Bir daha geri dönmemek üzere istifa etmişti! Olağanüstü Kurultay’da aday olmayacaktı! Kararı kesindi! Dönmeyecekti! Siyasi hayatı “dönüşlerle dolu” olduğu için, bu lafların hiçbir kıymeti yoktu. Kısa bir süre sonra “bu sözlerini yiyeceğini ve kaldığı yerden devam edeceğini” öngörmek asla güç değildi.
Neticede -gayet tabii- sürpriz yok: Kısa metrajlı filmin sonunda; Meral Abla, İyi (Rol Yapan) Parti’sine döndü. Genel başkanlığa tek aday…
Bu son zikzak; kuşkusuz Akşener’in “liderliğini” yaraladı.
“Güvenilirliğini” zedeledi…
“Zorluklara karşı dayanıklı, yolundan dönmeyen, inatçı ve kararlı bir lider” algısı/cilası/görüntüsü berhava oldu.
İlk ciddi eleştirilerle karşılaştığında “Bıraktım, bir daha dönmem!” diye havlu attı, ya; bakalım, bundan sonraki hangi müşkülatta (ve nasıl) bırakıp gidecek?
*
Parti teşkilatlarının ısrarları, evinin önünde toplanmalar ve “Geri Dön” çağırıları, hatta kimilerinin kendilerini pencere demirlerine zincirlemesi falan hadisenin şekil şartının yerine getirilmesinden ibarettir…
Bir “Siyaset Mühendisliği” projesi olarak İyi (Rol Yapan) Parti’yi sahaya süren baronsal güç odağının, Meral Akşener’e “Çok da uzatma; genel başkanlığa devam ediyorsun” dediğine kuşku yoktur!
Parti ileri gelenlerinin Akşener’i ikna etmekte “pek fazla zorlanmayışlarının” asıl nedeni budur!
*
Şayet, Meral Hanım geri dönmeseydi; İyi Parti’de dağılma süreci başlayacaktı. En azından “yerel seçimlere kadar olan dönemde” böylesine menfi bir durumdan kurtuldular…
Yine de…
Meral Akşener’in şu on günlük gelgiti, İyi Parti’deki temel kırılganlığı işaretlemiş oldu:
Parti kimliğinin sadece “Meral Abla Muhipleri Cemiyeti” seviyesinde kaldığı görüldü!
Meslektaşımız Fehmi Çalmuk’un; heyecanlı İyi Partililere atfen “İlle de Meral olsun, isterse bırakıp giden nazlı genel başkan olsun, diye şarkı sözleri bile yazılmıştır” şeklindeki muzip göndermesi -İyi Parti’nin kimlik sorununu izah etmesi bakımından- pek isabetlidir.
(Böylesine bir şarkıyı, Kibariye’nin söyleyeceğine kuşku yoktur!)
Akşener’in evinin önündeki “ikna toplanmalarının” son gününde; partililere “müjdeyi vermek üzere” mikrofonu eline alan Koray Aydın “Liderimiz Sayın Akşener” yerine “Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli” deyiverdi!
Haliyle “Yahu, bir dil bu kadar mı sürçer? İnsan bu kadar mı gaf yapar; bu kadar mı dalıp gider?” diyenler oldu…
Devlet Bahçeli ise bu işte bir “kasıt” arıyor:
MHP lideri, Koray Aydın’a şu sözlerle tepki gösterdi:
“Koskoca bir cümlenin içinde gaf olmaz! İçeride dört kişinin arasında bir planlama ve dışarıdaki kitleyi o manada yönlendirmeye yönelik bir gaflete düşmüşlerse çok büyük hata etmişlerdir. Eğer bir yuhalama başlarsa, İyi Parti bunun altından kalkamaz!”
Devlet Bahçeli’nin bu bakış açısına mukabil; dil sürçmesi bahsinde şu enteresan değerlendirmeyi yapanlar da az değil:
“-Dervişin fikri neyse zikri de odur…”
Koray Bey’deki dil sürçmesinin, aslında “bilinçaltının bir yansıması” olduğunu -öne sürenlerden bahsediyorum!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.