İç ve dış siyasetin gündemimizi esir aldığı bir dönemde bu haber çok iyi geldi ve moral verdi. Kamyonlar trafikte taksi şoförlerinin kâbusu, ekonomi dünyasının
. Siyasetten yeniden ekonomiye döndüğümüz son aylarda ekonomide çarklar hızlandığını yollarda artan kamyondan hissetmiştik.
Türkiye ekonomisi 2017 yılının ikinci çeyreğinde de büyümeye devam etti ve
büyüdü.
Türkiye yüzde 5,1 büyüme hızıyla ikinci çeyrekte,
ardından G20 ülkeleri arasında 3’üncü sırada yer aldı.
Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre; tarım sektörü yüzde 4,7, sanayi sektörü yüzde 6,3, inşaat sektörü yüzde 6,8 arttı.
Ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinin toplamından oluşan hizmetler sektörünün katma değeri ise yüzde 5,7 arttı.
Tüketim harcamaları yüzde 3,2 arttı.
Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 4,3 azaldı.
Mal ve hizmet ihracatı, yüzde 10,5, ithalatı ise yüzde 2,3 arttı.
İlk çeyrekte büyüme yüzde 5’ti.
Teşvikler ve destekler, iç talep, kredi genişlemesi ve vergi indirimleri
, ekonomide beklentilerin iyileşmesi ve öngörülebilirliğin artması ekonomik büyümenin sürükleyicisi oldu.
Yatırımların referandum sonrası yüzde 9,5 artması
büyümenin en önemli motoru oldu.
Dış talep büyümeye yüzde 1,7 puan pozitif katkı sağladı.
Büyümenin devam etmesi için reformların, ekonomiye olan güvenin ve
olumlu gelişmelerin sürmesi gerekiyor.
Güreşte değişmeyen kuraldır;
Büyüme rakamları Türkiye’ye olumlu not vermekte cimri davranan
uluslar arası kredi kuruluşlarının
da hesaplarını bozdu.
Verilerinin açıklanmasının ardından,
Nomura, Goldman Sachs, Morgan Stanley ve J.P. Morgan
, Türkiye’ye ilişkin 2017 büyüme öngörülerini yükseltti.
Uluslararası yatırım bankası Goldman Sachs Türkiye’nin büyümesinin bu yılın üçüncü çeyreğinde
civarında gerçekleşebileceğini açıkladı.
ABD’li
de güven göstergelerinin kademeli olarak artmaya devam edeceğini,
da toparlanmakta olduğunu açıkladı.
Öte yandan Türkiye’de iş dünyası örgütlerinin temsilcileri de büyüme rakamlarından memnun.
Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, “Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemlerde de güçlü bir büyüme performansı göstereceğine olan inancımızı pekiştirdi” derken
Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çağlar, yeni hedefi, büyümeyi daha çok üretim ve ihracatla yukarı taşıma olarak belirledi.
Başkanı Mehmet Büyükekşi’ye göre de 10 aydır artan ihracat büyümenin ana motoru oldu.
Başkanı Ömer Cihad Vardan ise Türkiye’nin gerçek potansiyelinin 3. Çeyrekte gelecek daha güçlü rakamlarlarla görüleceğini düşünüyor.
Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’a göre bu büyüme rakamları durgunluk istasyonundan ayrıldığımızı gösteriyor. Ve bu büyüme rakamları toplumsal moral açısından fevkalade kıymetli.
İş dünyasının ortak düşüncesi şu;
Gerek derecelendirme kuruluşları gerekse
kadar birçok uluslararası kuruluşun, Türkiye ekonomisi hakkındaki büyüme tahminlerini bir bir revize ederek yukarıya çekmeleri boşuna değilmiş.
Bu büyüme performansı, geçen yıldan bu yana yaşanan birçok menfi gelişmeye rağmen
ekonominin ve üretim çarklarının
durmadığını, durdurulamadığını gösterdi.
Devlet özel sektörü destekledi, özel sektör de istikrar ve güven ortamında aldığı destekleri üretime ve ihracata yönlendirdi.
Türkiye gelecek dönemde yapısal reformları tamamlayarak
yerini üst sıralara taşıyabilir.
Üretimin önündeki maliyetler ve yükler azaltıldıkça ekonomik büyüme hızı ve toplumsal refah daha da artacak.
Büyüme rakamları ile gelen refahı toplumun
başlayarak yukarı doğru yansıtmak,
öncelikli hedefimiz olmalı.
Dünyanın en genç nüfusuna sahip bu ülkenin
sorununu çözmeyen büyümeye büyüme denmez.
Devleti zengin millet yoksul olan ülkelerin hali ortada (Bknz Ortadoğu ülkeleri).
Güçlü devlet, güçlü millet demek olmalı.
Devlet büyürken millet de zenginleşmeli.
Ekonominin çarkları güvenle döner.
Güven de tıpkı ruh gibidir.
Bir çıkarsa bir daha asla geriye dönmez