“Acı, üzüntü, hayal kırıklığı ve başarısızlık yoksa bir hayatın içinde, o hayattan bir hikaye çıkmaz. Bunlar genellikle, patron çocuklarının özellikleridir.
İnsan değeri bilmezler, kızarak yönetirler ve her şeye hakları olduğunu düşünürler.
Şimdi orta gelir düzeyindeki ve bir üst gelir düzeyindeki aileler de bunlara özenerek çocuk yetiştirmeye başladılar…”
İnsanın ne kadar olgunlaştığı bu duyguların miktarına göre değişir.
**
Yaz tatili okulu tatil eder.
Çocuklarınızı mutlaka 13 yaşından itibaren yaz tatillerinde işe gönderin.
**
O yüzden her zaman doğru olmak yetmiyor.
**
Ama o odunun bile düz olanlarını aradı.
“Bu dergaha eğri odun yakışmaz” dedi.
**
Bir yıl değil, beş yıl değil, yoksul Yunus tam kırk yıl hergün dağdan odun taşıdı.
Durumundan kimseye yakınmadı, yazıklanmadı.
Kırk yıl geride kalmıştı.
İlahiler okunacak, şiirler söylenecekti.
Yunus da dağdan yorgun argın gelmiş, kapı ardında bir yere ilişmişti.
Ak sakallı Taptuk Koca, topluluğa bakındı.
En arkada kapı dibinde Yunus’u gördü.
O gece dinleyenler kendilerinden geçtiler.
Ertesi gün hocası Taptuk Emre Yunus’u çağırdı:
**
Üniversiteyi 40 yılda bitirdikten sonra diplomayı alan Yunus pirinin elini öptü.
Sırtında aba, ayaklarında çarık, omzunda çıkını, elinde sopası yollara düştü.
Dağlara taşlara, uçan kuşlara, tarlalarda çalışan insanlara, atlarının üstünde kurumlu kurumlu giden eli kanlı beylere şiirler söyleyerek yıllarca dolaştı.
Hikaye edilir ki yolu bir gün Konya’ya düşer.
Büyük şair ve bilgin Mevlana’nın yanına varır, elini öper.
Mevlana kendisine yeni yazdığı altı ciltlik Mesnevi adlı kitabını gösterir ve sorar.
Yunus bakar, karıştırır:
Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır.
**
Ne kadar doğru bilinmez ama şöyle ders alınacak bir hikaye daha anlatılır Yunus Emre hakkında;
Defteri yanına aldı. Irmak kıyısına vardı.
Sağ yanında bir ırmak akıyordu sol yanında da bir ateş yaktı.
Başladı şiirleri okumaya.
Dar kafalı Molla, şiirleri okuyor hiç birisini beğenmiyordu.
Bunları (Anladığı) dine aykırı buluyordu.
Okuduğu sayfayı koparıyor kimini yanı başında sessiz sessiz akıp giden ırmağa atıyor, kimini de oylum oylum yanan ateşte yakıyordu.
Tam iki bin şiiri yok etmişti.
Birden eline iki bin birinci şiir geçti.
O şiirin sonunda şöyle deniliyordu:
Molla Kasım böğründen kurşun yemişe döndü.
Dili dişi kitlendi.
Ben ne yaptım da iki bin şiiri yaramaz diye yok ettim,” diye dövünmeye başladı.”
Ama bize Yunus’un bugüne kadar ulaşan diğer şiirleri yetti.
**
Herkes konuşmadan, yargılamadan önce aynaya bakmalı.
Ve kendi karnesine.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.