten geçer.
Dilimiz zengin, biz fakiriz
Yazılışı ve söylenişi birbirine benzeyen ancak anlamları farklı olan ve genelde biri diğerinin yerine kullanılan (yanlışlıkla veya bilmeden) o kadar çok kelime çifti var ki şaşırırsınız.
Türk İdarecileri Derneği’nin
mesleki ve kültürel yayın organı İdarecilerin Sesi dergisinin 178. Sayısında Selçuk Üniversitesi Türk Dili okutmanı
bunların hepsini toparlamış.
Okuyunca
dilimizin ne kadar zengin, bizim ise ne kadar fakir olduğumuzu
anlarsınız.
En çok kullandığımız yanlıştan başlayalım:
.
, geri zekalı, ahmak, konuşmasını bilmeyen, dengesizlere denir.
ise akıllı, hak dostu, veli, derviş ve gezginler için kullanılır.
Yani Aptala malum olmaz, ama Abdala malum olur.
: Âcizlere yakışacak şekilde.
: Önemsiz kıymetsiz, ehemmiyetsiz, haddini aşarak.
Yanlış kullandığımız bir diğer kelime çifti de alem ve âlem.
: İşaret, bayrak, minare, kubbe, sancak direği gibi yüksek şeylerin tepesinde bulunan madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs, ayça.
; Dünya, evren, eğlence dünyası, neşeli insan.
Alem buysa kral benim yanlış, Âlem buysa kral benim doğrudur.
kelimeleri de en çok yanlış kullanılan kelime çiftlerinden.
; ah çeken ve bu işten para kazanan kişi, ağıtçı, arabeskçi.
Bu durumda Türkiye’nin en iyi
arabesk müzik sanatçıları oluyor!
Dünyada alternatif tıp ve doğal beslenme rüzgarıyla bugün neredeyse her sokak başında açılan bitkisel ilaç ve otların satıldığı yerler için kullanılan “
” kelimesi de yanlış kullanılıyor.
: Aktarmak fiilinin emir kipidir, aynı zamanda taraftar, çap demektir.
ise baharat ve güzel kokulu ürünler satan esnaf demektir. Attar “
” anlamındaki “
”dan geliyor.
Bu durumda en büyük aktarın Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarları olması gerekiyor.