Beş yıl sonra şarj olan Baykal ikinci golünü de attı!

04:0026/06/2015, Cuma
G: 13/09/2019, Cuma
Tamer Korkmaz

Yetmiş yedi yaşındaki Deniz Baykal'ın “Geçici genel başkanınız olarak ilk yemini edeceğim” sözü gülüşmelere yol açtı: Sürç-ü lisan ettiğini fark eden Deniz Bey “Geçici Meclis Başkanı olarak” diye cümlesini düzeltti.Genel başkanlık koltuğundan kaset operasyonuyla indirilen bir siyasi lider mevzubahis olduğuna göre; fevkalade manidar, son derece faydalı bir “gaf” olarak not etmek gerekiyor.Ayrıca, “Kemal Bey'in yüreğini hoplatan bir sürç-ü lisandı” diyebiliriz!*Bitmedi: Deniz Baykal, önceki gün Meclis

Yetmiş yedi yaşındaki Deniz Baykal'ın “Geçici genel başkanınız olarak ilk yemini edeceğim” sözü gülüşmelere yol açtı: Sürç-ü lisan ettiğini fark eden Deniz Bey “Geçici Meclis Başkanı olarak” diye cümlesini düzeltti.

Genel başkanlık koltuğundan kaset operasyonuyla indirilen bir siyasi lider mevzubahis olduğuna göre; fevkalade manidar, son derece faydalı bir “gaf” olarak not etmek gerekiyor.

Ayrıca, “Kemal Bey'in yüreğini hoplatan bir sürç-ü lisandı” diyebiliriz!

*

Bitmedi: Deniz Baykal, önceki gün Meclis Başkanlığı'na adaylığını açıklarken de “Genel başkanlığa adayım!” dedi.

İkide iki!

Haliyle, “Hadi ilki sürç-ü lisandı. Bu da mı sürç-ü lisan?” diye soruyoruz.

Yani? Baykal, işbu “sürç-ü lisan”ı pek sevdi!

“Yılların alışkanlığıyla yapılan bir gaf” ya da “bilinçaltını dışa vurdu” diyenler olsa da; CHP eski lideri “kurt” bir politikacıdır, işi “sürç-ü lisan”a vurarak “mesajını vermiş olabilir.”

*

Çoktan unuttuk:

Kaset operasyonun ardından genel başkanlıktan istifa eden Baykal, Angora Evleri'ndeki konutundan yapılan canlı yayında “Bu hadise beni çökertmez, aksine şarj eder” demişti!

O günlerde Deniz Baykal'ın siyasi hayatının bittiğine dair “kesin” konuşanlar vardı; CHP içinde de bu kanaatte olanlar mebzul miktardaydı.

Neticede ne oldu? İstanbul Baronları'nın Baykal'ın yerine CHP'nin genel başkanlık koltuğuna adeta paraşütle indirdiği Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal'ı partisinin Meclis Başkanı adayı yapmak zorunda kaldı!

*

Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu kararı, kerhen veya “mecburen, mecburiyetten” aldığını görebilmek için; (İsrail'in) Sözcü'süne verdiği 19 Haziran 2015 tarihli röportajın satır aralarına bakmak kâfidir.

Deniz Baykal'ın Erdoğan'la görüşmesine bozulduğu halde çaktırmamaya çalışan Kılıçdaroğlu, birkaç gün sessiz kaldıktan sonra Sözcü'ye yarım ağız da olsa şöyle dökülmüştü:

“Sayın Deniz Baykal'ın o gece bana neden ulaşamadığını ben de anlamadım. Tam tersine o gece saat 24'ten sonra da ayaktaydım ve uyumuyordum…”

Baykal bu lafların altında kalmadı ve CHP genel başkanıyla yaptığı görüşmeye “telefon dökümleriyle” giderek “kontra atak” çalıştı!

Neticede; Kılıçdaroğlu, Baykal-Erdoğan görüşmesiyle yediği golün ardından kalesinde “buz gibi” gibi bir gol daha gördü!

*

Şimdi, siyasi filmimizi birkaç gün geriye sarıp Sözcü'deki röportajın iç sayfadaki detaylarının yanında itina ile yer verilen bir yorumu okuyalım:

“Deniz Baykal'ın Meclis Başkanı olmasına kesin gözüyle bakılıyordu. Diğer siyasi partiler de Baykal'a yeşil ışık yakmıştı.

Ancak, Deniz Baykal'ın Erdoğan'la yaptığı görüşmenin ardından bu tavır değişti. Kılıçdaroğlu da 'Meclis Başkanlığı konusunda kafamda bir isim yok. Bu ismi belirlemek için daha erken' diyerek Baykal için kapıları kapattı…

Meclis'in açılışında en yaşlı üye sıfatıyla geçici başkanlık yapacak olan Baykal'ın sonraki süreçte aday olması durumunda ise Erdoğan'la görüşmesine tepkiler nedeniyle istediği desteği bulamayacağı Kılıçdaroğlu'nun sözleriyle ortaya çıkmış oldu.”

*

Sözcü, 19 Haziran'da Kılıçdaroğlu'nun sözlerinden dolayı “Baykal'ın defteri dürüldü” havasına girmişti ve mutluydu:

Ne var ki, Kemal Bey geri adım atmak zorunda kaldı ve 24 Haziran'da Deniz Baykal'ın Meclis Başkanlığı adaylığı kesinleşti!

“Telefon dökümüyle” haksızlığı yüzüne vurulan, güç duruma düşen Kılıçdaroğlu, Baykal'ı dışlaması durumunda parti içinde telafisi mümkün olmayan sıkıntılar yaşayabileceğini öngördüğü için Deniz Bey'i aday göstermeye mecbur kaldı!

*

Baykal'ın Erdoğan'la görüşmesi, İstanbul Baronları'na (hem de orta sahadan) atılan bir goldü. Deniz Bey'in Kılıçdaroğlu'nu “açığa düşüren” ikinci hamlesi de sonuç verdi. Pekâlâ, bunu da Derin Baronlar'a nanik yapan ikinci gol olarak kaydedebiliriz!

Kaset Operasyonu'ndan beş yıl sonra gelen, adeta “taksite bağlanmış” gibi seyreden “kısmi bir rövanştan çarpıcı sahneler” gibi düşünebiliriz, bütün bunları…

*

Baykal'ın, yemin töreninin başlangıcında yaptığı konuşmada Paralel Yapı'ya yönelik “siyasette ve bürokraside mevzilenme” eleştirisi de önemli bir adımdır.

Hayli gecikmeli de olsa, nihayetinde bu hayati konuda konuşmaya başladığını görüyoruz. Bu yılki ikinci çıkışıdır.

Geçtiğimiz Şubat ayında, “Uluslararası din şebekesinin partimiz içindeki oyunlarını sonlandıracağız” demişti.

Paralel Yapı ile CHP'nin birlikteliği malum; bu münasebeti inşa eden “ana kumanda merkezi” Derin Baronlar'dır.

Baykal'a yönelik kaset operasyonunun arkasında hangi güç merkezinin olduğu aşikârdır. Derin operasyonun “kimlerin eliyle” yapıldığı da bellidir.

Deniz Baykal, Mayıs 2010'daki kaset operasyonundan önceki 17 yıl 8 ay boyunca 'Paralel Telekulak' mağduru olmuş bir siyasi liderdir. 2010'dan sonra da “dinlendiğini” söylemeye gerek var mı?

Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP yönetiminin, Baykal'ı hedef alan kaset operasyonunun derin arka planıyla yüzleşmeyi neden aklının ucundan bile geçirmediğini de “söylemeye gerek yok!”
#baykal
#chp
#seçim 2015