CIA ajanı, otelden ayrılırken işareti vermişti!

04:0012/07/2017, Çarşamba
G: 17/09/2019, Salı
Tamer Korkmaz

Yine Büyükada! Geçen hafta Büyükada’daki Ascot Otel’de yapılan “insan hakları örgütleri” kisvesi altındaki derin toplantıya polis baskın düzenlemiş ve on bir şüpheli gözaltına alınmıştı.Gözaltındakiler arasında bulunan Günal Kurşun, FETÖ bağlantısı nedeniyle Çukurova Üniversitesi’nden ihraç edilen bir elemandır.Gözaltına alınanlardan İlknur Üstün ise Almanya patentli “Heinrich Böll Stiftung” derneğinin Türkiye Temsilcisi’dir!Adı geçen dernek, Gezi Kalkışması’nda da sahadaydı.Derin Almanya’nın kontrolü

Yine Büyükada! Geçen hafta Büyükada’daki Ascot Otel’de yapılan “insan hakları örgütleri” kisvesi altındaki derin toplantıya polis baskın düzenlemiş ve on bir şüpheli gözaltına alınmıştı.


Gözaltındakiler arasında bulunan Günal Kurşun, FETÖ bağlantısı nedeniyle Çukurova Üniversitesi’nden ihraç edilen bir elemandır.

Gözaltına alınanlardan İlknur Üstün ise Almanya patentli “Heinrich Böll Stiftung” derneğinin Türkiye Temsilcisi’dir!

Adı geçen dernek, Gezi Kalkışması’nda da sahadaydı.

Derin Almanya’nın kontrolü altındaki Heinrich Böll Vakfı’nı başka nereden hatırlıyoruz?

“Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası”
başlıklı kitabından dolayı;
Heinrich Böll Vakfı
’nın da aralarında bulunduğu üç derin vakıf (diğer ikisi Friedrich Ebert ile Konrad Adenauer)
Necip
Hablemitoğlu
’na dava açmışlardı.

Her üç dava da Hablemitoğlu’nun lehine sonuçlanmıştı…

18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde derin bir suikasta kurban giden Necip Hablemitoğlu, bunlardan sadece 8 Ekim 2002’de karara bağlanan Konrad Adenauer Vakfı’nın açtığı davanın sonucunu görebildi. Diğer ikisinin neticesini görmeye ömrü vefa etmedi: Friedrich Ebert Vakfı’nın açtığı dava 1 Mayıs 2003’te, Heinrich Böll Vakfının açtığı dava ise 4 Aralık 2003’te sona erdi.

*

Şengül Hablemitoğlu, 10 Ekim 2016 tarihli bir röportajda eşi için şunları söylemiştir:

“Necip öldürülmeseydi; 26 Aralık 2002’de Alman vakıflarıyla ilgili davada tanık sıfatıyla müdahil olacaktı. Aynı süreçte, Gülen örgütlenmesine dair dönemin DGM’sindeki davada da tanıklık yapacaktı.”

Hablemitoğlu’nun yazdığı son kitabın adı
“Köstebek”
ti:

Bu kitabın yayınlanması, Hablemitoğlu’nun derin cinayete kurban gitmesinden birkaç ay sonra mümkün olabilmişti…

Kitabın kapağında şu cümle okunuyordu:

“Pirincin içindeki siyah taştan değil, beyaz taştan korkun!”

*

Türkiye’deki Gladyo’nun “dini cemaat” görünümlü derin örgütünün temelleri 1966’da atıldı: FETÖ, ellinci yılında askeri darbeye kalkıştı.

15 Temmuz 2016’da askeri darbe girişiminde bulunan FETÖ için; Necip Hablemitoğlu “Köstebek”te aynen şöyle yazmıştır:

“Türkiye’nin yüz yüze olduğu en tehlikeli tehdit odağıdır.
Örgütlenme modeli itibarıyla Türkiye’de bir eşi yoktur.
Örgütlenme modeli olarak, CIA denetimindeki Moon Tarikatı ile benzeşmektedir…”

*

AK Parti’nin 3 Kasım 2002’deki genel seçimde tek başına iktidara gelmesinin üzerinden “sadece bir buçuk ay geçtikten sonra” Hablemitoğlu öldürülmüştü!

“Atatürkçü” kimliği ile öne çıkmış, tanınmış bir isme yönelik bu suikast; 1990’lı yılların başlarındaki “laik aydın” suikastlarıyla benzeşiyordu.

Cinayetin arka planındaki Türkiye’deki Gladyo, AK Parti’ye iktidara gelir gelmez gözdağı veriyordu! “Yeni iktidarla birlikte irtica azdı” algısı oluşturulmak isteniyordu.

Suikasttan beş gün sonrasında (23 Aralık 2002) “Kubilay’ı anma gününde” Hürriyet gazetesini yönetenler, Kubilay ile Necip Hablemitoğlu’nun fotoğraflarını yan yana koymuşlar, resimlerin altına da
“Aynı uğurda can verdiler”
başlığını yerleştirmişlerdi!
Aynı gün, Ertuğrul Özkök’ün yönetimindeki Hürriyet’te yer alan ve “Psikolojik Harp” kapsamında “Optik Çarpıtma” yapan
“Asıl hedef uyuyanlar”
başlıklı manşetin spotu da şöyleydi:
Necip Hablemitoğlu suikastının ardından gözler, İran’da eğitildikten sonra Türkiye’de ‘uyuyan’ ajanlara çevrildi. Bundan önceki yirmi beş siyasi cinayetin emrinin İran’dan verilmiş olması, şüpheleri yine bu ülkenin üzerine çekti.

*

Aradan on dört yıl geçtikten sonra; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Hablemitoğlu Suikastı ile dosyayı
“sümenaltı”
edenlerin peşine düştü.

Savcılık, dosyada görev yapanların yahut isimleri geçenlerin listesini çıkardı.

Listede Paralel Yapı mensubu Emniyet’çiler Yurt Atayün ve Muharrem Durmaz ile Paralel Savcı Zekeriya Öz’ün isimleri de yer alıyordu. (Yeni Şafak, 13 Ekim 2016)

Firardaki Zekeriya Öz mü; Alman derin devletinin himayesi altında yaşamaya devam ediyor!

*

Büyükada ile başlamıştık; Büyükada ile bitirelim…
Geçtiğimiz yıl 15 Temmuz günü, Büyükada’daki Splendid Otel’deki gizli toplantıya katılanlar arasında
CIA
ajanı Henry Barkey de vardı.
Fetullah Gülen’in ilk yabancı teknik direktörü Graham Fuller’ın yetiştirmesi olan Mister Barkey, otelden ayrılırken resepsiyondaki görevliye üzerinde
“Pennsylvania”
yazılı bir
“çan”
bırakmıştı!
#Alman Vakıfları
#FETÖ
#CIA
#AK Parti