Kriz var diye ihtiyaçlar ertelenmez

04:0012/09/2018, Çarşamba
G: 12/09/2018, Çarşamba
Yaşar Süngü

Kimse ekonomik kriz var diye temel ihtiyaçlarından vazgeçmiyor.Kriz var diye günde 3 öğün yemeği ikiye indirmiyor.Kriz var diye giyim ihtiyacını ertelemiyor.Dolar ve faiz artıyor diye kimse mevcut işini bırakmıyor.Çünkü hayat devam ediyor.Kim hangi alanda faaliyet gösteriyorsa o alanda işine bakıyor.**Türkiye’nin 2018 yılının 8 aylık döneminde deri ve deri ürünleri ihracatı geçen yıla oranla yüzde 11 artışla 1 milyar 145 milyon dolar seviyesine ulaşmış.Alt sektörlere bakıldığında ise; en önemli

Kimse ekonomik kriz var diye temel ihtiyaçlarından vazgeçmiyor.

Kriz var diye günde 3 öğün yemeği ikiye indirmiyor.

Kriz var diye giyim ihtiyacını ertelemiyor.

Dolar ve faiz artıyor diye kimse mevcut işini bırakmıyor.

Çünkü hayat devam ediyor.

Kim hangi alanda faaliyet gösteriyorsa o alanda işine bakıyor.



**

Türkiye’nin 2018 yılının 8 aylık döneminde deri ve deri ürünleri ihracatı geçen yıla oranla yüzde 11 artışla 1 milyar 145 milyon dolar seviyesine ulaşmış.

Alt sektörlere bakıldığında ise; en önemli ihraç ürünü 640 milyon dolar ile ayakkabı.

Dünya genelinde geçen 222 milyon insana Türk ayakkabısı satmışız.

2017 yılında 400 milyon çift ayakkabı üretilmiş.

Türk ayakkabı sektörü ihraç edilen 222 milyon çift ayakkabı ile dünyada beşinci sıraya yerleşmiş.

Sektörün yıllık üretim kapasitesi 600 milyon çift ayakkabı olduğuna göre alınacak yol çok.

**

Ayakkabı ve saraciye sektörleri Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi (URGE) Projesi ile verimliliği yüzde 25 arttırmayı hedefliyor.

URGE Projesine danışmanlık yapacak olan Albin Wedenig’in Türk insanı hakkında şöyle diyor:

“Ben Avusturya’dan geliyorum, Avusturya’da yeni şirketlerin kurucularının büyük bölümü Türklerden oluşuyor.

Türkler son derece girişimci bir ruha sahip.

10 yıl sonra çok daha iyi konuma gelebilirsiniz.

Türk ayakkabı sektörünün rakipleri Romanya, Arnavutluk ve Ukrayna’dan daha iyi konuma gelmeniz için çalışacağız.”

**

Ayakkabı sektöründe kar oranlarının centlerle olduğuna dikkati çeken Wedenig, “Gerçek bir maliyet hesabı için kendimize dürüst olmamız gerekiyor.

Müşteri ilişkileri çok önemli, müşteri hayatımızda uzun vadeli bir oyuncu.

Uzun vadeli müşteri en fazla kar getirir.

Maliyet ve ürün hesaplaması çok önemli” diyerek hırsına yenik düşebilecek olan üretici ve ihracatçıları kısa vadeli menfaatlere karşı uyarıyor.

Haklı değil mi?

Kısa vadeli menfaatler, zehirli bal gibidir.

Yerken çok tatlıdır ama zararı sonra fazlasıyla ödenir.

Sabretmek, kanaat etmek ve işine devam etmek her zaman en kazançlı yoldur.

**

Ekonomik ya da siyasal kriz var diye zorunlu temel ihtiyaçlarımızdan vazgeçmediğimiz gibi onları ortalık sakinleşinceye kadar da erteleyemeyiz.

Zorunlu temel ihtiyaçlar ne ekonomik ne de sosyal kriz dinler.

Açlık, susuzluk, tuvalet gibi bedensel ihtiyaçları ertelemeyi kimse aklına bile getiremez.

Onları giderene kadar da ihtiyaçlar senin peşini bırakmaz.

Burada şöyle bir sıkıntı var.

Ya da kendimize şöyle bir soru sormamız ve cevaplandırmamız gerekiyor?

İhtiyaç gerçekten zorunlu mu keyfi mi.

Zamanla edinilen birçok keyfi alışkanlık bir süre sonra hayatın vazgeçilmezleri haline gelir.

“Ben filanca marka sigarayı içmeden yapamam”,

“Kahvesiz yaşayamam”,

“Yazın Akdeniz kıyılarına kışın Uludağ’a gitmezsem ölürüm” gibi yüzlerce daha ilave edebileceğimiz keyfi alışkanlıkları kastediyoruz.

Onu iyi tespit etmek gerekir.

Tespit ettikten sonra da temel gerçek ihtiyaçlar ucuz ya da pahalı bir şekilde hemen giderilir.

Zaten her zaman gerçek ihtiyaçlar ucuz, keyfi ihtiyaçlar pahalıdır.

**

Fiziki anlamdaki ihtiyaçlarımız ne kadar güçlü ise ruhsal, manevi, duygusal anlamdaki temel ihtiyaçlarımız da çok güçlüdür aslında.

Onlar da “bizi doyur” diye bağırır.

Ancak bu sesi herkes duymaz.

Ruhi ihtiyaçlarımız da tıpkı bedensel ihtiyaçlar gibi ikiye ayrılır.

Zorunlu temel ihtiyaçlar ve sonradan alışkanlıklarla edinilen keyfi duygusal ihtiyaçlar.

İnsanlar arasındaki farklılığın en büyük sebebi de budur.

Toplumsal katmanlar da bu beden ve ruhun ihtiyaçlarını duyup, onları doyurabilen ya da az doyurabilen veya doyuramayanlardan oluşur.

Sen hangi organını daha çok doyurursan o gelişecektir.

Az doyurduğun organ ise zayıf kalacak ve küçülecektir.

Mideyi günde 3 kere doyuruyorsak beynimizi ve kalbimizi de en az 3 kere doyurmamız gerektiği çok açık.

**

Sürdürülebilir, sağlıklı ekonomilerin motoru temel ihtiyaçların giderilmesine yönelik üretimlerdir.

Çünkü zorunlu temel ihtiyaçlar ertelenmez ve ekonomik hayat devam eder.

Ve her kriz bir yanlışın budanma vaktidir.

Vücudun her hangi bir yerinde çıkan yaradır.

#Kriz
#İhtiyaç
#Tasarruf