Üç tarafı denizlerle çevrili,8 bin 333 kilometre kıyı şeridinesahip,4 mevsimi olan harika bir coğrafyanın olduğu bir ülkede yaşıyoruz amakişi başı balık tüketimimizdünya ortalamasının sürekli altında.Kişi başına yıllık balık tüketimiJaponya, Norveçgibi ülkelerde 80,İspanya’da40, komşumuzYunanistan’da bile23 kilo.Dünyada 19 kilogram, Avrupa Birliği’nde 25 kilogram.Türkiye’de ne kadar tahmin edin?8 kilogram bile değil.***Geçen yıl çok kısa bir süre dışında balık fiyatları hep yüksek seyretti.Bu gerçeği
Üç tarafı denizlerle çevrili,
8 bin 333 kilometre kıyı şeridine
4 mevsimi olan harika bir coğrafyanın olduğu bir ülkede yaşıyoruz ama
kişi başı balık tüketimimiz
dünya ortalamasının sürekli altında.
Kişi başına yıllık balık tüketimi
gibi ülkelerde 80,
40, komşumuz
23 kilo.
Dünyada 19 kilogram, Avrupa Birliği’nde 25 kilogram.
Türkiye’de ne kadar tahmin edin?
Geçen yıl çok kısa bir süre dışında balık fiyatları hep yüksek seyretti.
Bu gerçeği gözardı etmek balık seven vatandaşa haksızlık olur.
‘Balık ucuzladı da biz mi yemedik’
derseniz, sonuna kadar haklısınız derim.
Büyük su ürünleri potansiyelimiz var ancak var olan potansiyeli tam olarak değerlendiremiyoruz.
Tıpkı
potansiyelimiz,
potansiyelimiz,
potansiyelimiz, zengin
potansiyelimiz gibi.
Bir sürü gerçek sebep ya da üretilmiş bahane sayabiliriz;
*Ekonomik ve sosyal zengin potansiyelimizi değerlendirmemize
engel oluyorlar,
*Bizi başka sorunlarla (
PKK terörü, Kürt Türk ayrımı, sınır kavgası, laiklik, Alevi Sünni, siyasi kamplaşma ve benzeri)
meşgul ediyorlar,
*Korkutuyorlar, aba altından sopa gösteriyorlar,
*Küçük ve cazip hediyelerle uyutuyorlar.
Suçlu aramak ya da faturayı birilerine kesmek değil niyetim.
Bağcıyı dövmek veya dövmeye çalışmak değil, üzüm yemek istiyoruz artık
.
Fakirliği, yoksulluğu değil, zenginliği paylaşmanın zamanı ne zaman gelecek diyoruz.
en rahat değirmenin o gürültüsünde uyurmuş.
Ne zaman uyanırmış biliyor musunuz?
Büyük şair ve fikir adamı
tabiriyle değirmenci uykusunda mıyız hâlâ.
Her yıl olduğu gibi denizlerde av yasağı
itibarıyla sona erdi ve balıkçılar dün gece
diyerek denizlere açıldı.
Balıkçılık sektörünün geleceği açısından sürdürülebilir avcılığın sağlanması şart diyor
Genel Başkanı Şemsi Bayraktar.
Su ürünleri avcılığında verilere bakalım;
yılında 514 bin 755 ton olan avcılık yoluyla elde edilen su ürünleri miktarı,
yılında 302 bin 212 tona düşmüş.
yılında ise bir önceki yıla göre yüzde 42,9’luk artışla 431 bin 907 tona yükselmiş.
yılında ise bir önceki yıla göre yüzde 22,4 oranında azalmış ve 335 bin 320 ton olarak gerçekleşmiş.
yılında yüzde 5,7’lik artışla 354 bin 318 ton olan su ürünleri avcılığı, 2018 yılında da yüzde 11,4 azalmış ve 314 bin 94 tona inmiş.
En son geçen yıl yani
deniz ürünleri avcılığı bir önceki yıla göre yüzde 11,9, iç su ürünleri avcılığı da yüzde 6,2 azalmış.
Bir de bir yıllık av sezonu boyunca ne kadar balık avladığımıza bakalım;
Bu üretimin yüzde 35,3’ünü
, yüzde 9,9’unu
, yüzde 4,8’ini
ve yüzde 50’sini
(havuzlarda) oluşturmuş.
Balık üretimi bazı tarımsal ürünler gibi neredeyse
bir yıl arttıysa ertesi yıl azalmış.
Balık üretiminde sorun nedir?
Sektöre göre avcılıktaki sorun
kıyıların aşırı av baskısı
altında olması.
Yani bizim balıkçılığımız çoğunlukla kıyılarda.
Oysa balıkçılığın geleceği açık denizlerde.
Yapılması gerekenler neler sorusunun cevabı sektör temsilcileri tarafından şöyle sıralanıyor;
*Av yasaklarına titizlikle uyulması.
*Sürdürülebilir su ürünleri üretimi ülkede ana politika olmalı ve bu politika çerçevesinde gerekli stratejiler ile
kısa, orta ve uzun vadeli eylem planları
ve hedefler belirlenmeli.
*Kaynakların rasyonel kullanılabilmesi için su ürünleri eğitim merkezleri kurularak,
eğitimler yapılmalı ve Ar-Ge çalışmaları
desteklenmeli.
*Su ürünleri sektöründe
yapısı güçlendirilmeli.
*Balıkçılıkta
arz-talep dengesi oluşturularak
, sürdürülebilir balıkçılık sağlanmalı.
Bu yıl
hamsi istavrit ve lüferin
bol olacağı söyleniyor.
Balıkçılarımıza bol balık, bize de ucuz balık yemek nasip olur
.
Denizleri kirleterek ve vahşi avlanma yaparak
kaçırmayalım
#Balık
#Deniz
#Av
#Sezon
#Yasak