Kim zengin olmak istemez

04:006/05/2018, الأحد
G: 6/05/2018, الأحد
Yaşar Süngü

Birçok toplumda zengin olmayı istemenin ahlaki olmadığı, asıl olanın fakir ve mütevazi yaşamak olduğuna dair kuvvetli bir inanış vardır.Arka planında insanı tembelliğe, kaderciliğe teşvik eden bu anlayış ilk bakışta çok erdemli bir düşünce gibi gözükse de doğru değildir.Hele bir Müslüman için asla doğru değildir.Çalışmak, gelişim açısından hem ruhun hem bedenin vazgeçilmez ve ertelenmez en temel ihtiyacıdır.Çünkü o; “Veren el alan elden hayırlıdır”, “İki günü bir olan ziyandadır”, “Bugün ölecekmiş

Birçok toplumda zengin olmayı istemenin ahlaki olmadığı, asıl olanın fakir ve mütevazi yaşamak olduğuna dair kuvvetli bir inanış vardır.

Arka planında insanı tembelliğe, kaderciliğe teşvik eden bu anlayış ilk bakışta çok erdemli bir düşünce gibi gözükse de doğru değildir.

Hele bir Müslüman için asla doğru değildir.



Çalışmak, gelişim açısından hem ruhun hem bedenin vazgeçilmez ve ertelenmez en temel ihtiyacıdır.

Çünkü o; “Veren el alan elden hayırlıdır”, “İki günü bir olan ziyandadır”, “Bugün ölecekmiş gibi ahiret için, yarın ölecekmiş gibi dünya için çalışın”, “En hayırlı kazanç emeğinle elde ettiğin kazançtır”, “Öleceğiniz gün bile ağaç dikin” diye emreden bir inancın sahibidir.

İslam’ın beş şartından biri zekattır.

Yani namaz, oruç, hac ve kelime-i şehadet gibidir.

Zekat, başkalarına verecek kadar fazla mal ve servete sahip olmaktır.

Bunun yolu da çalışmaktır.

İslam tarihi, sadece paylaşmak, dağıtmak için zengin olmaya çalışan ama yaşamını kanaatkar, iktisatlı ve mütevazi olarak sürdüren Müslümanların hikayeleriyle doludur.

**

Bugün İslam dünyasının perişanlığının altındaki sebep de budur; Müslümanlar paylaşmak için değil, zengin bir hayat sürmek için çalışmaktadır.

Ve bu son yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur.

George Washington Üniversitesi’nden iki İranlı akademisyen (S.S. Rahman ve H. Askari) 2010 yılında, İslam ülkelerinin ne ölçüde İslami olduklarını ve ekonomik İslami ilkelerini ne düzeyde uyguladıklarını araştırdı.

Bunun için doğrudan Kur’an’dan ve güvenilir hadis kitaplarından yararlandılar ve bu kaynaklarda yer alan ilkelerden hareketle “Ekonomik İslamilik Endeksi” (Economic Islamicity Index) adını verdikleri bir ölçüm geliştirdiler.

Yaptıkları araştırmalarda, İslam’ın iki temel ilkesinin “adalet” ve “eşitlik” olduğunu tesbit ettiler.

İslam’da bütün davranışların bu iki etik ilke ışığında değerlendirildiğini gördüler.

**

Rahman ve Askari, tarafından yapılan araştırma İslam ülkelerinin ekonomik sistem ve politikalarına ve ekonomik sosyal adalet uygulamalarına odaklanmış.

Ekonomik İslamilik (EI) Endeksi, İslam ekonomik öğretisini, temel ekonomik dayanakları açısından üç ana noktada toplamış:

1-Ekonomide adaletin sağlanması ve sürdürülebilir büyümenin başarılması

2-Refahın tabana yayılması ve yeni iş alanlarının yaratılması

3-İslami ekonomik ve finansal uygulamaların benimsenmesi

Daha sonra İslam öğretisinin bu üç temel ilkesi on iki ekonomik alt başlıkta değerlendirilmiş. İslami ekonominin on iki ilkesi olarak bilinen maddeler de şöyle sıralanmış;

1-Ekonomik fırsat ve özgürlüklerin varlığı

2-Ekonomi yönetiminin her alanında adaletin tesisi; mülkiyet hakkının ve sözleşmelerin kutsallığı

3-İstihdamda fırsat eşitliği ve çalışanlara iyi davranma

4-Milli gelire göre yüksek eğitim harcaması ve eğitimde fırsat eşitliği

5-Fakirliğin ortadan kaldırılması, yardım, temel insan ihtiyaçlarının karşılanması; ekonomik eşitlik, servet biriktirmenin önlenmesi, fazla tüketimden kaçınılması

6-Gelirin ve zenginliğin son derece eşit dağılması

7-Sosyal refah ve vergilendirme ile daha iyi alt yapı ve sosyal hizmetlerin sunulması

8-Doğal ve tükenebilir kaynakların iyi yönetilmesi. Yüksek tasarruf ve yatırım yapılması

9-Piyasada ve bütün ekonomik işlemlerde güvenin, dürüstlük ve yüksek ahlaki standartlarla sağlanması; yolsuzluk olmaması.

10-İslami Finansal Sistem: Borçlanmaya dayanan anlaşma yerine risk paylaşımı; destekleyici finansal sistemin sağlanması ve spekülasyonun ortadan kaldırılması

11-İslami Finansal Sistem: Faizi yürürlükten kaldıran finansal uygulamalar

12-Milli gelire oranla yüksek ticaret hacmi, dış yardım, yüksek düzeyde çevresel koruma, piyasanın sıkı denetlenmesi; böylece hem ekonomik, hem de genel refah düzeyinin devlet eliyle sağlanması

**

Her Müslüman zengin olmak ister ama sadece kendisi için değil; toplum için, toplumsal fayda için ve bu ibadetle Allah’ın rızasını kazanmak için.

Ölçü budur.

Zenginliğini sadece kendisi için isteyip kullanmaya başladığında artık ölçü bozulmuştur.

208 ülkenin sıralandığı İslami endekste İslam ülkelerinin ilk 30’a girememelerinin sebebi de budur.

Müslüman sadece yaratıcıya isyan ettirecek kadar düşük yoksulluk ile yaratıcıyı unutturacak kadar büyük zenginlikten korkar, korkmalıdır.

Zaten tadını alırsanız ekmeği bölüşmek, ekmeği yemekten daha lezzetlidir.

#İnsan
#Zenginlik