İş dünyasında, eğitim alanında, sporda başarılı olan takdir edilen uzun soluklu her şirketin, her iş insanının, her bilim adamının, her sporcunun güzel bir hikayesi vardır.
Her başarısızlığın da kötü bir hikayesi.
İyi bir hikaye için iyi hikayeler dinleyip, ders alıp ona göre yol haritası çizmek lazım.
Bugüne kadar yazılan Mesnevilerde yer alan hikayeler de insanların iyi bir hikaye yazmaları içindir.
Kimisi bir hikaye ile anbarını doldurur kimisi eli boş döner, kimisi de oradaki nasibi göremeyenlerdendir.
Bakalım bu hikayelerden kime ne düşer?
**
Süleyman peygamber bir gün saltanat işlerini bitirir havalarda gezen tahtını erenlerinden birinin ziyaretine yöneltir. Gökkubbe altında havalanan tahtı bir ova yolunu tutar. O sade bir çölde bir çiftçiye rastlar.
Çiftçi kulübesinden getirdiği ekinlerden bir kısmını tarlasına saçmaktadır, her köşeye tohum atar.
Köylünün emeğiyle yeşillenir tohumların manzarası. Süleyman’a konuşmak fırsatı verir:
Ey eşsiz ihtiyar, der, mademki bu kadar ekinin var, bunları yemeye bak...
Tuzağın yoksa boşuna tane saçma...
Benim gibi kuşların dilinden de anlamıyorsun, bari bu zahmetten de vazgeç...
Elinde belin yok ki ovanın toprağını kazasın, suyun yok ki ektiğini yeşertesin... Bırak şu boş savaşı!
Biz en sulak yerlere tohum ektiğimiz hâlde, ektiğimiz şeylerden ne biçebiliriz?
Sen bu çorak çöllerden bu kurak topraklardan ne kazanabilirsin?
İhtiyar cevap verir:
Sözlerimden incinme... Ben su ve toprağın feyzinden bir şey beklemem, benim kuru ile yaş ile işim yok.
Benim suyum işte şu alnımdan çıkan ter, belim sapanım da tırnaklarımın ucudur.
Başımda (senin gibi) memleket ve saltanat kaygısı yok.
Ömrüm oldukça bu ekin bana bol bol yetişir. Bana tek bir tanenin yedi yüz misli artacağı müjdesi verilir.
Her şeyden önce sağlam tohum gerektir ki başağın düğümü iyi çözülebilsin.
**
Çalgıcı bir hayli ihtiyarlayıp zayıflayınca kazançsızlıktan bir parçacık yufka ekmeğine bile muhtaç hâle gelir...
Der ki: Allah’ım, bana çok ömür ve mühlet verdin, yetmiş yıldır isyan edip dururum... Bugün kazanç yok. Çengi sana çalacağım, gayrı seninim.
Çengi omuzlayıp Allah’ı aramaya düşer, ah ederek Medine mezarlığına yollanır.
Bir hayli çeng çalıp ağlar ve başını yere koyar, çengi yastık yapıp bir mezara yaslanır.
Çalgıcıyı uyku bastırır...
(Halife) Ömer’e ses gelir!
Koltuğu altında para kesesi olduğu hâlde mezarlığa yönelir. Çalgıcıyı bulur ve seslenir:
“Allah selâm söylüyor; hâlini, hatırını soruyor. Hadsiz hesapsız zahmetlerden ne haldesin, buyuruyor. Şimdilik şu birkaç dinarı ibrişim olarak al, harca da bitince yine buraya gel.”
İhtiyar, bunu işitince kendini yerden yere vurup ellerini ısırmaya elbisesini yırtmaya başlar...
(Mevlâna’nın Mesnevi’sinden).
**
Aynı mesneviden bir hikaye daha:
İyi adlı padişah, bir gece tahtında otururken damda bir tıkırtı, bir hay huy duyar.
Sarayın penceresinden “Kim o“ diye seslenir.
Bir bölük halk, damdan başlarını indirir: Kaybımız var, gece vakti onu arıyoruz.
İbrahim Edhem “Ne arıyorsunuz?” der.
Derler ki: Develerimizi!
İbrahim Edhem “Damda deve arandığını kim görmüş?” deyince
İşte bu son olur, bundan sonra bir daha İbrahim Edhem’i kimse görmez.
**
İbrahim bin Edhem, bir gün Dicle kenarında oturmuş, parça parça olan elbisesini dikerken aniden iğnesini düşürür. Bu durumu gören biri, yanına gelip şöyle der:
İbrahim, bu sözü duyunca, nehirdeki balıklara iğnesini bulmalarını emreder.
Balıklar bu emri duyunca, bir balık İbrahim bin Edhem’in düşürdüğü iğneyi getirir.
İbrahim’in iğnesini bulduğunu gören şahıs, söylediği söze pişman olur.
Not: Hiçbir şey göründüğü gibi değildir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.