Terör devleti İsrail, Suriye’de kendi ayağına ateş etti! Rusya, düşürülen uçağından dolayı İsrail’i suçladı. Rusya Savunma Bakanlığı “Akdeniz üzerinde radarda kaybolan uçağımızı Şam Rejimi vurdu fakat buna İsrail sebep oldu. İsrailli pilotlar askeri uçağımızı Suriye savunma sisteminin olduğu yöne itti. İsrail’in sorumsuz davranışı nedeniyle 15 askerimiz öldü” açıklamasını yaptı. Açıklamadaki “İsrail’in bu düşmanca davranışına uygun ölçülerde karşılık verme hakkına sahibiz” cümlesi ayrıca dikkat çekti.
Rusya Savunma Bakanlığı’nın hemen ardından, Putin’in “Yanlışlıkla gelişen trajik olaylar zincirine benzer bir durum gibi görünüyor. Zira uçağımızı İsrail’in uçağı vurmadı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz” şeklindeki sözleri ise temkinli idi ve politik olarak “biraz alttan alan” bir tavır takınmıştı.
Aslında Rusya tarafındaki kuşkular; Savunma Bakanlığı Sözcüsü’nün “İsrail’in kasıtlı ve provokatif bir saldırısından” bahsetmesinden bile daha ileri bir boyutta cereyan ediyor…
Öyle ki; Rusya Parlamentosu’nun alt kanadı Duma’nın milletvekili Yuri Şvitkin, Sputnik’e yaptığı açıklamada İsrail’in Suriye’de yaptığı bombalamaları saldırganlık eylemi olarak niteledi ve “İsrail, ABD’nin talimatlarını yerine getiriyor” dedi!
Şvıtkin, uçağın düşürülmesinin Soçi’deki zirve ile bağlantılı olarak gerçekleştirildiğine şu şekilde işaret etti:
“Görüşmenin ardından, ABD bir oyuncu olarak Suriye’den uzaklaştığını anlıyor! Bu saldırıları, tam da bu yüzden yapmış olmaları ihtimalini dışlamıyorum!”
Son dönemde ABD ve İngiltere ile “papaz” olan Rusya’nın İsrail ile bu zamana kadarki “yakın ilişkileri” de son hadiseden sonra mühim bir yara alabilir, sarsıntı geçirebilir!
Kremlin -Rus uçağının düşürülmesinin, İdlib konusunda Putin ile Erdoğan’ın önceki gün Soçi’de vardıkları mutabakatın uygulanmasını asla etkilemeyeceğini duyurdu.
İdlib’teki yaşanan krizin müdahalesiz, silahsız çözümünü sağlayacak işbu mutabakat; bir bakıma “Rusya’nın Türkiye’nin taleplerine uyum sağlama mecburiyetini” işaretliyor.
Bölgede hâlihazırdaki durum, Rusya’ya “Türkiye ile ters düşmemesi gerektiğini” gösteriyor. Bu husus, elbette İran için de geçerlidir. Nitekim daha Soçi’deki ikili zirve gerçekleşmeden Tahran’dan yapılan açıklamada “Esad rejiminin İdlib’teki olası bir operasyonuna katılmayacaklarını” bildirdiler.
Şam Rejimi’nin İdlib’teki anlaşma hakkındaki kanaatlerini yansıtan çelişkili haberler çıksa da son kertede “Suriye Dışişleri Bakanlığı’ndan bir kaynağın İdlib’te varılan mutabakatı olumlu bulduğuna” ilişkin bir haber daha gerçekçi gibi görünüyor.
Bu saatten sonra, Esad’ın bütün hücreleriyle bağlı olduğu Rusya’ya rağmen “kendi başına bir yola girmesi” düşünülemez.
Aksi bir durumda, zaten muhtemel devasa faturanın altından kalkamazlar.
Ezcümle; İdlib mutabakatı, Türkiye’nin Suriye’deki tesirini, belirleyiciliğini ve bir “denge unsuru” olduğunu tescillemiştir.
İdlib’teki mutabakat, ABD ve İsrail tandeminin aleyhine bir gelişmedir.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün “Memnuniyetle karşılıyoruz” yollu sözleri zevahiri kurtarmak hesabıyla yapılan bir açıklamadan öte değildir.
Haydut Devlet ABD, aslında İdlib’teki ciddi krizin “Rusya ile Türkiye’nin arasını bozmasının” beklentisi içerisindeydi...
Soçi’den gelebilecek olumsuz haberlere bel bağlamışlardı!
Son iki gün itibarıyla yaşanan çarpıcı gelişmeler; ABD ile İsrail ikilisinin Suriye’de etkili yahut inisiyatif sahibi olmaktan iyice uzaklaştığını gösteriyor.
Bu -aynı zamanda- içeride farklı etiketlerle aynı Karargâh hesabına “etki ajanlığı” icra eden Batıcı iliştirilmiş elemanların da “hayallerini vuran” bir gelişmedir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.